• büyükada yayıncılık tarafından yayınlanan, uluç özüyener'in ikinci kitabı.

    roman, selanik'ten istanbul'a uzanan bir zorunlu göç hikayesini anlatıyor. zamanında engizisyon ile ispanya'dan kovulmuş sefarad bir ailenin, biri yahudi, diğeri yahudilikten müslümanlığa geçmiş iki kolunun bu göçler sırasında yaşadıkları ve kesişen hayatları konu alınıyor.

    kitapta yaşanmış hikayelerden ilham alınmış. türkiye'nin yakın tarihinden 1934 trakya olayları, struma faciası ve varlık vergisi gibi dönemlere de değiniliyor. bunları göze alınca ağır bir roman olması beklenirken, kurgusu sayesinde su gibi okunan bir kitap ortaya çıkmış.

    kitabın içerisindeki hikayelere devam niteliğinde bir de instagram hesabı var: @paslianahtar
  • kitabın önsözünden hemen önce, ata'ya yazılmış bir not vardır:
    "nadide ve kıymetli yuvamız olan cumhuriyet'te, amaçladığınız uygarlık seviyesi ışığında yazma imkanı bulabildiğim için şükranlarımı sunmak boynumun borcudur. daima izinizdeyim."
  • 1492 yılında ispanya'dan sürülüp osmanlı topraklarında yaşamaya başlayan sefarad yahudilerinin, yunanistan'ın bağımsızlığı sonrası batı trakyada, 1934'te doğu trakyada (bkz: 1934 trakya olayları) , şubat 1942'de struma'da, kasım 1942'de varlık vergisi döneminde, 2. dünya savaşı öncesi ve süresince tüm avrupa'da yaşadıkları acıları bir ailenin farklı kolları üzerinden anlatan roman.

    romana edebi denir mi bilmiyorum ancak hikaye çok akıcı gidiyor, oldukça yoğun tarihsel olayları 230 küsür sayfada bilgilendirici ve ilgi uyandırıcı şekilde sunuyor ve gayet yerinde bir mesaj vererek de bitiriyor.
  • özellikle geniş bir zamana yayılmış tarihi romanlarda iyi okuyucular ister istemez “acaba nerede saçmalayacak?” diye kuşku duyar. yazar uluç özüyener, benim gibi seçici bir okuyucuya bu hayal kırıklığını yaşatmadı, tebrikler.
  • tüm olayları bi arada barındıran kitap.
    genelde struma ayrı, aşkale ayrı, ispanya göçü ayrı, trakya olayları ayrı anlatılır. hepsini bir araya getirip yazılması çok hoş olmuş. bir de aşkale'de kendi büyük dedemin yaşadıkları aklıma geldikçe, daha da etkileyici oldu..
    kitabın başında soyağacı bulunmakta. aslinda bu kitap da soyağacının başında durup, diger alanlar kolları olmalı. auschwitz'de ki dövme olayını ve struma gemisine olan merakımı arttıdığı için, sonraki kitaplarım bu konular üstüne olacaktır.

    siparişler verildi bile,
    (bkz: struma aşk yolcusu)
    (bkz: auschwitzh dövmecisi)
    (bkz: vicdanları sorgulatan hikaye struma)

    ve tabii ki bu tarz kitap okumayı sevenler için,
    (bkz: serenad)
    (bkz: kanadı kırık kuşlar)
  • kulüp dizisi sonrası bu kitaba olan ilginin artacağını düşünmüştüm. fakat yaşananları bahsi geçen dizi kadar dramatize etmediğinden hak ettiği değeri görmeyen kitaptır*. diğer entrylerde de denildiği gibi roman gayet akıcı ve kültürel dipnotlar dikkatle eklenilmiş. kitap geniş zaman dilimini anlatıyor fakat kurgu hataları az, bu da kitabın 'gerçek' olduğunu gösterir nitelikte. tek eleştirim, ikinci okumanın çok dikkatli yapılmadığı çünkü cümlelerde çok kelime, özellikle zarflarda, eksikliği mevcut.
hesabın var mı? giriş yap