• şeker ve şeker pancarı konusunda çok büyük bir kaos yaşanıyor. bu ortamdan yararlananlar çiftçinin sırtından trilyonlarca lira haksız kazanç elde ediyorlar.

    uluslararası para fonu (imf) ve dünya bankası'nın dayatması ile 2001'de yürürlüğe giren şeker yasası, bu kaos ortamının başlangıcı oldu. bugün ne yazık ki şeker ve şeker pancarı piyasasında yasalar işlemiyor. tam bir başı boşluk ve hukuk tanımazlık egemen.

    binlerce ton şeker ve nişasta bazlı şeker (tatlandırıcı) kaçak olarak ülkeye giriyor.

    ayrıca yurt içinde de hem şeker hem de tatlandırıcı kaçak olarak, yasal olmayan yollarla üretiliyor. şeker yasası'na göre belirlenen nişasta bazlı şeker kotasının iki-üç katı kadar üretim var. fabrikalara verilen şeker üretim kotasının çok üstünde şeker üretilip piyasaya sürülüyor.

    şeker yasası ile pancar üretimine getirilen kota uygulamasından üreticiler ciddi zarara uğrarken, üretim yapmadan trilyonlarca lira para kazanan tefeciler türedi.

    bütün bu gelişmeler, haksızlıklar yaşanırken; önlem alacak, piyasayı düzenleyecek ve denetleyecek olan şeker kurumu, hükümet tarafından işlevsiz hale getirildi.

    bunlar bilinmeyen konular değil, günlerdir medyada konuşuluyor, yazılıyor. ama asıl çarpıklık şeker yasası ile uygulamaya konulan pancar kotalarından başlıyor.

    pancar kotasından trilyonlarca liralık haksız kazanç elde edildiğini geçtiğimiz günlerde samsun'da üreticilerle sohbet ederken öğrendik. anlatılanlara inanmak gerçekten zor. samsun'da anlatılanları doğrulamak için pancar üreten bir çok çiftçi ile kooperatif yöneticisi ve şeker fabrikalarından yöneticilerle konuştuk. hepsinin ortak görüşü şu: "pancar kotasından trilyonlarca lira haksız kazanç elde ediliyor ve kimse bunu önleyemiyor."

    pancar kotasından haksız kazanç nasıl elde ediliyor?

    2001'de yürürlüğe giren şeker yasası'nın temel maddelerinden birisi hem şeker pancarı üretimine hem de şeker üretimine kota getirmesidir. isteyen üretici istediği kadar pancar üretemiyor. yasa yürürlüğe girdikten sonra üreticilere eski yıllarda yaptığı üretime göre bir kota verildi. buna göre üretim yapıyorlar. hükümet, bazı yıllar kotayı belli oranlarda düşürüyor. bu aynı oranlar da çiftçiye yansıtılıyor. elinde kotası olan çiftçiler 27'si devlet 4 tanesi de özel sektöre ait olan ve kendi bölgesinde faaliyet gösteren şeker fabrikası ile bir sözleşme yapıyor. yani uşak'taki üretici uşak şeker fabrikası'na, kütahya'daki üretici kütahya şeker fabrikası'na pancar verebiliyor. bölgelerdeki pancar üretim miktarına göre de şeker fabrikalarına verilmiş şeker üretim kotası var.

    bir üretici sahip olduğu kotanın yüzde 10'undan daha fazla pancar satamaz. bir örnekle açıklarsak, sungurlu'daki çiftçi hasan efendinin 100 ton pancar kotası var ise en fazla 110 ton pancar teslim edebilir. ancak üretimi bundan daha fazla ise fazla pancarını normal fiyatın beşte biri fiyat ile satabilir. hasan efendi, tarlasını sürüyor, şeker şirketinden tohumu alıp ekiyor. ilaç, gübre, mazot ve daha bir çok girdi kullanıyor. enerjiye para ödeyerek pancarını bir kaç kez suluyor. tarlasına iyi baktığı için ve hava şartları da olumlu geçtiği için söküm zamanı geliyor, pancarını söküyor. tartınca bakıyor ki, pancarı 150 ton geliyor. ama kotası 100 ton olduğu için en fazla 110 tonunu fabrikaya verebiliyor. fabrika geri kalanını normal fiyatın beşte biri fiyat ile alabiliyor.

    bu aşamada elinde kotası olan ama üretim yapmayan birileri devreye giriyor ve hasan efendinin kota fazlası 40 tonluk pancarına kilosu 40 bin lira fiyat vererek satın alıyor. hasan efendi, 20 bin liradan fabrikaya satmak yerine 40 bin liraya elinde kotası olan kişiye satmayı tercih ediyor. pancarı 40 bin liradan alan kişi pancarı götürüp şeker fabrikasına normal fiyattan yani 100 bin liradan satıyor. hiçbir girdi kullanmadan, üretim yapmadan hasan efendinin sırtından haksız kazanç elde ediyor. bu şekilde trilyonlarca lira haksız kazanç elde edenler var. bu bir sektör haline gelmiş. tarla sahibi olmadan yarıcılık veya kiralama yolu ile geçmiş yıllarda üretim yaptığı için kota edinenler, sahip oldukları kota ile piyasadan pancar alıp satıyorlar. bunlar üretici değil.

    ayrıca her üreticinin pancarını teslim edeceği fabrika belli. bazı bölgelerde üretim az olduğunda ve oradaki şeker fabrikası şeker üretim kotasını doldurmak için başka bölgelerden pancar alıyor. bu da yasal değil. ama bunu da denetleyen olmadığı için, haksız kazanç elde ediliyor.

    dünya bankası'nın desteği ile yaklaşık 5 yıldan beri sürdürülen "çiftçi kayıt sistemi"nin ne kadar başarılı olduğu pancardaki kota uygulaması gösteriyor. kayıt sisteminin en iyi olduğu iddia edilen pancarda bile bu kadar haksızlıklar, yanlışlıklar yaşanıyorsa çiftçi kayıt sisteminin ne kadar sağlıklı olduğu ortada. üstelik, doğrudan gelir desteği, mazot desteği, gübre desteği başta olmak üzere bir çok çalışma bu sisteme göre uygulanıyor. tüm uygulamalarda da gerçek çiftçi zarar görürken birileri haksız kazanç elde ediyor.

    özetle, dünya bankası ve imf'nin dayatmaları ile tarımda atılan her adım ülkeye yarar değil zarar veriyor.

    tarim dünyasindan / ali ekber yıldırım

    kaynak : http://www.dunyagazetesi.com.tr/…=245023&dept_id=80
hesabın var mı? giriş yap