*

  • mantığın temel bir ilkesidir. a, a'dır şeklinde ifade edilir. sembolik mantık dili ile a-->a'dır. yani bir şey ne ise odur. her şey kendisinin aynısıdır. parmenides milattan önce hede yılında her şey kendi ile özdeş ise her şey birdir, hareket etmez, bölünmez diyerek evrende hareketi yadsımış herakleitos ile karşı karşıya gelmiştir. parmenides'in bu buluşu sonradan ne diye anılacaktır dersiniz? (bkz: tanrı)
  • nesnel gerceklige uygulanamayan bu ilkeye leibniz "ayırt edilemeyenlerin özdesligi ilkesi" adını vermistir.
  • her kavram kendi kendisiyle özdeştir, aynıdır.
    (bkz: düsünme yasaları)
  • "elektron, elektrondur.", bir şey kendisiyle özdeştir, tamam. peki burada avucumun içinde duran şu güzeller güzeli elektronla, 3 milyar ışıkyılı ötedeki bir elektronun "aynı öze sahip, özdeş" olduklarını nereden biliyoruz? diyelim ki bu bilgiden eminiz, yani tüm elektronlar özlerinde aynılar; bu durumda bunları birbirinden nasıl ayırt edebiliyoruz? konumlarına göre mi? hmm...

    "tüm elektronlar birbirleriyle aynı özellikler gösterdiğine göre, aslında tek bir elektron vardır." diyenler bile varmış ay balam. şu entride bu anlayışa benzer bir kurgu görebilirsiniz:

    (bkz: determinizm/#3044320)
  • a, a'dır formülüne a="mavi değil" koyarsak:

    "mavi değil, mavi değildir."

    "mavi değil" gerçekten de mavi olmayan bir şeydir, zira soyuttur ve rengi yoktur. ama özdeşlik ilkesi bunu mu demek istemiştir? bu yorumda bir özdeşlikten ziyade ilave bir yargı görüyoruz: "mavi değil"in mavi olmadığı yargısı. madem öyle, özdeşlik ilkesini işleterek "renkli, renklidir" dediğimiz zaman "renkli" nitelemesinin gerçekten de renklere sahip olduğunu mu iddia etmiş oluruz?

    şimdi kelimeleri hangi mertebede anlamlandırdığımızın ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. özdeşliğin ikinci ifadesini bir kavram değil de bir fiil olarak kullanırsak, özdeşlikten farklı yargılarla karşı karşıya kalır, hatta kimi durumda "anlat demekle olmaz sana bir fıkra anlatayım mı" döngüsüne gireriz. mantıksal ifadeleri dildeki bildik anlamlarla ilişkilendirmek her zaman böyle tehlikeler barındırıyor.

    gayet basit görünse de, daha karmaşık mantıksal çıkarımlarda bu tip hatalara düşmek çok daha muhtemel. buradaki örneğe benzer şekilde mi bilmiyorum (öyle olduğunu pek de sanmıyorum), ama matematikte ispatlar yapılırken bazen ifadelerin ele alındıkları matematiksel çerçevenin ötesine taşırılarak kullanıldıkları ortaya çıkmış örneğin. sonra "eyvah matematiğin götünü toplamalıyız" endişeleri, formel sistemler, gödel falan almış yürümüş:

    (bkz: meta matematik)
  • (bkz: idealizm)
  • mantık ilkelerinden biridir. bir sey a ise o sey a'dir.
  • bir varlığın oluştuğu ve bulunduğu boyutun, benliğinin ve varoluşunun değiştirilemez olduğunu savunan metafizik ilkesidir. insan doğduğu andan itibaren bu ilke ile yaşar. farkında olmasa bile bu mekanizma sürekli çalışır. örneğin: arkadaşının adının mehmet olduğu gerçeği ve onun, senin arkadaşın olduğunu bilmen bu mekanizma sayesindedir. eğer özdeşlik ilkesi benliğimizde kendiliğinden işleyen bir mekanizma olmasaydı, iç içe girmiş karmaşık bir zihin yapımız olur ve anlayamadığımız bir boşluğa düşerdik.
  • a=a şeklinde özetlenemeyecek kadar komplike bir ilkedir.
  • "bir şey ne ise odur" şeklinde ifade edilmesi mümkün olan ilkedir. fakat değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu bir evrende her şeyin kendisi olmayana yani karşıtına dönüştüğünü, hareketi ve değişimi göz ardı eden bir düşüncedir.
hesabın var mı? giriş yap