• bir aleksander sokurov filmi
  • 2004 istanbul film festivalinde de gösterilen bir aleksander sokurov filmi. fazla şiirsel, fazla özgün bir film. her anında; kısmen yabancılaştığınız bir baba oğul ilişkisine müthiş görüntülerle hayran kalmanız mümkündür. çekimler çoğu zaman tarkovskiyi hatırlatıyor olsa da, yönetmenin özgünlüğünü kolaylıkla fark edebilirsiniz. ben daha evvel böyle bir film izlemedim diyebilirsiniz. en çok da sarı ile kahverengi arasındaki renk seçimleriyle kendinizden geçebilirsiniz. çok iyi , çok başarılı, takdir edilesi bir film...
  • (bkz: father and son)
    (bkz: mat i syn)
  • aleksander sokurov'un baba oğul ilişkisini merkeze alan ama aslında daha fazlasını işaret eden filmi.

    sokurov filmin daha başından itibaren içeriğini çok da ele vermeyen yakın bir ilişki olarak sunuyor baba oğlun sevgisini ama görsel unsurlar ve beden dilinin tüm imkanlarını da kullanarak gördüğümüz şeyin aklımızdaki hazır çizgilerin içine sığdırılamayacağını da ima ediyor. bir kalıp olarak olarak kabul ettiğimiz sevginin kategorilerini gerçek dışı bir parçalanma olarak gören yönetmen, 'sevgi' kavramına tüm sevme biçimlerini ayrılamaz şekilde bünyesinde barındıran bir bütün olarak bakıyor. yani ana- baba sevgisi, arkadaş sevgisi ya da meseleyi izleyici için hayli çetrefilli bir hale sokan 'aşk', birbirinden ayrılamaz bir teklik olarak perdeye yansıyor.

    izleyici film aktıkça sokurov'un sevginin tekliği anlayışını içten içe fark ediyor ama her seferinde zihnindeki kalıplara sarılıp ısrarla reddediyor gördüğünün gerçekliğini. film bu yönüyle izleyiciyi önce bir iç sıkıntısı dalgasıyla, hemen ardından da görsel unsurların şiirsel teşvikiyle aşk ve sevginin parçalanmışlığının ne kadar doğal olduğu sorusuyla karşı karşıya getiriyor. film kalıpları yerinden oynatarak devam ederken gördüklerini bildiğimiz türden bir baba oğul ilişkisine yaklaştıracak bir ipucu arayan izleyci her seferinde hayal kırıklığına uğruyor. sokurov baba ve oğlun ortak mekan kullanımını daimi olarak sessiz ama güçlü bir gerilimin üzerinde tutarak izleyiciyi de diken üstünde tutmayı başarıyor. her an kabullenmek istemediği ama karşı da koyamayacağı kadar sahici olan bu ilişkinin bedenselleşmesinden ürken izleyici, rahatsızca kıpırdanmaktan başka birşey yapamaz hale gelerek köşeye sıkışıyor.

    filmin finalinde sinema tarihinin belki de en iyi sahnesi denebilecek bir görsel şölen sunarak izleyicinin hem göğsüne bir ağırlık olarak çöküyor hem de daha fazlasını vermeyeceğini göstererek rahatlatıyor sokurov. zaman ve mekandan koparılan baba ve oğul karanlığın içinde bedenlerinin temasından doğan ısı ile parlarken bir an önce alıştığı dünyaya dönmek isteyen izleyici ne çürütebildiği ne de kabullenebildiği bir oluşun etkisinden sıyrılmayı yine de başaramıyor.
    sokurov, görmek istemesen de buradayım ve bunu reddedemezsin, diyor.

    filmin yaygın ingilizce adı 'father and son'. türkiye'de kısıtlı ortamlarda 'baba ve oğlu' ismiyle gösterildi.
  • aleksandr sokurov'un bir baba ve oğul arasındaki -yer yer çarpıkça- sevgiyi, iletişimi ve bağlılığı işlediği filmi.

    yönetmenin ebeveyn - evlat ilişkisini konu aldığı bir diğer filmi "mat i syn"deki o tablo misâli görüntüler yok bu filmde, konu da o filmi kadar çarpıcı değil, ama yine de (renkleri dolayısıyla) izlenesi bir yapım.
  • --- spoiler ---
    aleksei, elini kalbine götürür: - kendimi kötü hissediyorum, burada bir şey acı veriyor.
    baba: - sen halledersin, kendi başına halledersin..
    aleksei: - bu sık sık olur mu?
    baba: - bilmiyorum... hiç bilmiyorum... eğer bir insansan sık sık olur...
    --- spoiler ---
  • sokurov, bu filminde: ruslardaki sovyet sonrası sıcak yakınlaşma ile başlayan donuk hiçlik duygusunu baba ve oğul ekseninde somutlaştırmıştır.
    ilk bakışta baba ve oğul arasındaki sevgi ilişkisi gibi gözükse de arka planda anlatılmak istenen: değişen slav insanının evrensele evrilmesinde büyük sıkıntılar yaşadığını ve bu sıkıntıların içinden çıkılmaz bir hal alarak aile bireyleri arasında ki çatışmaya (pozitif) dönüştüğüdür.
    filmde, personaların yıkılmasıyla uğraşmak yerine birbirine çarpıştırmak gereğini duymuştur sokurov. bir bakıma toplumsal kişiliği ve bireysel kişiliği bir tarafa itip derinliğe dalarak ruslardaki değişmeyen (değişmesini istemiyor gibi) değişimi öne çıkarmak istiyor.

    baba ve oğul, baba ve oğlu oynamıyor sanki eski ve yeni arasındaki benzerlikleri bir sevgi aldatmacası içinde bulmaya çalışıyordu. sanki herşeyin farkında olan bireylerin, hiçbirşeyin farkında değilmiş gibi kendilerine yönelmeleri; nihilizmin post modern halleri gibiydi.
    kısacası film, bildik baba ve oğul hikayelerinden çok daha derin anlamlar içermektedir. tıpkı diğer sokurov filmlerinde olduğu gibi. anlatmak istediğine figürler ve ilişkiler sadece dekor oluşturmaktadır.
  • (bkz: otats)
  • tam bir ne izledim lan ben filmi.

    ödüllü film, festivalde ödüle aday film, filan falan film adı altında uçsuz bucaksız bir dolu şey izledim de, bu baya içine giremediğim bir konuya sahipti. baba ve oğul arasındaki sıkıntılı ilişki, renklerin hep silik, görüntünün sanki uzuyormuş gibi görünmesi vb. nedenleriyle bu film imdb puanını (6.6), özellikle de metascore'unu (64) baya baya hak ediyor.
  • bolca çıplak vücutların gey gey yakınlaştığı film. öyle sahneler var ki aha şimdi baba oğul dudak dudağa yapışacak diyorsun. ön ve arka plandaki vücutların birbirinin üstüne gelmesi falan... filmden capsler alsan soft gey pornosu dersin o derece. ayrıca öyle yakışıklı diri vücutlu olup eşşek kadar da oğlu olan baba mı olur lan? filmi kafamda bu düşüncelerle izledim. saçmasapan vakit kaybı bir film.
hesabın var mı? giriş yap