• türkiyeli` :yanlış olmasın` liberal demokrat black metal grubu angry bees'in dünya müzik listelerini alt üst ettiği son albümü...

    büyük bir ilgi gördüğü söylenen bu albümün, listelerdeki baş döndürücü yükselişi, grubu da yakinen tanıyan şahsımca garip karşılanmamıştır. ancak bu albümü, her sabah benim, alt komşumun, karşı apartmanın ve işyerimin kapıları önüne kimlerin bıraktığını da merak etmiyor değilim. her neyse vardır bir hikmeti...

    albümün parça listesini de hemen takdim edelim...

    01 - thou shall do, thou shall pass ( a tribute to adam smith)

    (enstrümantal, pipe organ ve keman soloları ile harmanlanmış, zaman zaman synth eşliğinde tatlı bir dinleti sağlayan parça birazdan yaşayacağımız cayı cayır riffler öncesi adeta ruhumuz için bir altlık yapıyor.)

    02 - a blaze in the northern parliament - the holy city of copenhagen

    ( albüm için çok yerinde bir açılış parçası. insanın suratına patlayan distort edilmiş 2 adet gitara eşlik eden çılgın davul partisyonları adeta bir ordunun resmi geçit melodisini oluşturuyor. zaman zaman duyulan piyano-davul atışmaları da farklı bir tat vermiş. konu ise, kopanhag kriterlerinin ışıklı yoluna övgü çerçevesinde geçiyor)

    03 - libertarian hunger

    (old school black metal rifflerine sadık kalınan bir parça. albümün piyano, org, synth vs duymadığımız tek parçası. kazanmanın ve daha fazla kazanmanın o tatlı ve insanı geliştiren yönü sıcacık-umut dolu melodiler, insanın yüreğine işleyen scream vokallerle dinleyiciye aktarılmış.)

    04 - socialistraping black metal

    (bir ayin! evet evet bir ayin dinliyorum sanki. cennet vatanımız için en büyük tehdit odan kitapsız gomonistlerin kelleleri sanki önümde başlarından ayrılıyor. son yıllarda dinlediğim en gaz partisyonlar, en havalı klavye melodileri, fırtına gibi işleyen gitar taramaları, ciğerlerden fışkıran scream vokaller...ne diyebilirim ki. kişisel olarak albümdeki favorim)

    05 - cosmic keys to my elections and votes

    (albümün en çoksesli parçası. bağlama, darbuka, klarnet, kemençe ile gitar ve piyano'nun doyumsuz uyumu. seçim dönemlerindeki tarif edilemeyen liberal çabaları ve halkı kazanma tekniklerinin ruhani yönlerinden bahseden spiritüel bir epik balad)

    06 - de mysteriis dom soros

    (büyük üstadımız ve zekamız soros'a yakışır nitelikte bir parça. ambient tarzda insanı transandantal bir sürece sürükleyen karanlık melodilere farkına varmadan kapılıp gidiyorsunuz. 19.99 dklık uzun bir parçanın sonunda sizi transtan çıkarmak için olduğunu düşündüğüm 1.5 dakikalık aksak ritmli hareketli bir bölüm var.)

    07 - i am the sakirt's

    (özlüyoruz. çook özlüyoruz. bu hasret ne zaman bitecek bilemiyoruz. işte böyle hüzünlü ve pipe organ-klavye-keman bir arada kullanılan baladlarda dile getiriyoruz bu hasreti. araya okyanuslar, büyük kıtalar da girse, bu mücadele devam edecek. 86 yıldır devam ettiği gibi. işte yetiştirdiğin çocuklar açılım üstüne açılım, atılım üstüne atılım yapıyor. çok doluyum daha fazla yazamayacağım...)

    08 - kaziklu bey - the glorification of imf

    (yıllarca "devlet baba", "devlet buna birşey yapsın" falan diye uyuşturdular beynimizi. işgal masalları ile bizlerin uluslar arası topluma entegre olmamızı engellediler.
    sevr paranoyası nedeniyle dvd playerlar 10 yıl geç girdi bu ülkeye biliyor musunuz gençler! düyun-i umumiye masalları anlattılar durmadan.
    ama güneş balçıkla sıvanamazdı elbet ve sıvanamadı da. yüce katlardan bir lutuf gibi imdadımıza gelen imf bu dayatmacı politikaları kırdı, bizleri biraz daha demokratikleştirdi çok şükür.
    kapanış parçası da bu şekilde umut dolu gelişmelerden bahseden, gaz ve neşeli bir yapıt. nordik etkilenimlerden izler taşıyan klavye partisyonları, motor gibi gitarlar ve nabzınızın hakimiyetini eline geçiriveren ritm ruhunuza neşe ve enerji aşılıyor. muhteşem bir final)
  • bu sabah yine kapımın önünde bulduğum albüm. zaten bu başyapıtı ilk çıktığı gün edinmiştim ancak yine de her sabah tüm kapıların önünde görmek insanın içini sıcacık yapıyor. güne hayırlı bir başlangıç anlamına geliyor.

    bisikletli ve "i am the şakirt's" baskılı tişört giymiş bir gencin pedal cevirerek uzaklaştığını görüyorum. bir türlü yakalayıp iki çift laf etmek kısmet olmadı bu adanmış gencimizle. tatil demeden, yağmur çamur kar demeden çalışıyor. devletin tüm kadrolarını böyle gençlerle doldurmalı diye düşünmeden edemiyor insan...
  • ben bir ilaç sandım önce. (bkz: nurofen)

    sonra nur cemaati,
    oso= özgür suriye ordusu,
    fem = fem dershanesi olarak algıladım.

    ne biçim iştir.
hesabın var mı? giriş yap