• new historicism'den tek bir tanımı olmayan, zira çağdaş kuram açısından hala gelişmekte olan bir hareket şeklinde bahsedilebilir. sınırları tam net olmadığından yeni tarihselci * olarak adlandırdıklarımız aslında yapısökücü, feminist veya marksist eleştirmenlerle de karıştırılabilir. ancak yeni tarihselcilerin ortak noktası edebi metinleri tarihsellikleri açısından yeniden ele almaktır. dolayısıyla şiirlerin ve romanların zamandan ve dış koşullardan soyutlanmış olmadıklarını göstermektir amaçları. 1950'lere kadar zaten edebi metin incelemerinde tarihselci yaklaşım hakimdi. buna yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde psikanalitik bakış açısı da eklenmişti. öte yandan özellikle ikinci dünya savaşı sonrası anglo-amerikan formalizminin (biçimcilik) akademik edebiyat çalışmaları üzerinde etkili olmaya başlamasıyla (bkz: ayrıca rus biçimciliği) tarihselci bakış sahneden inmişti. tabii biçimciliğin zaferi pek uzun sürmedi ve feminist, yapısökümcü, psikanalitik...vs yaklaşımların harekete geçmesiyle biçimcilik de arka plana itildi. tarihselciliğin başına "yeni" alarak sahneye çıkması ise seksenleri bulur (bkz:stephen greenblatt ). yeni tarihselcilik yıllar önceki tarihsel eleştiriyle farkını tarihe bakışları açısından ortaya koyar. zira tarih artık daima ilerleyen doğrusal bir tarih olarak ele alınmamaktadır. hakikat üzerine kafa yorulurken, tarihteki olayların nesnelliği de tartışma konusudur. jerome mcgann* bu yenilenmiş tarihsel bakış açısını sosyo-tarihsel olarak tanımlar. bu manada sosyal bir bilim olan sosyolojinin edebiyat çalışmaları açısından öneminin altı çizilmiş olur. edebiyat ile tarih, tarih ile sosyal bilimler arasındaki sınırlar kalkarken tarihi yeniden inşa etmenin ne kadar zor olduğu itiraf edilir. ne de olsa tarihe bakışımız da bulunduğumuz bağlam itibariyle belirlenmiştir. foucault'nun yeni tarihselcilik üzerinde etkisi de bu noktada göze çarpar. (bkz:ayrıca clifford geertz'in etkisi ) zira foucault'nun kendisi kültürel pratiklere içeriden eleştirel yaklaşmanın zorluğundan ve geçmiş çağlara giriş yapmanın imkansızlığından bahsetmiştir*. öte yandan edebiyat çalışmalarını merkezden ayırmak, edebiyatın sosyolojik ve antropolojik çalışmalarla kesiştiği noktaya hareket etmek yeni tarihselciliğin amaçları arasındadır. tarihe tek bir merkezden bakmak sorunludur, bu manada farklı tarihsel ve kültürel pozisyonların getirdiği bakış açıları da dikkate alınmalıdır. tek bir bakış açısı gibi, tek bir neden, köken arayışı da sorunludur. konuşulması gereken karşılıklı etkileşimlerdir. tabii yeni tarihselci eleştirmenlerin hepsi greenblatt gibi foucault'dan etkilenmemiş olup foucault'yu relativizm ve zorluk denilen şeyi imkansızlığa çevirerek abartmakla suçlamışlardır. ancak aralarındaki uyuşmazlığa rağmen edebiyatın eş zamanlı olarak gerçeklik tarafından etkilendiği ve gerçekliği etkilediği konusunda hemfikirdirler. diğer bir deyişle, biçimci ve postyapısalcı çalışmalarda daha zayıf olan, edebiyatın kendisinden başka şeylere gönderdiği ve bu şeylerin de edebiyata gönderdiği* fikrini paylaşırlar.
  • karşıt görüştekileri "ahistorical" diye yaftalayan aklı kıt bir güruhun temsilcisi olduğu edebiyat kuramı. camille paglia'nın yorumuyla: "a refuge for english majors without critical talent or broad learning in history or political science. [...] to practice it, you must apparently lack all historical sense". (eleştirel yetenek veya tarih ya da siyasal bilimler tahsilinden yoksun dil ve edebiyatçıların sığınağıdır. [...] icra etmek için, belli ki tarihsel anlamdan bütünüyle yoksun olmanız gerekir.)
  • türkçesi yeni tarihselciliktir.
  • tarihin, tarihi kaynakların; yazıldığı kişi veya kişilere göre şekillendiğini ve mutlak doğruyu objektif olarak ortaya seremeyeceğini savunan bir akımdır. örnek vermek gerekirse, edebi bir romandan, yazarın fikirlerine, görüşlerine ve hayatına dair küçük detaylara ulaşmak mümkündür. romanı okuyucunun hayal gücü ve yazarın kendini ifade ediş şekli oluşturur.
    tarihin bilim mi yoksa edebi bir tür mü olduğu tartışmasına rağmen, tarihi bir olayı ifade ederken, yazarın olaya bakış açısının kalemine yansımaması imkansızdır. çünkü herkes kendi gördüğü ve algıladığı şekilde bir gerçekliğe sahiptir. aynı olaya tanıklık eden üç kişinin, üçünden de farklı bir anlatım, farklı bir yorum çıkabilir. dolayısıyla tarihi kaynakların güvenilirliği her zaman tartışmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap