• motorlu (taşıt)
  • (bkz: ece/9)
  • motorlu vasitalar ile, cabuk yerdegi$tirme yetenegi bulunan askeri birlik.
    (bkz: mekanize)
  • yüksek kağıt kalitesi ve tasarımıyla dikkat çeken , modern dergi anlayışıyla hazırlanmış piyasanın en kaliteli motorsiklet dergisi .
  • 2002 ve 2004 yılları arasında yayınlanmış bir motosiklet dergisi idi.

    ilk sayıları gayet eli düzgün, okunabilir, bilgilendirici iken; sonlara doğru, motosikletlerin üzerinde yarı çıplak mankenlerin oluşturduğu kompozisyonlara sahip dergiler çıkarttılar. içerik de o derece kötüleşmeye başlamıştı. zannediyorum, daha fazla dikkat çekmek için bu manken, fotomodel temalı dergi olayına girdiler. işin iğrenç kısmı ise, bu kadınların da dergi içinde "motor" olarak tanıtılmasıydı. örneğin, "bu ayki motorumuz bilmemne şu kadar güç, bu kadar egzos. bu motorumuz da y, şu kadar boy, bu kadar kilo" gibiydi. yurtdışı yayınlarda böyle ve hatta daha ileri giden temalar mevcut. fakat, türkiye ve hatta avrupa için motosiklet kullanıcısının yeri başka. genelde eğitimli insanlar hem aktif olarak motosiklet kullanıyor, hem de bu yayınları takip ediyorlar. amerikada ise, tamamen bir redneck eğlencesi kıvamında, "ver gazı, kaldır ön tekerleği! kızım sen de soyun!" tarzında olabilir. malesef biz - coğumuz- farklıyız. işte bu yüzden bu tarz tutmadı. tutmadığı da şahsen iyi oldu. çok bir şey kaybetmedik.
  • motorhead albumu.
  • sevişmeyi seven, hayatı dolu dolu yaşayan kadın anlamına gelen söz.

    +olm hatun motorize'ymiş.
    -hadi ya.
    +hatta asu'ların motorize ekiptenmiş.
    -vay babayın kemiğine.
  • ister yavaş girin, ister hızlı dalın, sisin kendi evreni, kendi gerçeği var. aynı motorunki gibi. bu motorize sis geçişi bileşik evren ve kesin macera demektir. belki evrenler paralelinden solucan deliği/geçidiyle ilişkili hale gelmiştir. sisin özü senin önünü ve içini değiştirmek. kar nasıl sivrilikleri törpülüyor, sis de algı keskinliğini törpüler, yayılgan hele getirir. kısmen uyuşturucu etkisi yapar. kısmetine göre uzay uçuşu hissi, öbür türlü cehennem çukuru eşiğindelik, bir ürperti, bir de estetik. hani sis insanın içindeki şairi uyandırır ya, o hem ürküden, hem bir özgünlük ve yepyeni görüş-görmezlik kazanmaktan öyle. bu canlı özgünlüğün aslında daralma, küntlük ve kısıtlanmadan gelmesi ne hayat inceliği.. aşk, hayat veya ilişki yollarında kayboldunuz demek.. neyse halim çıksın falim. motora da sise de devam. burada birdenbire durmak isteyen şarampole yuvarlanabilir, söylemesi*. bireysel ve karşılıklı güven ve güvensizliğin miktarı sis sağkalım atamalarına yol gösterecek. sisin bir çelişkin özelliği daha var: o sis geçişi anları katlanılmaz ölçüde soğuk ve soluksuz bırakıcı. beri yandan her sisin bir geleceği, sınırı ve çıkışı var. kış uykusu veya bataklıkların da olduğu gibi. bir de içinden selametle çıkılmışsa sis ısınacak, düzelecek hava durumu demek; varın siz yorumlayın*. siste hem anın kısıtlı görüşü, hem estetize algılar, hem korku mücadelesi, hem gelecekten yardım tülü talebi var. o kadar yoğun ve karmaşık ki kurtuluş savaşı sanırsın. değil, yalnızca bu yolculuğun kaçınılmaz bir etabı, çeldirici etabı. sis yolculuğu yapanlardan da yapmayanlardan da biz öykülerini alırız, memnun oluruz. canlı sağkalanlar arası muhabbet olasılıkla apayrı düzeyde oluyor. ve susızdırmazlık içeriyor. bu sızdırmazlar aynı zamanda sır küpü oluyorlar, bana her ayrıntıyı anlatmadılar, size de anlatmazlar. (bkz: aşk motoru)
hesabın var mı? giriş yap