• altunizade köprüsünün çamlıca tarafından başlayan, çamlıca yönüne giderken altunizade durağından sonraki ilk durağa adını veren park.

    -yaşlı ağaçlarla doludur. her kış en az bir ağaç ya da ortalama bir ağaçtan kalın bir dal kırılıp devrildiğinden şiddetli rüzgârda tehlikeli bir yerdir.
    -129 numaralı hattın son durağı da artık buradadır.
    -yakında câmi olmadığı için vakti geçmekte olan namazları kılmak için de çok uygun bir yerdir (tabi ki namazlık olarak kullanılacak 5-6 sürekli form kullanılmış kağıt ve bir pusula ile birlikte). milletin geçiş yolundan uzakta tenhâ bir yere gidilir ve yaprak hışırtıları eşliğinde ibâdet edilir.
    -kar yağdığında burası çok güzel olur. yalnız dallarda çok kar varsa hayati tehlikedir.
    -eskiden ahşap bir tren barındırırdı ve arkadaşlarla aramızda kimin makinist olacağı konusunda hep bir anlaşmazlık çıkardı.
    - şu an altunizade köprüsü'ndeki kavşak inşaatı nedeni ile alt kapısından giriş zor ve tehlikelidir. aktarma merkezinde inilerek aşağıdaki ya da yukarıdaki kapıların birinden giriş yapılabilir.
  • efendim çocukluğumun geçtiği park. ama bira içtiğim çağlara denk gelmediği için fazlaca akılda kalır anım yoktur.
  • bugün park dediğimiz şeyin türkçe karşılığı olarak galiba 1930larda kullanılan yada önerilen isim
  • neşet bey sokak üzerinde yer alan otobüs durağı ve mevkiinin adıdır
  • sait faik'in taksim bahçesinin* önünden tramvayla geçerken yaşadıklarını anlattığı hikayesi. önce tramvay yolculuğu hakkında fikir verir. tramvay yolcularının kendi aralarındaki sohbetin sonunda oluşan havayı yansıtır.
    "bu nevi küçük, alaminüt ve süreksiz dostlukların insan ruhuna yaptığı tesir harikuladedir. eve daha şen, daha az yorulmuş gidilebilir. merdivenler ıslıkla çıkılır. kırk senelik karı kucaklanabilir."
    taksim parkının o dönemdeki* resmini çizer bize. "geceleri ve parasız millete açılma zamanı daha çok yenidir...ondan evvel kapıda yahudi matmazeller gişelerin başında otururlar, adama "piastre 5" derlerdi. daha sonraları ihtiyar memurlar peyda oldu. yine gişelerden başlarını uzatıp: "nereye gidiyorsun hemşerim? babanın bahçesi mi zannettin?" diye ismi millet bahçesi olan bahçeye milleti bırakmadılar."
    hikayenin sonunda, o anda bahçede bulunan bir çiftten bahseder. bahçede o an sadece bir çift olduğu, bütün ışıkların yanmasının boşuna masraf olduğunu söyleyen kişiye katılmaz sait faik. "bu bir belediyenin şehrin insanlarına yapacağı ve göstereceği en güzel bir harekettir" der.
    güzel insanların, küçücük şeylerden mutluluk duydukları, kanaat gösterdikleri zamanlardır bunlar.
  • eskiden oldukça kasvetli, korkutucu bir havası vardı; büyük ihtimalle çok yaşlı ve mezarlık havası veren ağaçları dolayısıyla.. ki ışıklandırması da çok yetersizdi, geceleri içerisinden geçmek gerçekten cesaret isterdi. son birkaç yıldır yapılan çevre düzenlemesi ile çok ferah, nezih bir park halini aldı. oldukça da temizlendi.

    bir de kumların içindeki o eski ahşap trenin yerinde fitness aletleri var artık. halbuki ne de güzeldi o tren..
  • 1870 yılından beri şu an olduğu yerde ve yaklaşık şu an olduğu formda. 1870'teki hali olmasa da 1946'daki hali şuradan görülebilir.
  • giresun'da eski hükümet konağı, şimdinin giresun üniversitesi rektörlük binasının hemen yanında bulunan, liman manzaralı ve şehir merkezine hakim yükseklikte bulunan park. 1900'lerin başlarında inşa edilmiş taş kemerli ve sütunlu bir kapısı vardır.
  • bir ihtimal, giresun şehir merkezindeki en güzel yer.
  • metrobüsü kullananların kestirme olarak içinden geçtiği park. yok geçmem diyorsanız üç parkurdan oluşan kaldırım çilesinin ilkine talipsiniz demektir.
hesabın var mı? giriş yap