• ve eşcinsellki özgürlüktür diyor.şekerim yunan bilimi üzerine öyle tv için bir çalışma yapmış
    kendisi 1967 lerdeki leibniz çalışmasından beri
    en büyük dörtlerden biri ye
    derrida serres deleuze lyotard
  • tuhaf fransız feylesof,
    hakikaten jacques derrida, gilles deleuze, françois lyotard ile birlikte bir postmodern destenin kupa, maça, sinek ve karosu gibidirler. doğrudan olmasa da dolaylı yoldan actor-network theory(fr. théorie de l'acteur-reseau ya da kendi sıkış türkçe çevirimle oyuncu-örüt kuramı) gibi interdisipliner güzide bir "teori"ye (aslında teori değil, yani düşünürleri (bkz: john law) (bkz: bruno latour) (bkz: michel callon) vb. öyle diyor onların yalancısıyız) katkı sağlamış feylesof.

    bir kitabının kapağına göğüs bağır açık hayattan bezmiş gibi bir resmini koymuştu, aklımda o kapak resmiylen kaldı, istediği kadar büyük laflar etsin ben o kapağı hatırladıkça gülerim...
  • hayatımda gördüğüm her şeyi en yanlış anlamış adam. bunca yanlış anlamayı mistifiye eden bir kültü de mevcut anladığım kadarıyla. saçma sapan benzetmeler. post modern filan da değil, nev-i şahsına münhasır bir deli kendisi.
  • kendisi 1930 doğumlu filozof, bilim tarihçisi olarak bilinir. ancak aynı zamanda eski bir deniz okulu öğrencisi olan michel serres, bir dönem fransız deniz kuvvetlerinde subaylık yapmıştır. 1990 yılında fransız akademisi üyeliğine seçilmiştir. bir süre stanford üniversitesi'nde tarih dersleri vermiştir.

    oldukça enteresan bir kişilik olduğu doğrudur. bugün, fransızca okuma yaparken şöyle bir yazısına rastladım:

    « dire, en effet, de tel ou tel qu'il est noir ou juif ou femme est une phrase raciste parce qu'elle confond l'appartenance et l'identité. je ne suis pas français ou gascon, mais j'appartiens aux groupes de ceux qui portent dans leur poche une carte rédigée dans la même langue que la mienne et de ceux qui, parfois, rêvent en occitan. réduire quelqu'un à une seule de ses appartenances peut le condamner à la persécution. or cette erreur, or cette injure, nous les commettons quand nous disons : identité religieuse, culturelle, nationale… non il s'agit d'appartenance. »

    bir kimliğe sahip olmakla bir seye/bir gruba ait olmayı birbirine karıştırmayın, zira bu ırkçı bir yaklaşım diyor. yazının devamında da « je suis je, voilà tout ! tout progrès consiste à entrer dans un nouveau groupe. » şeklinde devam ediyor.

    kısacası: “ben kimliğimden ibaret değilim, ben benim, neysem oyum.”

    edit: yazının tamamını okumak isteyenler için kaynak: michel serres, libération, 19 novembre 2009
hesabın var mı? giriş yap