*

  • pascal bruckner'in orijinali 1995'te, türkçe çevirisi (çev. hamdi tuncer) ayrıntı yayınları'ndan 2006'da yayınlanan ödüllü deneme kitabı. deneme kategorisinde sayılsa da pekala keskin bir modernite eleştirisi olarak okunabilir. modernite içinde bireyin geldiği noktayı bir masumiyet hastalığı olarak tanımlar bruckner. dolayısıyla, ilk anda verdiği izlenimin aksine olumlayan bir anlam yüklenmez masumiyet'e: "özgürlüğün sıkıntılarından hiçbirine katlanmadan nimetlerinden yararlanmaya kalkışma"dır bu. "iki pek mutlu sorumsuzluk stratejisi"ne sahiptir bu hastalık: çocuksuluk ve kurbanlaşma.

    "birinci durumda masumiyet çocukluk yılları cahilliğinin ve tasasızlığının parodisi olarak anlaşılmalıdır; sürekli olgunlaşamamışlık biçiminde doruk noktasına varır bu. ikincisindeyse melekliğin eşanlamlısıdır, suç yokluğu, kötülük yapabilmeden uzak olma anlamına gelir ve kendi kendini ilan etmiş kurban biçiminde ortaya çıkar." (s.17)

    eşitlik, özgürlük, birey, sorumluluk, adalet gibi batı etnosantrizminden doğru tanımlanagelmiş kavramları sayfalar boyunca yeniden ve yeniden, üstelik hoyratça gündeme getirir. faşizm, soykırım, ezilme, hak gibi kavramların nasıl farslaştırıldığını, içlerinin nasıl boşaltıldığını hikaye eder. bunu yaparken aslında bütün bir kitap bir itiraf niteliği kazanır: "batılı birey yaradılış olarak, kendisi olmayı istemenin -bu benlik özü itibariyle iğretidir- çılgın gururunun cezasını çeken yaralı bir varlıktır" (s. 19) itirafı. bireyciliğin sorumsuzlaştırıcı güncel dinamiklerini sergilemek adına yer yer insanın tepesini attıracak bir başka bireycilik ve avrupa merkezlilik, ve dahası maşizm çağrısı (örn. sf. 185. vd.) çıkartsa da "zincirler içinde inleyene dost bir yardım eli uzatmamak için düş kırıklığını bahane etmek de alçaklığı suçortaklığıyla ikiye katlayan haklı görülemez bir safsatadır" diyen bir adamın yazdıkları es geçilmemelidir.

    çeviri yer yer zorlama türkçeciliğiyle ve az sayıdaki hatalarıyla (consumerisme'in tüketim korumacılığı olarak tercüme edilmesi gibi) tökezleme yaratsa da böyle çarpıcı ve kışkırtıcı bir deneme ancak bu kadar şiirsel ve akıcı çevrilebilirdi deyip kitaptan bazı alıntılarla bitirelim:

    "birey, her türlü yükümlülükten kurtulup da kendini tek kendi aklının ışığında kendinin kılavuzu bulur bulmaz bir yer, bir düzen, bir tanımın güvencesini de yitirmektedir. özgürlüğünü kazanırken güvenliğini yitirmiş, bitmez tükenmez sıkıntılar çağına girmiştir." (s. 24-5)

    "yakınma ... en kusursuz demokratik sözdür, başkaldırının gücünü yitirmiş biçimidir." (s.39)

    "kapitalist gelişme korkunç bir şiirsizleşmeyle yetinecekti ve iki yüzyıldan beri tüm ayaklanma hareketleri yoksullaştırıcı, kısırlaştırıcı ussallığa karşı coşku ve heyecan bayrağını göndere çektiler." (s. 47)

    "vandallar sabırsız tüketicilerdir; merhaleleri üçer beşer atlar ve çevrimin sonuna, yani yıkıma ulaşırlar." (s.53)

    "bizim şu ölümcül yaşam hastalığımızı sağaltmak gerekiyor önce, bir gün sona eriyor çünkü yaşam." (s.100)

    "aşk acısında çekilmez olan şey, ötekine, onu severek elden gelen tüm iyiliği yapmak istediği için cezalandırılmaktır; yapılan bir yanlışın değil ama geri çevrilen bir armağanın cezasıdır bu." (s.180)

    "tarih sahnesine çıkmak zorunlu olarak kirletir." (s.285)
  • "kötülüğün anısı, bizi adaletsizliğe karşı duyarlaştıracak yerde tersine duygusuzlaştırıyor" gibi tümceye sahip okunulası kitap
hesabın var mı? giriş yap