• yaşamöyküsü yazılan -yazılamayan- (une biographie impossible) nadir tarihçilerdendir. tarihin savunusu ya da tarihçilik mesleği (bkz: historian's craft) metnine "baba, tarih ne işe yarar bana açıkla" cumlesiyle başlayarak tüm tarih öğrencilerinin gönlünde yer etmiştir zira bloch gibi tarihçi bir babaya sahip olmasalar da çoğu tarih öğrencisi öğrencilik yıllarında bu soruyu kendilerine sık sık sormuşlardır, sorarlar
  • adini strasbourg'da sosyal bilimler fakültelerini barindiran üniversiteye vermis sahis.
  • marc bloch, büyük bir tarihçiden çok daha fazlasıdır. ikinci dünya savaşı sırasında, kendisine himaye teklif edilmiş olmasına rağmen, ülkesinden kaçmaktansa yeraltına inip faşist işgale karşı direnişe fiilen katılmayı tercih etmiş yurtsever bir yahudidir.

    iki kavram marc bloch’un tarih yazımı için belirleyicidir:
    fransız tarihçi henri berr’in yüklediği anlamda kullandığı bireşim* ve karşılaştırmalı tarih. her iki kavramı da, bloch’un, toplumsal bilimlerin birleşmesine yönelik çabalarına ilişkin anahtar sözcükler olarak anlamak doğru olacaktır. ona göre karşılaştırma iki türlü yapılabilir:
    - birbirinden zamansal ve/ya da uzamsal olarak çok uzak kültürler arasında evrensel görüngüler araştırılabilir.
    yahut
    - komşu ve/ya da akran toplumlar arasındaki koşutluklar araştırılabilir.
    bütün eserlerinde öne çıkan öncelikle bu iki kavramı kullanış alışkanlığıdır bloch’un.

    şimdi eserlerine şöyle bir göz atalım.. ilk önemli eseri olan, türkçe’ye şahane temas olarak çevirebileceğimiz the royal touch, sıraca illetinden muzdarip insanların, krallarının şahane dokunuşuyla nasıl ihya olduğunun kökenlerini, gelişimini ve ortadan kayboluşunu anlatır. bu kitabında tıptan psikolojiye, ikonografiden antropolojiye pek çok alandan faydalanmış olan bloch, insanlığın uzun dönemli kollektif bilinçliliğinin* haritasını çıkarmaya çalışmıştır. bu, iki açıdan önemlidir: bloch’un , annales okulu kurmasının ardındaki temel saiklerden biri, tarihin eskil*, orta çağ ve çağcıl* olarak dönemlendirilmesi geleneğine karşı çıkıyor olmasıydı. böyle uzun dönemli* bir çalışmaya bunun, kısmen de olsa üstesinden gelmiş oluyor, orta çağ ve erken dönem modernizm arasındaki tutarlılığa binaen, bu dönemlendirmenin çok da sahih olmadığını göstermiş oluyordu. ikinci olarak bloch, ‘şahane temas’la, yoldaşı febvre’nin “on altıncı yüzyılda inançsızlık meselesi”* ile beraber, zihniyet tarihçiliğinin ilk iki büyük yapıtından birisini yazmış oluyordu. bu kitabında, gençliğinde, tıp doktoru olan ağabeyiyle aralarındaki fikir teatilerinin, psikolog charles blondel’in ve tüm ömrünce etkilenmiş olduğu durkheim’ın izleri olduğunu söylemek doğru olacaktır. kitap bir ölçüde de, yığınların usdışı hareket ettiği önkabûlünün yerine, edimlerinin ardındaki mantığı arayan lefebvre’nin çabasını olumlamaktadır. gelelim bloch’un ikinci büyük eseri olan fransa’nın kırsal tarihi’ne*. bu kitabın temel meselesi ise, manor ekonomisinin ve serfliğin kökenlerinin, köleci roma malikanesinin dönüşümünden değil, daha ilkel toplulukların tepesinde beliren şefliğin giderek artan bir toprak beyliğine dönüşümünden kaynaklandığıdır. bloch böylece avrupamerkezcil bir izah yerine daha evrensel bir açıklamada bulunmuştur. kitap, bloch’un vardığı neticelerden ziyade, kullanmış olduğu yöntemler itibariyle son derece ilgi çekicidir. öncelikle bu kitapta bloch’un geriye yönelen yöntemi* (buna “tarihi geriye doğru okuma” da diyebiliriz) kullanmış olduğunu belirtelim. peki bu ne demektir? hemen izah edelim efendim: bu muhterem, bu kitabı yazarken gitmiş köy köy dolaşmış ve bilinenlerden bilinmeyenleri çıkarımlamağa çalışmıştır. aynı zamanda halbwachs kişisinin belleğin toplumsal çerçevesi* dediği kavramsal çerçeveden ilham alarak yazılı olmayan belgelerden de (köy haritaları gibi) istifade etmiştir. son olarak feodal toplum’dan iki cümleyle bahsetmek istiyorum. kitabın temel meselesi (kitabın temel meselesi, kitabın temel meselesi dediğim şey şununla ilgili: bu annales okul’un tarih yazımına en büyük katkısı, tarihin mesele veçheli (problem-oriented) kavranması ve yazılmasına ilişkin ısrarlı çabalarıyla ilgilidir. yani febvre ve bloch’un, yazdıkları her kitabın ardındaki saik, çözmeğe çalıştıkları belli bir meseledir) feodal toplumun bütüncül olarak ele alınması gerektiğini göstermektir; bloch’a göre “feodalizm kültürü” diye bir şey vardır. kitabın en dikkat çeken özelliği ise, bloch’un toplumsal bağlılığı* ısrarla vurgulamış olmasıdır. eh, durkheimcı bir amca işte, olacak o kadar, kalkıp da sınıf çatışması* ekseninde yazacak değil ya feodal toplumu.. son bir kitabı daha var lakin onunla ilgili burada yeterince yazılmış olduğu için onu es geçiyorum.
    bloch’la ilgili, şurada da, birinci nesil annales tarihyazımı bağlamında, başka şeyler yazmıştım, bir bakın isterseniz:
    (bkz: annales/@zifir)
  • feodalizm uzerine calismalarinda tarihsel olgulara kuramla nufuz ederek, kendi deyimiyle, tarihcilikle, belge koleksiyonculugunun birbirinden nasil ayrilacagini gostermis yazar.
  • legion d'honneur sahibi bir başka tarihçi. kendisi aynı zamanda, i. dünya savaşı'nda piyade olarak savaşıp gösterdiği kahramanlık nedeniyle savaş madalyası* sahibidir.
  • 1886 yilinda lyon 'da dogmus olan, 1908'de ecole normale superieure tarih bolumunden mezun olmus ve strasbourg ile anilan buyuk bir tarihcidir. evlendigi yil olan 1919'da strasbourg universitesi 'nde ortacag tarihi dersleri vermeye baslamis ve 1927'de tarih kursusunun basina gecmistir. yine burada baska onemli bir tarihci olan lucien febvre ile tanismis ve beraber annales ekolunu kurmuslardir. 1920-27 arasi en yogun eser verdigi donemlerdir. 1936'da sorbonne ' dan doktor unvanini almistir. 1939'dan itibaren 2.dunya savasi' na karsi mucadele vermistir. 1940 yilinda musevi oldugu icin butun kamu alanindaki gorevlerini birakmak durumunda kalmistir. 1943-44 yillarini lyon'da gecirdikten sonra mart 1944'de gestapo tarafindan tutuklanmis, iskenceye maruz kalmis ve haziran 1944'de lyon yakinlarindaki bir hapishanede kendisinden baska 28 mahkum ile beraber kursuna dizilmistir.
  • üniversitenin daha ilk yılında historiography dersinde mecburen okuduğumuz historian's craft gibi bir kitapla beni kör kuyular gibi gördüğüm yerlerden merdivenler atarak kurtarmış, bir çok şeyi pek güzel sınıflamış, aydınlatmış, neyin hangi çekmecede duracağını göstermiş tarihçidir kendisi. sonraki yıllarda çekmece düzenlerinden tiksinir, sınıflamalar üstü bir tarih kavrayışına yöneldim o ayrı. önce yerleştirip sonra bozun, şiddetle okunmasını tavsiye ederim.
  • (bkz: ernst bloch)
  • "insanlar babalarından çok, zamanlarının çocuklarıdır" sözünün sahibidir.
hesabın var mı? giriş yap