• divan şiirinde 18. yy'da ortaya çıkan akımdır. yerlileşme akımı olarakta bilinir. nedim ile başlayan bu akımla divan şiirine yerli dil ve unsurlar girmeye başlamış, istanbul şivesine ve tabiatına daha fazla yaklaşma amacı güdülmüştür.

    mahallî gazel

    murâdın anlarız ol gamzenin iz'anımız vardır
    bellî söz bilmeziz amma biraz irfanımız vardır

    o şuhun sunduğu peymaneyi reddetmeziz elbet
    anınla böylece ahd etmişiz peymanımız vardır

    münasibdir dana ey tıfl-ı nazım hüccetin al gel
    beşiktaş'a yakın bir hane-i viranımız vardır

    elin koy sine-i billura rahm et aşıka zira
    beyaz üzre bizim de pençe bir fermanımız vardır

    güzel sevmekte zahid müşgilin var ise bizden sor
    bizim ol fende çok tahkikimiz itkanımız vardır

    koçup her şeb miyanın canına can katmada ağyar
    be hey zalim sen insaf et bizim de canımız vardır

    sıkılma bezme gel bî-gâne^yok da'vetlimiz ancak
    nedimâ bendeniz bir dâhi sultanımız vardır

    (bkz: nedim)
  • halk edebiyatındaki aşık tarzı söyleyişle şehirlerde gelişen halk dilinin ve divan tarzı söyleyişinden doğan bir hareket olarak görülebilir.şuurl ve düzenli bir akım değildir.ilkin 16. yüzyılda baki'de görülmüş,en güçlü örneklerini 18. yüzyılda nedim ile vermiştir.asıl kurucusu nedimdir.şeyh galip ve nedim bu akımın etkisiyle hece ölçüsüyle türkü yazmışlardır.
  • geçen dönem ki sınav sorumdur. amaç istanbul ağzını baz almaktır. sade bir dil kullanılır. nedim en önemli temsilcisidir. divan edebiyatındaki saraydan halka açılma durumunun ender örneklerindendir
  • divan şiiri'nin yapısını kökten değiştiren pre-modern akım.

    lale devri'nde şair nedim ile ortaya çıkan ve 18'inci asrın ilerleyen dönemlerinde adeta şairler arasında popülaritesi patlayan bu akımın en temel özelliğinin divan şiirine yerli sözcük ve unsurların duhûl etmesi olduğu söylenebilir. bilhassa istanbul hakkında damlattığı mürekkebiyle nedim, bu akım mertebesinde filvâki çok özel bir yere sahiptir. buyursunlar.

    senin lûtfun senin feyzinledir hep cümle ikbâlim,
    ki ben bir zerreyim; sen devlet ile afitâbımsın.

    18'inci asrın sonlarında bilhassa sümbülzade vehbi öncülüğünde cereyen eden rücu sanatı kullanımı ve cinsel ögelerle çağrışımların da şiir biçem ve yapısına mezcolmasıyla beraber mahallileşme akımı, divan edebiyatını 17'nci asırdaki felsefesini terkip eden gül ile bülbül noktasından hubb* ile zamm* noktasına taşımıştır. mükâfat ve şevkengiz gibi eserleriyle bu döneme damga vuran sümbülzade vehbi'nin dil estetiği ne nedim ne de daha evvelce iz bırakmış mesnevî geleneğinden gelen şairler kertesindedir. yine de çağdaş türk tiyatrosunda nejat uygur'un icra etmiş olduğu sahne ve metin dinamiklerindeki radikal değişimin bir benzerini vehbi'nin divan şiiri'ne getirmiş olduğunu ifade etmekte bir beis görmemekteyim. bu radikal değişim müspet yönde mi olmuştur, yoksa divan edebiyatını bitme noktasına mı evirmiştir diye soracak olursanız, o edebiyat tarihçilerinin bileceği iş der, susarım. öte yandan; şu beyiti yazmış bir şairi bir üstteki tümceden daha iyi nasıl tanımlayabilirim, bilemedim.

    eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
    yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.

    konu hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmayı arzu ederseniz, buyursunlar efendim.

    (bkz: şevkengiz/@ncpzbsn)
hesabın var mı? giriş yap