mağmum
-
gamlı, tasalı, kederli.
hava icin de kapalı havaların, kesimlere hissettirisi durumda su sekilde soylenebilir; sıkıntılı, sıkıcı. -
adalet ağaoğlu'nun bir düğün gecesi romanının sonlarına doğru kahramanlardan ömer kullanıyor bu sıfatı. ordan aklımda kalmış
"kim bu? ayşen mi başı omzumda duran, aysel mi? tezel'miş. hayret! başı omzumda hıçkıra hıçkıra ağlıyor: "allah kahretsin!.. allah kahretsin!.. ne maskara bir gece bu be! ne mağmum bir düğün!..
allah kahretsin ya... bu maskara gece, bu mağmum düğün, en çok gülenimizi en çok ağlatıyor. en aldırmazımız en çok yaralanıyor."
(sayfa 437, iş bankası kültür yayınları, 25. baskı) -
''otobüsün içi, bizimkilerin mağmum kalplerinden, mağmum bakışlarından bin kez iyi.'' a. ağaoğlu.
-
içi hüzünle dolu.
arapça gam'dan türemiştir. -
çocuk dilinde magnum.
eski magnumlar hem pahalıydı hem de çocuklara çok gelirdi. şimdi boyut küçüldü, fiyatlar azaldı. çocuklar da artık mağmum yiyebiliyor. -
gamlı, kederli, içi hüzünle dolu. dilimize arapçadan geçmiştir. keder ve iç sıkıntısı mânâsındaki gam kelimesinden türetilmiştir. ayrıca tevfik fikret’in bahâr-ı mağmûm isimli bir şiiri bulunmaktadır .
-
kederli.
--- spoiler ---
bunlar, yeldeğirmenleri ve kanallarıyla bir hollanda ovasını, mağmum yüzlü ve ağır yürüyüşlü ziyaretçileriyle bir orman kilisesini ve general trikopis'in kılıcını teslim edişini gösteriyorlardı.
(sabahattin ali / selam [öykü]).
--- spoiler --- -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap