matuf
-
bir yöne eğilmiş, yöneltilmiş.
-
(bkz: matüv)
-
atfedilmiş / atfedilen
-
cümle içinde kullanılmış hali (hadi canım):
''bazı şeylerin anlamı ortaya çıktığında, o şeylerin 'kendileri' çoktan yitmiş oluyor şebnem. biz aslında kaybettiklerimiziz. kendisi kaybolunca anlamı parlayan şeylerle kuşatılmış durumdayız. bu anlam birikintisi, aslında hayatla ilgisi kesilmiş olduğu için anlamsızlığa matuf.'' (bkz: korkma ben varım) * -
eğilimi olan, yönelik.
-
her sik eksiklikle maruz ve matuftur.
binaenaleyh sikten korkan sik gibi kalsın.
matıflamak matuf kökünden gelmiş olabilir, yani eğilmiş, artık öbür dünyalık olmaya başlamış. ama tatarca köklü matüvle de ilgili olabilir, gereksiz, sonuca varmayan, salak denmiş. salaklaşmak, yani bunamak. matuf bu durumda bunak anlamına gelebilir. -
bir yöne eğilmiş, yöneltilmiş, atfedilmiş.
-
1. bir tarafa doğru yönelmiş, eğilmiş, meyletmiş, mâil: gözlerin hep reh-i ümmîde mi ma’tûf olacak (hüseyin sîret). kütlelerin de sıhhat ve selâmeti, bu muvâzene ve hijyeni temîne mâtuf sebepleri hazırlamakla mümkündür (sâmiha ayverdi).
2. yöneltilen, yüklenen, isnat edilen, birine âit olan: “kötülük onu yapana mâtuftur.”
3. dilb. kendinden önceki kelimeye bir atıf harfi (bağlaç) ile bağlanan, atfedilen (kelime). -
eğilimli, kaçınılmaz.
-
atıf kökünden türemiştir. meful kalıbından gelir. tarihte ilk defa meninski'nin thesaurus'unda kullanılmıştır. (1680)
bir tarafa doğru yönelmiş, eğilmiş manasına gelir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap