live and let live
-
askerlik karşıtı bir slogan olarak kullanılabilir. yaşa ve bırak yaşasın anlamına gelir.
-
(bkz: live and let die)
-
-
hayatlarını başkalarının hayatlarını yaşamaya adayarak, onların yerine kararlar alıp hem kendi hayatlarını hem de başkalarının hayatlarını yaşanılmaz kılan insanlara söylenmesi farz olan bir tümce..
-
muhteşem gitar sololarıyla bezeli bir love şarkısı. sözleri de şöyle:
oh, the snot has caked against my pants
it has turned into crystal
there’s a bluebird sitting on a branch
i guess i’ll take my pistol
i’ve got it in my hand
because he’s on my land
chorus:
and so the story ended
do you know it oh so well
well should you need i’ll tell you
the end-end-end-end-end-end-end-end
and...
verse 2:
yes i’ve seen you sitting on the couch
i recognize your artillery
i have seen you many times before
once when i was an indian
and i was on my land
why can’t you understand
bridge 1:
served my time
served it well
you made my soul
bridge 2:
write the rules
in the sky
but ask your leaders
why why
[repeat verse 1]
[repeat chorus]
[repeat bridge 1] -
2013 almanya yapımı belgesel. almanya ve amerika'dan çeşitli veganlarla yapılan röportaj tarzında. peter singer da var. konuya uzak kimseler için pek etkili olmayacak bir belgesel -earthlings falan gibi değil- ama veganlığa ilgi duyanlar ilgi çekici bulabilir. yine de ben fazla yeni bir şey görmedim. almanya'da çiftliklerini hayvanlara açan çiftin boğa martin'i anlatışları çok güzeldi. en çok onu sevdim. et tüketiminin çevre kirliliğine zararları bilinir zaten -keşke herkes bilse- ama fao'nun 2006 yılında yayınladığı livestock's long shadow raporundan bahsedilmesi iyi olmuş. bu rapora göre et üretimi tüm çevre kirliliğinin yüzde 18'inden sorumlu. karşılaştırmak için ulaşımınki yüzde 13. karnizm de anlatılıyor... ama işte birazcık zaten bu konularda etik kaygıları olan insanlar için; hali hazırda vegan olanlar ve vejetaryenler için yapılmış gibi. dışarıdan bir kimsenin ilgisini çekmek için biraz bayık gibi. 7/10 dedim.
-
bertrand russell'ın sorgulayan denemeler* adlı kitabının bir bölümünde de geçen söz.
''ileri yaşlarda istekler sadece baskı altına alınabilir, temelden değiştirilemezler. 'arzunca yaşa ve bırak yaşasın'(live and let live) kuralı erken çocuklukta öğretilmelidir. insanlar sadece başkalarının mutsuzluğu pahasına elde edilebilecek şeylere sahip olmayı istemekten vazgeçtiğinde, toplumsal özgürlük önündeki engeller de yok olacaktır.''
aynı zamanda başka bir yerden de tanıdık geliyor. -
(bkz: yaşa ve yaşat)
-
(bkz: robin schulz) (bkz: sam martin) işbirliği. tam bir yaz akşamı, güneşin batışına doğru arabada dinlenecek bir parçadır.
https://youtu.be/tbyegvgu8ii -
peter gabriel'in 01 aralık 2023 tarihinde piyasaya süreceği i/o albümünün, bugün tüm platformlarda paylaşıldığı son parçası.
albümün tamamı, belirli zaman aralıklarında (full moon) yayınlanarak bugün bu parça ile tamamlanmış oldu.
2002'den beri yeni bestelerine aç olan bizleri, albümü satın alma aşamasında, dark-side mix ve bright-side mix'lerin arasında seçim yapmak zorunda bırakması da tam peter gabriel'lik bir icat. tabii bu, benim gibi plak formatında almak isteyenler için geçerli bir durum. cd formatında ya da streaming service'lerde dinlemeyi tercih edenler için bir sıkıntı yok.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap