*

  • (bkz: panikatak)
  • yaşamamaktır.

    sürekli bir erteleme hali. ölümü de ertelersin. kafana dayadığın tabancanın tetiği kadar yakındır oysa. yapamazsın ertelersin. kendisi sana gelene kadar.

    (bkz: pasif intihar yöntemleri)
  • yarı yaşamaktır.

    korkuların olmalı ama korkarak yaşamamalı insan. kaybetmekten korkmalı ama kaybedeceğim diye de her halttan vazgeçmemeli. hayat işte çay gibi değil ki demlisini demsizini ayırt edesin.
  • türkiye'de yaşamaktır. özellikle istanbul'da yaşıyorsanız. hayatınızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilirsiniz her an.
  • neden her şeyden korkuyorum?
    diğer insanlar korkmuyorlar mı?
    ben her şeyden korkup hiçbir şeye adım atamazken, diğer insanlar nasıl kendilerine hayat kurabiliyorlar?
    diğer insanlar çok mu cesur?
  • akıllı-yüregi olan bunu yapmaz.
    birey olmak önce ölümü kabul etmekten geçer.
    hayatı ölümüne yaşamak tam da bireye hastır.
    daha akıllı olan toplum ve bilgiyi de altına alır orada bir dasein olur.
    otantik olur.
    (bkz: dasein)
  • pejmürde kıyafetim, uzamış kırçıl sakallarım, üç gündür fırça görmemiş dişlerim bir lav tabakasının hücrelerime sızarak tüm vücudumu sarmış olmasının nedeniydi. insan neyden korktuğunu bilmez ise, bilmediği bir düşman veya hayaletle savaşan birinin beyhude mücadelesine kendi içinde tanık olmaktan başka ne yapabilir ki...

    korkmak. hem de neyden korktuğumu bilmeden sürekli korkmam. ölümden mi? fakirlikten mi? kaybedişten mi? hayır, hayır. bunların hiçbiri düşmanım değildi. korktuğum şeyler bunlar değildi. o zaman neydi? bilmiyordum. bildiğim tek şey korkmadan yaşamanın nasıl bir şey olduğunu birkaç kez tecrübe etmiş olmak idi.

    kabus göreceğimden korkarak uyumaktan, titreyerek uyanacağımı bildiğimden uyanmaktan korktuğum günlerin birinde nasıl olduğunu bilmeden daldığım uykudan tüy gibi uyanmış, şaşırmıştım. her şey hem çok normal hem de çok tuhaf idi. dikkatlice yataktan kalkıp lavaboya yürürken bir an duraksayıp aynaya baktığım zaman kendi halimden tiksinmiştim. nasıl bu kadar kendimi salıvermiş idim. daha önce almadığım kendi kokum, beni rahatsız etmeyen pis dişlerim, yağlanmış saçlarım ve varlığını bile hissetmediğim sakallarım beni çok rahatsız etmişti. sanki tüm duyularım tekrar fonksiyonlarını yerine getirmeye başlamış ne halde olduğumu anlamama ve hissetmeme neden olmuştu.

    ılık bir duş aldım. aman tanrım! ılık bir suyla duş almak ne kadar güzel bir şeymiş! suyun vücudumdan süzülerek aktığını izlemem bile o kadar keyif vericiydi ki... sonra duştan çıktım, güzel bir tıraş oldum, dişlerimi fırçaladım. kendimi harika hissediyordum. kahvaltımı yapmaya başladığımda ağzıma aldığım her lokma o kadar haz vericiydi ki. basit bir kahvaltı yapmak bile gerçekten bu kadar güzel miydi?

    henüz yeni uyandığını tahmin ettiğim kardeşime mesaj attım. çok mutluyum dedim. şaşırdı. ne oldu dedi. yaptığım şeyleri anlattım. ben anlatırken o halen beni asıl mutlu eden şeyin ne olduğunu anlatacağımı zannediyordu. eeee, dedi. hepsi bu dedim. tek fark tüm bunları korkmadan yapınca aradaki farkı hissedebilmek dedim. güzel bir duş, kahvaltı, demli bir çay içmek ne kadar harikaymış dedim.

    bu satırları okuyan arkadaşlarım, yazacağım çok fazla bir şey yok. korkmadan geçen birkaç günümde hayattan aldığım keyif ve korku ile birlikte hayatımı mahveden kesafet ve ufunetle dolu bir cesetten farksız iki bambaşka kişi profilini oluşturacak kadar pis bir şeydir korkuyla yaşamak... şu an yine korkuyorum. aldığım her nefeste göğsüme ve ciğerlerime cam kırıkları batıyor sanki... ve tek istediğim korktuğum şeyin ne olduğunu en azından bilmek veya bir daha o ılık duşun ve kahvaltının tadını alabilmek...

    not: amigdaladan, abc modelinden başlayarak korkunun nedenlerini anlatmanın manası yok. bunların hepsini çok iyi biliyorum zaten. davranışçı modellerden girip ya da bilişsel şemamı değiştirmemi söyleyip diskur çekmenize de gerek yok. emin olunuz bunları sizlerden daha iyi biliyorum. kendimi yine yatakta ekrana boş ve korku dolu bakar bulmuşken bir iki satır karalamak istedim sadece. belki editler, belki silerim. hepinizi seviyorum.
hesabın var mı? giriş yap