• takeshi kitano'dan ali$ilmadik, eglenceli bir yolculuk filmi. ali$ilmadik olmamasinin sebebi take$i'nin diger filmlerinden muntazam farkli olmasi degil ama, bir yol filmi olarak oldukca farkli yani. masao olabilecek en mahzun mobilya kivaminda semptatik bi velettir. hic gormedigi ama uzaklarda bi yerde ya$adigini bildigi annesini ziyarete karar verir, kikujiro bu yolculukta masao'ya ebeveynlik etmekle mukellef, bencil, gurultucu, biraz saldirgan, lumpen bir insandir. olaylar geli$ir
  • ba$langici ile sonucu arasinda bi$eyler pek degi$mez bu filmde, bi "size kanim cok isindi, baba diyebilir miyim" diyalogu ya$anmaz, degi$im tabi ki vardir ama daha cok devinim vardir.
  • standart bir 'yalniz cocuk ile aksi adam cocugun annesini aramaya cikarlar' yol filminin bitecegi noktada enerjisini zirveye cikarip, bunun ardindan da kontrolden cikmis izlenimi veren bir eglencelilik/delilikle devam eden film. joe hisaishi'nin muziklerine de dikkat elbet.
  • bu sehri* daha anlamlı kilan bir dostun israriyla seyrettigim inanilmaz bir oyunculuk, müzik ve görsellik örnegi.. insanin icini burkan bir yol hikayesi ..
  • takeshi kitano'nun bazi sahneleriyle bizi bitirdigi filmdir.. ayrica kitano bu filmle, bazi nesneleri gostererek anlatmak istedigi seyi anlatabildigini gostermistir..
  • küçük çocuk masao mu yoksa kikujiro mu yoksa takeshi kitano mu daha çocuk anlamadım bu filmde.. annesiz ama bir anda birsürü babası olan bir çocuğun hikayesi.. ya da bir anda bir çocuk kazanan bir babanın hikayesi.. sonuçta dopdolu bir yol, bir paylaşım hikayesi.
  • takeshi kitano'dan bir basyapit daha. sahsima gore kitano'nun acik ara en komik filmidir. annesini ozleyen kucuk cocuk ve dunyanin en aylak adaminin ciktigi yolcugu anlatir ama ne anlatis. aslinda filmin cok naif bir anlatimi vardir ama bunu duygu somurusu seklinde yapmaz aksine alabildigine guldurerek yapar. bas karakter (ismini soylemeyelim) hem dunyanin en bos adami hem de en kabadayisidir. ozellikle lunapark, kupon doldurma, havuz ve durak sahnelerinde bu davranislari en mukemmel derecede sergiler. cocugun elindeki harciligi alacak derecede parasiz, butun yiyecegi cocuga veriyormus gibi yapip gizli gizli kendisi de yiyecek kadar da cocuk ruhludur. uzak dogu sinemasinin en basarili orneklerindendir. bir "cocugun" yaz yolculugu diyebiliriz film icin. kitano sevenlerin mutlaka seyretmesi gerekir.

    --- cok agir spoiler ---

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    kikujiro kim acaba?

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • insanın içini ısıtan film diye bir kavram varsa sanırım bu film onlardan biri. büyükannesiyle yaşayan bir çocuğun annesinin yaşadığı yeri öğrenmesi sonucunda bir adet öküzle yollara koyulmasını anlatıyor. öyle bir öküz ki bütün paralarını kumarda yiyebilecek kadar umursamaz, her önüne hakaret edecek kadar kavgacı, otostop çekerken kör taklidi yapacak kadar düzenbaz ama bir yandan da çocuğun üzülmemesi için her şeyi yapacak kadar duygusal biri. klişelere sahip bir film olabilir ama o klişeler bizi aynı film içinde hem ağlatıyor hem kahkahalar attırıyorsa, bize güzel bir 2 saat geçiriyorsa sanırım klişee vaaarrrr diye çığırtkanlık yapmanın bir anlamı yok.
  • diğer isimleryle:
    (bkz: kikujiro'nun yazı)
    (bkz: kikujiro)
  • --- spoiler ---

    takeshi kitano'nun kendisinin oynadığı kikujiro karakteri filmin yaklaşık ilk bir saati süresince sinema tarihinin gördüğü en kıl karakterlerden biridir, yaptığı her hareket bir yandan sinirleri zıplatacak cinstendir bir yandan da "of bunu da mı yaptı ya" hissiyatıyla güldürür. özellikle animelerden aşina olduğumuz japon sinemasında bildik bir senaryo kısmı olan kötü, sinir bozucu karakterin geçmişine yolculuk edilmesi yoluyla izleyicide ona karşı yaratılan sempati durumunu açıkça gözlemleyebiliyoruz bu karakterin filmdeki yolculuğu esnasında. huzur evi sahnesi ve durakta beklerken çocukla kendini özdeşleştirdiği sahneler en açık örnekler. böyle gerçek hayatta tanışıldığında on dakika bile dayanılamayacak bir karakter üzerinden ilerleyen filmin her sahnesini naif kılmak da ancak yönetmen olarak takeshi kitano'nun usta anlatımı ve joe hisaishi'nin piyanosunun sihriyle mümkün olabilir. senaryosu başlarda zor ilerleyen bir halde gibi görünse de tıkanacak dediğiniz noktada film tamamen farklı bir atmosfere bürünüyor ve yoluna daha canlı, daha yaratıcı, daha çocuksu adımlarla devam ediyor. filmin başlangıçtaki bir amaca doğru ilerlenişinin unutuluşu ve yolculuğa tamamen farklı bir yön çizilişi rahatsız etmiyor, bu dönüş çok keskin değil, akışa ayak uyduruyor.

    hikayenin kendisinin gücü büyük bir etki bırakmasa da harika görselliğiyle ve olayların işlenişiyle kitano'nun dolls'un ardından en başarılı filmi olduğu kanaatindeyim.

    filmde ilginç çok sayıda yan karakter olsa da ben şunlardan söz edeyim:

    japon motorcularının dünya üzerindeki en yumuşak huylu, hatta pısırık motorcular olduğunu öğreniyoruz. bu iyi niyetli ve efendi ikiliden kel olanının çıplaklık sevdasına tanıklık ettiğimiz süreçte "ahtapot adam"lı sansüre iyi güldüm.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap