• atinalı yunan filozofu. glaukon'un oğlu olan kharmides, platon'un dayısı ve sokrates'in öğrencisiydi. atina'nın alınmasından sonra lysandros'un pire'yi yönetmek için görevlendirdiği on yüksek hakemden biri idi. thrasybulos'un birlikleri ile yapılan bir savaşta öldü. platon, diyaloglarından birine onun adını verdi.
  • bir de ibne derler kendisine, yeğeni platon'un yalancısıyım. biraz okuyunca, sokrates abimizin ölçülülük, erdemlilik derken kendisini kucağa oturtma çabalarına şahit olabilirsiniz.
  • "beğenmediğim tarafına gelince, bana ettiklerini anlatırken ona da dokunmuş oldum. yalnız bana* yapmadı bunu, glaukon'un oğlu kharmides'e, diokles'in oğlu euthydemos'a da, nicelerine de yaptı. onları da seviyormuş gibi görünüp aldattı, sevecek yerde, kendini sevdirdi. bunları iyi dinle ki agathon, seni de aldatmasın bu adam*." eflatun - symposion
  • platon diyaloglarını okurken ne kadar dikkatli davranılması ve uygun bir tutumla yaklaşılması gerektiğini kanıtlayan bir diğer diyalog sanırım. herhangi bir yaklaşım, ne kadar çürütülürse çürütülsün veya savunulursa savunulsun, platon diyaloglarında bizleri herhangi bir yargıya vardırmaktan ve bir kazanan-kaybeden sunmaktansa -argümanı genel kabul görecek olan ve kabul görmeyecek olanı kast ediyorum-, kendi yaklaşımını okur, yani bizler ile tartışmaya açıyor.

    diyalogun başlarında platon için bayağı bir durum olmadığı aşikar şekilde sokrates, kendisi ile tanıştırılan ve çevresindekiler tarafından bedensel güzelliğine methiyeler düzülen kharmides’in karşısında açık bir şekilde cinsel çekim yaşıyor -burada güncel okuyucu için bayağı olabilecek esas nokta kharmides’in sokrates’ten yaşça oldukça küçük bir genç erkek olması. buna olduğu gibi bir pedofili veya homoseksüellik yaftası yapıştırmanın anakronizmin de ötesinde sadece teferruatlı bir okuma olacağını düşünerek, okumama da platon’un konuya dair umursamazlığı ile devam etmeyi tercih ettim.

    aslında yargıya varma konusunda değinmek istediğim nokta da bunun çok ötesinde, özellikle platon’un genç dönem olarak adlandırılan aralıktaki diyaloglarında, sokrates tarafından uygulandığını gördüğümüz bu iki taraf için de sancılı geçen doğum sürecinin (veya platon’un diliyle maiotik metodun) bizi hiç de tartışma öznesine dair kesin çıkarımlar ile uğurlamaması bir yana, daha fazla soru işaretiyle yapayalnız bırakması. “tek bildiğinin hiçbir şey bilmediği” birisinin geçip “bu budur, şu da şudur arkadaşlar” diyerek bana kesin yargılar sunması zaten kendi içerisinde büyük bir ikilem taşırdı elbette, ancak bu diyalogda da olacağı gibi, bütün diyalog metni boyunca belli bir düşünce çeşitli yönlerden savunulup, metnin son bir iki sayfasında “galiba bayağı hatalı şeyler söyledik, unutun gitsin” veya terimsel olarak “aporia” ile sonuçlanması aslında felsefe yolunun ne kadar engebeli olduğunun da bir göstergesi, özellikle direksiyon sokrates’in eline verilmişse.

    diyalogun ana konusu yüzeyde bilgelik olmakla beraber, platon’un thaitetos’ta da yaptığı epistemolojik araştırmanın bir devamı niteliğindedir (kronolojik sıradan ziyade kendi okuma sırama göre söylüyorum elbette). başı ağrımakta olan kharmides’in bedensel sağlığının tedavisi, varlığın ana parçası olan ruhun sağlığından geçmekte, ruhun en büyük besini de bilgi olarak bir kez daha öne çıkarılmaktadır. buradan itibaren de bilgiye sahip olma hali irdelenecek, bilgeliğin tanımını yapmak için çeşitli yollara başvurulacaktır. ilk çürütülen yaklaşım bilgeliğin sükunetten ve sonrasında utanmadan geldiğidir, kharmides’in burada düştüğü hata sükunet ve utanma hali ile ölçülülük arasındaki ayrımı yapmamakta yatmaktadır. kritias bilgeliğin, başkalarının işini yapabilme halinden gelmesinin kharmides tarafından yeterince iyi savunamaladığını görünce, düşüncesini savunmak için sokrates’in karşısında kendisi geçecek, ve diyalogun devamı kritias ve sokrates arasında devam edecektir. sokrates ve kritias aslında ortak bir şekilde pratik sanatların ve bilimlerin amprik yöntemler ile sonuçlarının ölçülebileceğini, ancak bilgelik ile ulaşılan yararların ölçülemeyeceğini ortak bir şekilde savunmaktayken, sürekli birbirlerini farklı noktalar savunurken bulurlar. ortak paydada sürekli buluşan nokta ise bilgeliğin özünde kendini tanımanın yatmasıdır. sadece kendini tanıyan iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek, ve diğerleri için bunu sağlayabilecek olduğundan, bilgelik konusunda ulaşılabilecek nadir ortak paydalardan biri bu olur. diğer taraftan ele alınan bilgelik konusuna dair nihali bir iyi olma, dolayısıyla yarar sağlama niteliği kayıtsız kabul edildiğinden, yarar sağlamayacağı noktada bilgelik konu dışıdır onlar için, nihayetinde argüman da göz ardı edilir, yeni bir yaklaşıma geçilir. bu şekilde bir seri halinde bilgelik ve bilimlere dair fikirler öne sürüldükten sonra işin içinden çıkılmayacağı anlaşılan noktaya gelinecek, muhtemelen kharmides de öncekinden daha şiddetli bir baş ağrısıyla gününe devam edecektir.

    bonus:
    diyalog içerisinde platon'un gelecek dönemde yazacağı diyaloglara temel oluşturan bazı yaklaşımlar da görürüz, mesela birisinin dış güzelliğinin, iç güzelliğinden kaynaklanması – phaidros, bilginin özünün, kendini tanımada yatması – alkibiades, bedenimizin iyi yada kötü olmasının sebebi ruhlarımızdır – phaidon, bir konuyla ilgili bilgimiz yok diye, bilgili gözükene direkt güvenin tehlikesi – sofist, aynı anda kendinden hem daha küçük hem de daha büyük olabilen şey (bunu bu diyalogda da, parmenides’te de anlayabilmiş değilim halen.) – parmenides.
hesabın var mı? giriş yap