• hemen her muhitte ve mahallede rastlayabileceğimiz kadın tipidir. ya hiç evlenmemiştir, arkadaşı yakını yoktur, ya da hepsini kaybetmiştir, yalnız yaşar. evi alt katlarda bahçe içindedir, bakımsızdır ve kapısı genellikle açıktır. yerlerde gazete kağıtları, mutfak tezgahı ve pencere içlerinde de onlarca kedi görmek mümkündür. bu kedili madamlar çoğunlukla çatlak olsalar bile kedi sevmeyen komşular dışında rahatsız edici değillerdir. insanlarla pek az konuşurlar ama kedileriyle konuşurken maymun olmaktan kaçınmazlar. hergün kedilere tencere tencere yemek yapar, ve ameliyat yapmak dışında kedi sağlığıyla ilgili herşeyi bilirler.
    çevrede bu madamlara, - ve madam evet, çünkü çatlaklıklarına rağmen asil bir halleri vardır - hoş gözle bakılmasa ve sağlıklı insan olarak kabul görmeseler de her mahallede karnı doyan ve sevgi gören en az 50şer kedi için iyi ki de vardırlar.
  • kedili madam diyerek adını koyduğum ve gayet ayrıntılı tasvir ettiğimi düşündüğüm madamların en az 30 kedileri vardır. yani kedili madam dediğimiz, kedisi olan kokona demek değildir. kedili madam'ın kendine özgü anlamı vardır, diğerleri için ise "kedisi olan erkek", "kedisi olan kadın", "kedi besleyen çocuk", "kedi bakan concon" tabirlerini kullanabiliriz, böylece bahsettiğğim kedili madamların ünleri zedelenmemiş olur.(değil mi ama?)
  • nedense* baktığımda gelecekteki halimi gördüğüm madamlardır. büyük ihtimalle mahalledeki veletlere sinir olmakta ve buna neden olarak kedileri atıp tutmalarını, seviyo ayağına çeşitli işkencelere tabi tutmalarını göstermektedirler. kimseye bi yararları olmadığı gibi zararları da yoktur aslında. kendi kendilerine yetip öylecene yaşayıp giderler.
  • büyük ihtimalle hayatları boyunca insanlardan çok çekmiş, bunun sonucunda bir kuytuya çekilip kendilerini tanıyıp tanıyacakları bütün insanlardan çok daha vefalı olan bu kedilere adamışlardır. komşularının ya da herhangi birinin koyduğu "çatlak" "manyak" "deli" gibi teşhisleri sallar, ve haklarında yapılan tüm dedikoduları duymazdan gelirler.
  • hemen her an aç ve yaralı bir kedi arar bu tip* insanların gözleri. sokaklarında kim ölmüş kim kalmış bilmezler ama hangi kedi kimin torunu, kimin yeğenidir, kaç yaşındadır, neyi nasıl yer ayrıntılarıyla tarif edebilirler. ellerinde süt kapları ya da mama poşetleriyle kedilerin arkasından koşuştururken görülebilirler. genelde kavgadan ve tartışmadan uzak sakin bir hayat sürmeyi tercih etseler de, etraf tarafta kendilerini dünyanın en zeki yaratıkları* sanarak gezinen, dünyada sadece kendilerine yaşama hakkı olduğunu, diğer canlıların sırf insan adı altında sınıflandırılmadıkları için her hangi bir söz hakkına sahip olmadıklarını sanan zavallılarla tartışmaktan, anlayamayacaklarını bildikleri halde kedilerin ve tabii diğer tüm canlıların da korunması gerektiğini, dünyada en az insanlar kadar yaşama hakkına sahip olduklarını anlatmaktan kendilerini alamazlar. kadın olmak ve kedi sevmek bu unvanı hak etmenin en temel kurallarıdır.
  • (bkz: kedili kokona)
  • kendi ailemdeki kadınların büyük bir çoğunun geleceği.. muhabbeti de bir garip olur bunların.. mesela sabah kahvaltısı muhabbetleri şu şekilde geçer:

    teyze marin: ya biliyor musun, bizim porti**eve kız atmış geçende!
    anne marin: yaa, deme!!
    teyze marin: eveet! eve bir geldim ki, kızın* odasındalar, yatağın üstünde! tabi kız* beni görünce kaçtı gitti! porti de kızdı tabi!
    anne marin: vay ahlaksız!
    teyze marin: ya geçende bir yavru vardı, nasıl şirindi! dolma gibi aynı!
    anne marin: ay, keşke bize getirseydin, ama bizimki* istemiyor başkalarını..
    teyze marin: ama öldü! annesi hiç iyi bakamadı çocuklarına, biliyor musun?
    anne marin: aa neden?
    teyze marin: hep orada burada sürttü durdu.. hiç iyi bakmadı çocuklarına. halbuki kendi annesi öyle miydi? ne güzel baktı büyüttü dört tane yavrusunu! kendi yemedi, çocuklarına yedirdi!! bunda ise hiç iş yok hiç! cık cık cık.. hiç bakmadı, bakamadı yavrularına.. bir de gelip gelip benden yemek istiyor! sen hem çocuklarına bakma, hem de benden mama iste! artık metabolizması mı hızlı ne? sürekli sabah akşam kapımda! ama yavruya bakmaya geldi mi, yoook! ben de ona ceza verdim, sabah akşam yemek veriyorum, ama az, gitsin çöpü eşelesin de aklı başına gelsin, yavrularına bakmamak da ne demekmiş!! bir de gitmiş üst katın balkonuna taşımış yavrularını, "alın da siz bakın!" dercesine! bu ne yahu! anne dediğin anneliğini bilmeli yavrusuna bakmalı!
    ben: ?? siz hala kedilerden bahsediyorsunuz değil mi?!
    anne marin: ama teyzen haklı kızım! anne dediğin çocuğuna bakmalı.. bak bizimki hasta haliyle nasıl da yetiştirdi çocuklarını!
    baba marin: tabi canım, hem ne diye yavrularını üst balkona taşımış ki! kendi yavrusuna kendisinin bakması gerekir!
    anne marin: dalga geçiyorsun değil mi?
    baba marin: tabi ki de dalga geçiyorum :)
    ben: bunlar kafayı yemiş galiba yahu?!

    not: birileri bizi dinlememiştir umarım..
  • ekşi sözlük feminist ve lgbtq hareket'in üyesi yazar kişisi. kuruluş entry'miz için: (bkz: #35608757)
  • genelde şile bezi elbise giyer ve hafif uzun sivri tırnaklarına sedefli oje sürerler
hesabın var mı? giriş yap