• bugün kocaeli üniversitesi bahar şenlikleri'nde izleme fırsatı bulduğumuz bir amatör grup. grup temelde bas, gitar, vokal ve davul dan oluşmaktadır. ancak böyle az göründüğüne bakmadan metallica, savatage, iron maiden çalmaktan geri kalmaz. gördük ki çok süper olmasa da yinede oldukça güzel bir playlist ile bizi mutlu etmiş ve umutlandırmıştır.
    (bkz: hail and kill)
  • haziran 2016'da ilk sayısını çıkarmış olan şiir ağırlıklı fanzinin ismi.
    karangu eski türkçe bir kelime: karanlık demek.

    şairin kapısını kendilerinin çalacağı; yedi sayılık süreceği duyurulan, iyi ve kötü şiirin ayrıştığı bir yayın olma çabasının ifade edildiği bir giriş yazısı var. eski kuşaktan isimlerin de bulunacağının haberi veriliyor. çok eski tarihli şiirleri, pek bilinmemiş şairleri yansıtacaklarını müjdeliyorlar. buna binaen “gece sarhoş ve sokaklarda” isimli şiiri görüyoruz; sextus propertius yazmış (m.ö.50, 45 – mö 15); ali süha latinceden türkçe söylemiş.

    32 sayfalık bir yayın, on adet şiir, bir tane iyi bir röportaj, bir tane ahmet haşim hakkında ilginç, her yerde duyulmayan bilgiler içeren hoş bir düzyazı var ilk sayıda. fanzini istiklal mephisto da bulmuştum, dört beş aydır tüm fanzinleri toplamaya çalışıyorum, özellikle şiirlere yoğunlaşıyorum, maalesef elden geçirdiğim birçok yayında kayda değer çok az eser gördüm; şiirlerin çoğu birçok fanzinde çiğ halindeydi. bir tek “mağaradakiler”de bir hareket olabilir diye düşündüm ama, şiir içerisinde devinen bir dergi değiller, bu sebeple bahsetmiyorum. hülasa diyeceğim o ki, şiirleri ile varlığını duyurabilen, taşıyabilen ender fanzinlerdir biri.

    kendilerine göreler, merkezlerinde kendileri var, demlerini bulunca çıkıyorlar, bir bağları yok; “ne merkez dergilere itibar ettiler, o dergilerde görünme çabasına girdiler ne de birtakım forslu şairlerden onay beklediler, onların birilerini şair ilan edişlerine itibar ettiler”. şeklindeki tutumları bunun kanıtı.

    benim de kendilerine dair bir bağım yok, hatta pan yayınlarında karşılaştığım; tanıştığım birisi vardı aralarında, hiç haz etmemiştik birbirimizden, alaycı bakışları, dudak büküşü, nedense çıkmıyor aklımdan, diğer şairleri de uzaktan tanıyorum o kişiyi tanıdığım gibi, diyeceğim o ki şahsi bir mesele değil alıp okumamın sebebi; “sanat şahsi ve muhteremdir” ahmet haşim’in tabiriyle, o denli ki kişisel kısırlıkların ötesindedir, bu sebeple hasetle değil, anlamayla bakmak yaşamak için gereklidir.

    şiirlerin birbirlerine sokulmuş kediler gibi bir yakınlığı yok, her biri başka iklimlerden olsa da içlerinde bulundukları iklimde duydukları acılar yoluyla birbirleriyle aynı yayında buluşabilmişler. şiirlerde hınç var ama kirli bir öfke yok; kirli öfke nedir mi? germinal’in filmindeki maden işçilerinin isyanına katılan bir kısım insanın şimdi rolünü hatırlamadığım bir karaktere karşı yaptıklarına bakılabilir; adamın canına nasıl kastettiklerini görerek. yahut daha yeni bu topraklarda gerçekleşen malum travmamızda hiçbir şeyden habersiz on sekiz on dokuz yaşındaki erlere karşı girişilen linç hareketi, kontrolsüz öfke, kendini bilmez nefsinin esiri kimselerin davranışları buna örnektir.*
    ( 15 temmuz darbe girişimi sırasında boğaziçi köprüsü’nde linç edilerek öldürülen piyade er kurtuluş kaya’nın babası satılmış kaya, “oğlumu ‘tatbikat var’ diyerek oraya götüren komutanlarından ve linç edenlerden davacı olacağım” dedi : http://sendika10.org/…ve-saldirganlardan-davaciyim/ )

    ümit erdem ile yapılmış röportaj sayesinde bu şairi ilk defa duymuş oldum, heterotopya yayınları adlı yayıneviyle de tanışmış oldum bu vesileyle. şiir yayınlarının önceleneceği bir yayınevi olacakmış. röportajda türk şairlerinde oryantalist bakışlar meselesinin irdelenmesi adına sunulan fikirler dikkatli işlenmiş, beylik ifadeler yok, incelemeci bir yaklaşım var, şiirde biçim hususunda savunulanlar da emek sahibi bir kişi olduğunu gösteriyor; neyi mi savunuyor, buna kendiniz bakın dilerseniz. hasılı iyi röportaj, fanzinlerdeki okumaktan fayda gördüğüm nadir röportajlardan birisi.

    merak eden bulur alır okur; buna değer diyebilirim sadece; şiiri arayanlara.

    karanguyu bekliyoruz, ışk adına seyirdeyiz.

    *not: buradan hareketle malum girişimi meşru gördüğümü savunan birisi olursa, başka kapıda kussun. temiz öfke nedir peki? hz. muhammed’in gözleri önünde amcası hz. hamza’nın vücudunu parçalayıp ciğerlerini yiyen vahşi’yi pişmanlık sunması üzre bağışlayabilmesidir, islamlar örnek almak istiyorlarsa kimi örnek alacaklarını görsünler (“ömrüm boyunca karşılaşmayalım, ama affediyorum”, demiştir; tarihte bunu gördüm), peygamber dışında başka birini örnek alanlar ise islam değildir: öldürdüğü kişinin kalbini yiyen işidli’yi görün, kimi örnek aldı o kendine müslüman diyen güruh? – buna karşılık fransa’da müslüman imamların öldürülen papazın katili işid’linin cenaze namazını kabul etmemeleri mükemmel bir haberdi doğrusu.
  • çok karanlık (yer) anlamına gelen kelime.
  • (bkz: karankı), karang
  • "kibrit çak masmavi yanardı sesin
    ormanlara ormanlara yüzünün sesi
    en gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
    şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
    soluğu kesen ağulayan ormanlarında"

    cemal süreya'nın ülke şiirinde geçen kelime.
    karanlık.
hesabın var mı? giriş yap