*

  • ankara'dan baska sehirde var mi bilmedigim, super et yemegi, kebap turevi yapan, her yemekten sonra, 'oha uc ay daha gelmiyelim, oldum yemekten' denen, ertesi gun yine gidilen yer.. menude alaturkalar diye bi bolum var, ozelligi sarimsakli olmalari.. turist goturmek icin ideal yer..
  • "sefil öğrenci hayatı" yaşayan gençlerin soğuk havalarda akıllara ziyan bir şekilde piyasa yaptıkları, sattıkları kebap türevlerinin yanısıra inanılmaz tatlılarıyla akıllarda yer eden, içli köftelerini bu yazıları okuyan herkese tavsiye edebileceğim bir müessese.
  • ankara'da yediğim en iyi iskender'i yapan muhteşem mekan..
  • ankara emek 8. caddede bir kebapci. baya temiz bir yer. cok pahali da degil. patlican salatasi guzel ve ekmekleri nefis.
  • eski halinden eser kalmayan mekan. hatta fiyatları kalitesine göre artık pahalı bile sayılabilir.*
  • iskenderle ozdeslesmis bir yer.. ankara'da en iyi iskender icin bir suru yer denir (genelde uludag kebapcisi denir esasinda da) benim yedigim en iyi iskenderi yapan adamlar bunlar.. zafer carsisinin arkasinda eski ve kucuk bi yerleri var, ilk orda yedim diye hatirliyorum.. hatirladigim bir baska sey ise iskender ve kofteden baska birsey olmadigi..
    sonra bahcelievlerde yakin zamanlarda (ben 3-4 sene oncesinden soz ediyom bu arada) acilan lokantalari var ki dekorasyon, ortam cok cok guzel.. bildigim naneli yogurt getiren ilk yerdir burasi da..
    arjantin caddesinde var bi tane de, o cigs kafelerin arasina renk getiren karacaoglu lokantasi olarak umarim hala ayakta durabiliyordur..
    sakaryada actiklari fast food zihniyetli yerleri de esasinda klasmaninda super bi yerdi.. calisan zihniyet ve ortam olarak direk diger donercilerden buraya transfer olmaya sebebiyet vermistir..
    ataturk bulvarinda sakarya yakinlarindaki tatlici da karacaoglu diye hatirliyorum*, zamaninda guzel kunefe yiyebileceginiz nadir yerlerden biriydi.. ama o da o kadar erken saatlerde biter ki adami fitik eder.. diger tatlilari da superdir ama..
    ayrica lokantalari genelde sakin olurdu diye hatirliyorum, severim..
  • emek 4.caddeki alaturka restoran'ı çok keyifli bi yerdir. özellikle ramazan aylarında iftar saatinde yer bulmak mümkün olmaz bi gün öncesinden rezervasyon yaptırmazsanız. fiyatları biraz fazladır, ama servis de yemekler de çok iyidir. özellikle içli köfte ve alaturka iskender'i.
  • emek 4 deki mekanlarindan bahsedecek olursam; ortamin nezih olmasindan, kunefenin ustundeki dondurmasinin bile iyi olmasindan veya mu$terinin gozune sokmadan iyi olduklarini hissettirmelerinden gectim de;

    8 dakikada kunefe getiren kac yer kaldi azizim?
  • aynı zamanda bartın mekeze bağlı bir köy.
  • necatibey şubesi lise yıllarında "lüks" anlayışımı değiştirendir.

    vakti zamanında üniversite sınavı öss iken dersaneye demirtepe üzerinden gelirdik. okul beştepe'de*, dersane sezenler'de* olunca ankaray en kolay ulaşım aracıydı haliyle. gelmeden önce okulda herkes bir milyon verse adamları kisvesine bürünerek milletten 300-500 ne varsa toplar 7-8 bin lira günlük ciro elde ederdik (6 sıfırlı düşün arkadaşım). o paranın 1 buçuğu sezenler'de bayat ama aşırı lezzetli tavuk döneriyle nam salmış can burger'de 2 porsiyon döner ekmek olarak değerlendirilir, kalan 6,5'la da hemen sokağın başındaki karacaoğlu'na gidilir, güzel bir tatlı tabağı söylenir ve 2 arkadaş afiyetle götürüp midemize ziyafet çekmiş hissiyatına girerdik. bazen ciro 2-3 katı olabiliyordu, öyle zamanlarda biraz da cepten katıp kebap 49 yapmışlığımız da olmadı değil. ben öss'ye hazırlanırken yediğim kadar yemeği başka sene hiç yemedim. urfa'ya gitmiş, orada 2 hafta kebapla yaşamış adamım buna göre düşünün. sınav bittiğinde 84 kiloydum, üniversitenin ilk senesi 72'ye düştüm odtü ve yürünıbıl kampüsü sağolsun:)

    neyse, geçen de sevdicekle gittik aynı şubeye. ben tabi yine nostaljik hayallerdeyim, böyle böyle yaşadıklarımı anlatıcam, güzel bir anı olacak, midemiz de bayram edecek diye düşünüyorum. girdik mekana. yan tarafına karacaoğlu bistro diye bir hede açmışlar, göt kadar kalmış şube. tatlılar yine göz alıyor, kokular nefis, hah diyorum güzel olacak. tatlı kesen eleman bizi içeri yönlendirdi şu cümleyle "abim geçin içeri arkadaşlar orada yardımcı olur, ağbem benimmm". bu ney lan? angaralı desen değil, o nasıl bir tarz mk? askerde benle mi bot bağladın lan lavuk? neyse dedim, salla sen yemene bak. mekan pazar günbatımı saatleri olduğundan bomboş zaten. oturduk bir köşeye, garson olduğunu zanneden arkadaş geldi, menüleri verdi. sordum karışık tabakta neler var diye? mala bağlamış bir bakışla cevap: abi yarım var, tüm var, çeyrek var. hönk tepkisiyle birlikte dedim gidip ben seçeyim bari. zar zor da olsa siparişi verebildik. çok da geç gelmedi aslında, hizmet hızında sıkıntı yoktu, ama gelirken elemanın tabağı nereye getireceğini bilememesi (tekrar ediyorum, mekanda tek biz varız), arkadaki abilerinden birine sorduğunda aldığı ve bizi yaran cevap: "adam datlı istediydi ya lan!". ulan sanırsın bijuteri işletiyo pezevenk, öyle alaycı, "adam" datlı istemişmiş, hem de tatlıcıda, bak sen şu işe. at toynağı isteyeydim keşke.

    yine de haklarını vermek lazım, fıstıklı tatlılar hala o eski tadı veriyor, cevizliler pek başarılı değildi. ayrıca taze meyve suyunun taze olması da şu hizmet kalitesinden sonra şükrettirdi.

    böyle bir mehmet yaşin, bir vedat milor tandansı yakaladın mı sen de sevgili suser? yok yau merak etmeyin demedim artık fıstıkları nasıl öğütüyosunuz, tereyağını nasıl eritiyosunuz filan diye. ama olmamış haafız. bu hizmet kalitesiyle bitmişsiniz siz, yanında babalar gibi hacıbaba var, adana sofrası var, iki metre ilerde hosta var, kebap 49 da duruyo, onu geçtim, 300 metre ilerisi sıhhiye köprüsü, deli gibi köprüaltı esnafı var. yakındır o şubenizin patlaması. iki tane ağzı laf yapan, müşteri ile iletişim özürlüsü olmayan çalışan koyun oraya. tüm anılarımın içine ettiniz lan!
hesabın var mı? giriş yap