• başrollerinde gül onat, meral çatinkaya,nurhayat atasoy gibi oyuncular barındıran orhan kemal atasoyun hem yönettiği hem de oynadığı bir curzio malaparte oyunu. oyun, ikinci dünya savaşı sonunda işgal altındaki avusturya da kadınların uğradığı tecavüz ve sürgünleri ele alıyor.
  • bir apartmanda yaşayan altı kadının savaşı yitirme öyküsünü anlatan bir malaparte oyunu. şu sıralar bakırköy belediye tiyatroları tarafından sahnelenmekte, lakin başarısız kareografisi, başarılı oyunculukların önüne geçmiş. (bkz: ben bugün bunu gördüm)
  • devlet tiyatrolarında bu sene oynanan çok güzel bir oyun, tavsiye ederim.
  • prömiyerini 18 kasın 2014 tarihinde yapan yeni devlet tiyatrosu oyunu.

    dün akşam oyunu izledim ve şuna karar verdim ki çok sık tiyatroya gitmeyen birini, tiyatroya gitme alışkanlığı olsun diye götürsem bu oyuna, bir daha hayatta tiyatroya adım atmazdı. şu zamana kadar izlediğim en sıkıcı, akıcı olmayan aynı cümlenin dört kez tekrarlandığı oyundu. salon da benimle aynı fikirde olacak ki yanımdaki seyirci ciddi ciddi ikinci perdede uyudu.

    konusu bence çok güzel ama işlenişi öyle bayıcı ki, oyuncuların bile bu oyunu oynamaktan mutlu olmadığını düşündüm. yine de emekleri için teşekkürler...
  • elimde scripti olsa da bazı cümleleri kenara yazsaydım diye diye izlediğim oyun. çok hoşuma gitti. savaşın brutalliğini savaşı göstermeden gösterebilmek zor olsa gerek, ama olmuş. harika olmuş. savaşa dair olan her oyun hoşuma gidiyor sanırım.

    ismi neden kadınlar da savaşı kaybetti değil de, yitirdi, onu anlamadım. yitirmenin bir kazananı yok aslında, kaybedenin var. belki bununla ilişkilidir bilemiyorum. ya da yalnızca çevirmenin rızası.

    --- spoiler ---

    ikinci dünya savaşı bitiyor belki evet ama kadınlar hala bir savaş veriyordu. kadının, ölen kocası için bize ihanet ettiler, bizi böyle bi dünyaya bırakıp gittiler diyerek suçlamasına hak vermemek elde değil. çünkü kadınların verdiği savaşta ölmek yok, aşağılanmak var, ömrünün sonuna kadar istemediğin biri gibi yaşamaya zorlanmak var.

    beni en çok etkileyen şeyse "şerefli" ya da "şerefsiz" sorusuna maruz kalmaktı. askerlerle birlikte olmaya zorlanan kadın mı toplumdan dışlanmalı yoksa ona bunu yapmaya mahkum bırakan insanlar mı? aslında toplum için en namussuz diye atfedilen işi yapan kadının ne kadar namuslu ve temiz olduğunu görüyorsun. kirlenmek diyor ama değil, başkalarının kirlerini temizliyor aslında o kadın.

    ve andre karakteri. bayıldım. oyuncunun hayli karizmatik oluşunu bir kenara bırakarak konuşuyorum. utançtan bahsediyor adam. yaptıklarımdan utanıyorum diyor ve beni en iyi anlayan sen olabilirsin diye yanına geldim diyor. benim kadar aşağıda hissediyor olmalısın sen de diyor. bunu bi askerin farkında olması ne erdem ama. savaşın bir parçası olmayı orospulukla eş değer tutması harikaydı ya, harika.

    her yanıyla çok acıklı bir oyundu ama ölen çocuğunu her gece rüyalarında çocuk olarak gören annenin haykırışları en çok acıttı içimi.
    --- spoiler ---

    kısaca, bence görülmesi gereken bi oyun, öğrenilmesi gereken çok şey var.
  • oyunculuklar ve konusu oldukça iyi olsa da; daha tam oturmadığını eksik kalan birşeylerin olduğunu düşündüğüm oyun. içine tam anlamıyla çekemedi beni. sorun o gün bende de olabilir bilemiyorum tabi. ama o gün sahnede oyuncuların repliklerinde biraz fazlaca şaşırmalarından da anlaşılabiliyor, oyunun daha tam oturmadığı. ama aşılamayacak bir durum değil elbette bu. günlük hayatta konuşurken bile takılabiliyoruz bazen ve daha yeni perde demiş bir oyun için de çözülebilecek sorun bunlar.

    oyunda; kızlarına seslenmek ve kapıyı açmak için kullanılan ucunda zil bulunan 2 tane ipi aşırı gereksiz bulduğum bir dekora sahip ayrıca. bu iplere hiç bir anlam veremezken aynı zamanda dekoru da kirlettiğini düşünüyorum. kızlarına seslenmek için iplere gerek duymadan bağırabilir, kapıyı da gidip açabilir. zaten oyunun ilerleyen sahnelerinde bu ipleri sahneden kaldırıyorlar. hiç koymasalarmış daha iyi olur diye düşünüyorum.

    savaşın, insanlığın çirkin yüzü ve kadınlara verilen değer ve onların yaşadığı dram hakkında etkileyici bir oyun aslında ve oyunun oturmasıyla da daha güzel bir oyun çıkacaktır ortaya.

    oyunda çalan şarkı için;

    dmitri shostakovich - waltz no. 2
  • istanbul dt'nin yeni sezon okuma tiyatrosu tarzındaki oyunu.

    oyunun tekstini elinize alıp okuduğunuzda harikadır, sahnede izleyeceğiniz zaman heyecanlanırsınız çünkü artık kanlı canlı karşınızdadır ve sizi alıp sürüklemesi an meselesidir. tabi şu sıralar istanbul dt 'de sergilenen oyuna gittiğinizde tüm bu yazılanlar yalan oluyor.

    oyun uzun ve tekrarlar barındırıyor, yanlış oyuncu seçimi ve rejiyle tam bir felakete dönüşmüş.
    sahnede partnerleriniz varken sahne önüne gelip boşluğa konuşmak neymiş? başrolde oynayan hanım kızımız tüm oyunu tek kişilikmiş gibi içine içine oynuyormuş mış miş gibi yaparken yalandan ağlamalarıyla izleyiciyi hayattan soğutuyor.
    güneş hanımın ve nur hayat hanımın oyunculuk deneyimi dikkatimizi çekiyor ama bütünün içinde onlar da yok oluyor.
    önceki sezonlarda "anitanın aşkı ya da antigone newyork'ta", "çirkin" oyunlarında izlediğimiz başarılı oyuncu şamil kafkas ve piyanosu oyunun tek iyi şeyi diyebiliriz gönül rahatlığıyla.
  • fuları evde unuttuğunuzda çekilmez olabilen oyun.
  • burada yazanların çoğunun aksine sevdim bu oyunu (belki de geçtiğimiz aylarda kalitesi artmıştır). hatta savaş hakkında en çok beğendiğim ikinci oyundu bu. birincisi için: (bkz: krig/@long live rock n roll)

    dekor sade ama güzel. ışıklar tam yerinde kullanılmış. konu çok güzel. oyunculuklar iddialı. güzel bir sarhoş tiradı, birkaç canlı piyano dinletisi, bol bol çaresizlik anlatan oyunculuklar, insanlığa olan inancını yitirmiş bir askerden enfes bir performans var. sanırım ikinci kez de bir kadın oyuncunun sahnede açık açık ağlayıp gözyaşı döktüğünü gördüm. (diğeri (bkz: 3 kadın bin turna/@long live rock n roll))

    yine de script'te sıkıntılar olduğunu söyleyebilirim. çok fazla tekrar oluyor. 2 saat 15 dakikalık bir oyunun çok büyük bir bölümü "orospuluk yapmayı kabul eden mi daha namussuzdur yoksa bunu ona zorlayanlar ya da bu düzeni sağlayanlar mı?" üzerinde dönüyor. biraz daha kısa sürse ve bu bahsettiğim mevzuya biraz daha başka hazırlık konuları üzerinden gelinse daha iyi olacaktı.

    çok az sıkıldığım, çok başarılı bulduğum bir oyun oldu. emeği geçen herkese teşekkürler.
  • dün "hadi bari tiyatroya gideyim" diye gidip izlediğim oyun.
    beklediğimden iyi çıktı, daha önce bu konuda da başka oyun izlememiştim, sıradan 2. dünya savası hikayesi olmasindansa genel bir savaş hikayesi olduğunu düşünüyorum. daha önce yazılmamış ama oyunculardan lily'i ve komşuyu oynayan oyuncuları başarılı buldum.
    biraz daha kısa olsa ya da tempo yüksek olsa sevinirdim.
hesabın var mı? giriş yap