• babil kitapliginin sekizincisi.papininin kacan aynasini okurken kendinizi birtakim sorularin icinde bulabilirsiniz. sorulardan birkaci sunlar: yillar onceki kendinizle karsilassaniz, o size bitmek tukenmek bilmez siirler okuyup, hayatin anlami uzerine ahkam kesse onu bogmak ister misiniz? genclik yillarinizda biri gelip sadece bir yilinizi sizden istese, daha sonra bu yili gunler halinde geri verecegini garanti etse verir misiniz? bir sabah uyandiginizda kimsenin sizi tanimadigini fark etseniz, bunu bir sans olarak gorur musunuz? aslinda sizin siz olmadiginizi, uyuyan bir adamin dusunde gordugu biri oldugunuzu fark etseniz, onun uyanmasini mi, hep uyumasini mi istersiniz?...elinizin altinda bulunasi bir kitap
  • "alis harikalar diyarında" rastlanılan normal nesnelerden biridir. duvar üzerinde oturan yumurta, sürekli çay içen tavşanlar, penguen gibi yürüyen saatlerin yanında sönük kalmaktadır hatta.
  • yıllar sonra ansızın karşılaştığın kendindir kaçan ayna'dan ilk yansıyan, kendine en düşkün olduğun zamanlarının en katlanılmaz haliyle sana geri dönmesidir; egolarına sarıp sarmaladığın, elle yoklamayı aklından bile geçirmediğin, hiç yaşlanmamış ifadesiyle senden bayat suretindir. oscar wilde'in, kendi kişisel hikayesinin ölümcüllüğüne sahip portre yakıştırmasını hak edemeyecek kadar portrenden bağımsız, senin hikayendir. geçmiş senin sonu gelmez iç dökümünün dayanılmaz sıkıcılığından kurtulmanın yolu kendine kıyabillmekten geçer; fakat ölü yaprak havuzunda boğduğun yansın kişisel deviniminin her seferinde yeniden dirilen kısır döngüsüdür.
    günün birinde tüm geçmiş gizli utançlarının, kendinle bile paylaşamadıklarının, anlamlandıramadığın kaygılarının, hayata karşı en çıplak duruşunun, kısaca tüm geçmişinin kendi yazdığı ''saçma sapan bir öykü'' olduğunu iddia eden aydınlık yüzlü, kıvırcık kızıl saçlı bir adam belirir. ''zihinsel ölüm'' öncesi halkanın ta kendisidir adam, kendi mezarına çiçek yollayanlarin habercisidir. beynin işlevini hücre hücre sindiren seri katilin mezar taşı yazısı, o'casey'nin the shadow of the gunman'inin de başlangıç serzenişidir ayni zamanda.
    ''yaşamak istemeyen, kisa bir şimdiyi uzun ve güvenli bir geleceğe yeğ tutmuş insanlar'' boyutunda prens hamlet budala değildir; aksine, yaşamdan haz almanın meşakkatli, keskin yolunu hayata (ve ölüme) geç kalmadan keşfe çıkmıs bir hedonisttir. çünkü hayatı tanımak ölümle el sıkışmaktan geçer, freud'a göre ''hayat yeniden anlamını bulur''.
    aynaya bakan kişi ermiş teresse gibi ölmemek için ölmeyi başardığı vakit neyin nesiyim, kimin düşüyüm sorularıyla lucid dreaming diyarında devr-i aleme çıkar. uyanış haykırışı olan ''ne isem o olmak istemiyorum'' ile sonu gelmez soyunup dökünme faslı başladığında giovanni papini'nin elinize wonderland mağduru alice kılığında dev bir matruşka tutuşturduğu hissine kapılırsınız. bambaşka terzilerde yepyeni giysiler diktirmek, kaçıp gitmek, yeni yerlerde yeni yaşamlar biçmek fayda getirmez. kendini tanımıyormuş gibi yapmanın hazin sonu başkalarının da seni tanımıyormuş gibi yapmasıdır; kişinin içinde sonsuza dek yine kendisi vardır.
    kısaca, ''yeni yer yoktur'' (bkz: oruç aruoba)
  • insana ne kadar yaşlandığını, akan zamanın hızına yetişememekten ne denli korktuğunu, bulduğu her şeyi er ya da geç kaybedeceğini ve bunun en iyi ihtimalle ancak çok geç olduktan sonra farkına varacağını; günün birinde yalnız kalacağını ve etrafı kaç kişiyle çevrili olursa olsun muhakkak yalnız öleceğini, her mutluluğun öyle ya da böyle bir ve birden çok mutsuzlukla sonuçlanacağını, pişmanlıktan öte pişmanlıkların da olduğunu anlatan birkaç giovanni papini öyküsü.

    --- spoiler ---

    "her insan yalnızca öngördüğü, beklediği, umduğu şey için yaşar. bütün yaşamı öyle bir biçimde kurulmuştur ki her ânın onu izleyen bir ânı hazırladığını; her saatin ondan sonra gelecek bir saati, her günün ardından gelecek bir günü hazırladığını bildiği ölçüde onun için bir değeri vardır. bütün yaşamı düşlerden, ideallerden, tasarılardan, beklentilerden oluşur. bütün şimdiki zamanı geleceğinin çevresindeki düşüncelerden oluşur. olan, şimdi var olan her şey belirsiz, karışık, yetersiz, ikincil görünür bize; kendi kendimizi ancak bütün bu şimdi var olan şeylerin bir önsözden, geleceğin güzel romanının uzun, sıkıcı bir önsözünden başka bir şey olmadığını düşünerek avuturuz. bütün insanlar, bilerek ya da bilmeyerek, bu inançla yaşarlar."

    --- spoiler ---
  • okuduğum süre boyunca eski benin nefesini ensemde hissettim sanki. öfke dalganlanmaları ve eski benin ümüğünü sıkma isteği eşlik etti. böyle bir başlangıç... ve değeri bilinmemiş hatta kendisi bile pek bilinmeyen bir kitap gibi.
  • önceki ben ile şimdiki ben karşılaşır. önceki, şimdikinin 7 yıl önceki halidir. ilk başta çok iyi anlaşırlar ama daha sonra günümüzdeki ben geçmişinden sıkılır. ondan kurtulmak ister. bunu belli eder hatta. ama geçmişi duygu sömürüsü yapar, bırakma beni der. şimdiki öncekine acır. bir müddet daha ayrılmazlar ama şimdiki artık geçmişiyle takılı kalmaktan iyice sıkılır. önceki ben ile ilk karşılaştıkları yere giderler. geldiği yerde, ait olduğu yerde boğarak öldürür öncekini.

    geçmişine tahammül edemeyen şimdiki ben hiçbir şey olmamış gibi arkasına bakmadan gider.

    elbette önceki ben cahildir, hataları vardır, utanç vericidir. kimsenin görmeyeceği şekilde öldürmek en iyisidir, şimdiki ben de öyle yapmıştır. kimsenin görmemesi çok önemlidir.

    * kitaptaki havuzda iki yansı öyküsünden.

    geçmişe takılı kalmak kolay, çıkmak çok zor. hele önceki kendinizin hatalarına / pişmanlıklarına takılmak daha zor, takılmadan yaşarsınız umarım bu hayatı.
hesabın var mı? giriş yap