kıyam

• ayağa kalkma, ayakta durma.
• kiyamet'in tekili.
• uynama ve özünü hatırlama hali.
• (bkz: kaim)
• ege bölgesine özgü, susam ve bal ile yapılan, yemesi zor ama bir o kadar da lezzetli bir tatlı. çeşitli firmalar da bu tatlıyı üretmeye başladılar fakat aynı lezzeti bulmak imkansız çünkü fabrikasyon olanında bal neredeyse yok gibi.
  
  metal tepsiler içinde yapılıp sobanın üzerinde dinlendirilir ve yumuşatılırdı eskiden. şimdi hem sobalar azaldı, hem de yapımı zahmetli olduğu için tercih edilmiyor. ancak geniş katılımlı aile toplantılarında görülür oldu. dedemden öğrendim yapmasını, evet biraz zahmetli fakat verdiği keyif ve sadece kokusuyla bile çocukluğa gitmek mükemmel bir duygu.
• (bkz: kıyım)
• dirilmek kelimesiyle arasında ilginç bir ilişki vardır:
  
  kıyamın sözlük anlamı ayağa kalkmaktır ama kıyamet günü dendiği zaman kast edilen diriliş günüdür yani bu kelime dirilmek, ölüyken canlanmak anlamına da gelir.
  
  dirilmek kelimesinin sözlük anlamı da ölüyken canlanmaktır ama bu fiil aslen dir- hatta di- kökünden gelir ve ayağa kalmak, dik durmak anlamına da gelir (bkz: dik)(bkz: direk)(bkz: dikmek)(bkz: direnmek)(bkz: diri).
• (bkz: bir zamanlar osmanli kiyam)
• (bkz: elbet eşitleneceğiz o gün kıyamda)
• sii ve sunnilerin 1000 yildir tartistiklari namazin ayaktaki bolumu/sekli. sunni muslumanlar kiyamdayken eller karinda mi yoksa gogus kafesinin ustunde mi birlestirilir seklinde tartisirken, siiler hicbir suretle ellerin kavusturulmamasi, bunun yerine iki yanda serbest birakilmasi gerektigini iddia eder. her iki tarafin birbirlerini -karsilikli olacak sekilde- sucladiklari putperestlik kufr sirasi siilere gecer ve sunnilerin elleri kavusturma seklini antik donem mezopotamya heykellerine benzetip siz putperestler gibi ibadet ediyorsunuz der (sii radikalleri).