• (bkz: çehov)
  • anton pavloviç çehov'un zarif dilinden son derece hassas şekilde yazılmış çok keskin bir kısa hikaye. çehov çoğu öyküsünde olduğu gibi bunda da mümkün olabilecek en az kelimeyle bam teline dokunmayı biliyor. yazar kendi yaşam deneyimine, insan doğası ve etkileşim anlayışına bağlı kalarak son derece uyumlu, abartıdan kaçınan doğal bir dünya yaratıyor. karmaşık insan karakterlerinin iç yapısını, gizli dürtülerini böylesine sınırlı bir alanda bu denli içe işleyerek anlatma becerisi herkesin harcı değil.

    karakterlerin duyguları ve motivasyonları için gerekli kelimelerin az ama öz varlığı bu öyküyü değerli kılmış. iyi yazarlık ne kadar çok yazdığın değil, ne yazdığınla ilgilidir her zaman. asıl maharet, niteliği özümsetebilmektir. her şey öyle kararında, öyle ölçülü ki; bu sadeliğe hayran olmamak mümkün değil.

    bende the age of innocence filmini izlemek gibi bir hissiyat oluşturan bu kısa öykü; katmanlarında birçok derinlik barındıran ve her yüzeyin altında farklı psikolojik dinamikler sunan yapısıyla içinde çok tatlı lezzetler saklı. karakterlerin psikolojisini gösterip, duygusal olarak dönüşümünü müthiş bir yalınlıkla yansıtırken çok özlü ve net bir şekilde kalplere dokunabilmiş. öyle ki asla aynı çizgide olmadığınızı düşündüğünüz biriyle empati kurmanızı sağlayabiliyor.

    sadece bir yasak aşk hikâyesi değil; okuyucuları ahlâk kavramı üzerine düşünmeye sevk eden, dünyaya gösterdiğimiz ve kendimize sakladığımız yüzlerimizle ilgili sorgulamaya iten, yaşamın gizemi hakkında çok şey söylemeyi başaran bir anlatı aynı zamanda.

    çehov her zaman yaşayan, gelişen, değişen karakterler yazıyordu. yazarın organik denebilecek tarzı, gerçek sanatsal değeri olan düzgün bir anlatım akışı yaratır. gerçek karakterleri içerebilecek ve bu derinliklere dalabilecek kadar kuvvetli bir ruh geliştirir. vizyonu ve görüş açısı alabildiğine geniştir. bir insanın duygularını ve düşüncelerini, basit ama derin ve samimi bir şekilde keşfetmesi, iç dünyasındaki düşüncelerini tanımlamasını müthiş incelikli buluyorum. tüm ayrıntıları atlama seçimi ve sahici diyaloglar yaratabilme başarısı; gerçek duyguları olan üç boyutlu kişileri, hayat denen büyük kurgunun içinde; görünüşlerinin, eylemlerinin, konuşmalarının, düşüncelerinin en derin yönleriyle var edebilmesi muazzam.

    ~ alıntılar ~

    “denizin monoton, yankı yapan sesi geliyordu, huzurun sesi, ebedi uyku bizi bekliyordu. burada yatla yokken, oreanda da yokken bu ses vardı, öyle olmalıydı. şimdi de o ses geliyordu ve bizlerden sonra da gelecekti. belki de her birimizin hayata ve ölüme karşı olan katıksız ilgisizliği bu süreklilikte gizliydi, günahlarımızdan ebedi kurtulmamızın teminatı, yeryüzündeki hayatın durmak bilmeyen hareketi, mükemmelliğe doğru sürekli ilerleyişiydi.”

    “ne insanlar! ne anlamsız geceler, ne kadar sıkıcı günler, tekdüze günler! kumar hırsı, açgözlülük, sarhoşluk, hep aynı şey hakkındaki sohbetler. hep aynı konudaki faydasız arayışlar ve konuşmalar insanların zamanın en değerli bölümünü dolduruyor ve gücünün en büyük kısmını tüketiyordu. ve sonunda geriye değersiz, önemsiz, kısa ve rezil bir hayat kalıyordu ve bundan hiç kaçış yoktu. sanki insan hapishanede veya tımarhanedeymiş gibi.”

    anna sergeyevna da geldi. üçüncü sıraya oturdu, gurov ona bakınca kalbi sıkıştı ve dünyada kendisine yakın, bu kadar değerli ve bu kadar önemli bir başka kadının olmadığını anladı. elinde opera dürbününü tutan ve kalabalık içinde kaybolmuş bu küçük kadın, adamın tüm hayatını dolduruyordu, onun kederiydi, neşesiydi ve arzuladığı mutluluktu ve kalitesiz orkestranın kahrolası keman seslerinde kadının ne kadar güzel olduğunu düşündü ve hayal kurdu.”

    “ve başkalarını da kendisi gibi yargılıyordu, gördüklerine inanmıyordu ve her erkeğin gerçek ve ilginç hayatının saklı olduğuna, karanlıklar altında olduğuna inanıyordu. tüm özel hayatlar sırlar içindeydi ve muhtemelen bu yüzden uygar erkek, özel hayatın mahremiyetine saygı duyulması konusunda bu kadar sinirli ve endişeliydi.”
hesabın var mı? giriş yap