24 entry daha
  • j. caesar bir kral değil, halkının kulu kölesi, yöneticisi, memuruydu. zira kendisi, "ben roma yı yıkmak için degil, yönetmek için varım.." vb. laf etmiştir. zira; catullus la arasındaki barışma modunun vardığı son nokta; ünlü şairin, onun hakkında methiyeler düzdüğü şeklindedir. fakat henüz bu kanıtlanmamıştır.
  • efendim; kimi efsanelere göre; karı sözü dinlemeyen, çok çabuk gaza gelen; sözümona öngörü sahibi insan. öngörü hususunda octavianus'un yanında esamesi okunmaz ya neyse.. buyrun size ekşi sözlük için latince aslından çevirdiğim julius caesar üzerine bir masal:

    personae: iulius caesar, calpurnia(uxor eius), decimus brutus
    [caesar post noctem turbulentam ad senatum ire parat.]
    caesar: quanta tempestas totam per noctem furebat! calpurnia, dum dormit, ter exclamavit: "sucurrite! caesarem trucidant."
    [intrat calpurnia.]
    calpurnia: quid facis, caesar? num in animo habes ad senatum ire? noli hodie ex aedibus exire.
    caesar: quid dicis? certe ad senatum ibo. nulla causa timoris est!
    calpurnia: caesar, prodigia numquam magni feci, sed nunc multa me terrent. leaina, ut dicunt, in viis peperit; mortui e sepılcris surgunt; caelum sanguine ardet. omnia mortem tuam praedicunt.
    caesar: homines ea vitare non possunt quae dei decernunt omnipotentes. ibo ad senatum. nam haec prodigia non ad me attinent sed ad homines universos.
    calpurnia: cum pauperes pereunt, nulla prodigia in caelo videmus; sed mortem principum praedicit caelum ipsum, ignibus exardescens.
    caesar: omnia nihili facio. ad senatum ibo.
    calpurnia: caesar, noli hodie exire. marcum antonium ad senatum mitte, qui dicet te aegrum esse. tibi supplico; fac sicut te moneo.
    caesar: noli te vexare, uxor carissima. domi manebo.

    [intrat decimus brutus]

    caesar: ecce! adest decimus brutus. illa hunc nuntium ad senatum feret.
    decimus: salve caesar. visne mecum ad senatum venire? senatores te exspectant.
    caesar: salve, decime; tempori venisti. senatoribus salutem da et haec eis dic: "caesar ad senatum hodie venire non vult."
    calpurnia: dic eum agrum esse.
    caesar: noli haec dicere, decime, dic: "caesar ad senatum venire non vult." id satis est.
    decimus: sed, caesar, cur ire non vis? dic mihi causam. senatores me ridebunt, si nullam causam dixero.
    caesar: nolo venire; id satis est sentoribus, sed hoc tibi dicam soli, quod amicus es fidus: calpurnia et propter somnium dirum quod nocte vidit et propter prodigia quaedam quae eam terrent, me domi manere iubet.
    decimus: num prodigia vana et somnia caesar timet? senatores te ridebunt si haec cognoverint. omnes te exspectant veni mecum.
    caesar: bene me mones, decime. calpurnia, timores tui vani sunt. noli somnia et prodigia timere. togam profer; ad senatum ibo.

    türkçesi:

    hikaye: 15 mart

    kişiler: iulius caesar, calpurnia (karısı), decimus brutus

    [caesar, ateşli bir gecenin ardından, senatoya gitmeye hazırlanır.]

    caesar: tüm gece boyunca ne kadar büyük bir fırtına esti böyle! calpurnia uykusunda üç defa "yardım edin! caesar'ı öldürüyorlar!" diye haykırdı.
    [calpurnia girer.]
    calpurnia: ne yapıyorsun caesar?gerçekten de senatoya gitme niyetinde misin? lütfen bugün evden bir yere ayrılma!
    caesar: ne diyorsun sen? tabi ki senatoya gideceğim. korkulacak hiç bir sebep yok.
    calpurnia: caesar, bilirsin ki; kehanetlere pek değer vermem, ama bu sefer farklı; beni korkutan birçok şey var. söylenenlere göre; bir aslan yolda doğurmuş; mezarlarından ölüler uyanmakta; gökyüzü kanla yıkanmakta, herşey senin öleceğini haykırmakta..
    caesar: insanlar, herşeyi öngören o kehanetlere değer vermemeliler. senatoya gideceğim! zira bu öngörüler dünyadaki tüm insanları ilgilendirebilir ama beni asla!
    calpurnia: sıradan insanlar öldüğünde, hiç bir kehanete gökyüzünde şahit olunmaz; fakat bir imparatorun öleceğini bizzat o ateş içinde yanan gökyüzünün kendisi haykırır.
    caesar: kehanetlere değer vermiyorum. senatoya gideceğim.
    calpurnia: caesar bugün evden ayrılma! senin hasta olduğunu söylemesi için marcus antonius'u senatoya yolla. ben de sana dua edeceğim, lütfen seni uyarıyorum..
    caesar: daha fazla sarsma kendini, sevgili karıcığım, evde kalacağım!
    [decimus brutus girer.]
    caesar: işte! decimus brutus geldi. bu haberi, senatoya iletecek..
    decimus: selam, caesar! benimle senatoya gelmek istemiyor musun? senatorler seni bekliyorlar.
    caesar: selam decimus; tam zamanında geldin, senatorlere selamımı ilet ve onlara şunu söyle: "caesar senatoya bugün gelmek istemiyor."
    calpurnia: caesar'ın hasta olduğunu söyle, brutus.
    caesar: bunu söyleme decimus, "caesar senatoya gelmek istemiyor." de, bu yeterli.
    decimus: fakat caesar, niçin gelmek istemiyorsun, bana sadece sebebini söyle. eğer bir neden ortaya koyamazsam, senatorler bana gülerler!
    caesar: gelmek istemiyorum! bu, senatorler için yeterli bir sebep! fakat sadece sana şunu söyleyebilirim ki sadık dostum; gerek calpurnia' nın dün gece gördüğü korkunç rüya ve gerekse calpurnia'yı korkutan bazı kehanetler bana evde kalmamı emrediyor.
    decimus: yoksa içi boş kehanetler ve rüyalar caesar'ı korkutuyor mu? eğer tüm bunları öğrenirlerse; senatorler sana güleceklerdir. herkes seni bekliyor caesar, gel benimle!
    caesar: beni iyi bir şekilde uyarıyorsun decimus. calpurnia, korkuların yersizdir. rüyalarından ve boş kehanetlerden korkma. toga'mı getir, senatoya gideceğim.

    bu parça "oxford latin course / part ii" dan alınmıştır.
  • suetonius'un de vita caesarum adlı eserinde ölümünü şu şekilde irdelediği ilk büyük roma insan-tanrısı.

    (caesar'ı öldürmek için) başlarında caius cassius, marcus brutus, bir de decimus brutus olmak üzere altmıştan çok insan gizlic sözleşmişlerdi. ilkin; "acaba mars alanı'nda seçimlerle uğraşılırken, oymakları oy vermeye çağırdığı sırada mı öldürsek? kimimiz tutup köprüden atarız, kimimiz de aşağıda bekler boğazlarız; acaba kutsal yol'da mı yoksa tiyatronun öünde mi saldırsak?" diye düşündülerse de senato'nun, mart idus'unda pompeius'un kurduğu yapıda toplanması kararlaştırılınca o günle o yeri pek uygun buldular.

    caesar'a öldürüleceğini bildiren, anlamı pek açık, olağanüstü bir takım olaylar da vardı. örneğin; birkaç ay önce, julia yasası ile capua'ya getirilen sömürgeciler birer köy evi yapmak üzere oek eski mezarları yıkarlarken -içlerinden eski zaman işi bir yığın güğüm de çıkardıkları için bir kat daha hevesle çalışıyorlardı.- capua'yı kuran capys'ün yattığı söylenen mezarda tunç bir levha bulunmuştu; bunun üzerinde yunan harfleri ile yunanca olarak şunlar yazılıydı: "capys'ün kemikleri ortaya çıkınca julius torunlarından biri, yakınlarının eli ile öldürülecek, arası çok geçmeden de italya'ya büyük belalar çöküp bu ölümün öcünü alacaktır." buna büsbütün uydurma bir masal diye bakılamaz, çünkü caesar'ın pek içli dışlı dostu olan cornelius balbus da bunun doğru olduğunu söylemiştir. caesar son günlerinde, vaktiyle rubico'yu geçerken o ırmağın tanrısına adayıp başıboş gezsinler diye bıraktığı at sürülerinin bir şeyler yemeyip gözlerinden yaşlar akıttıklarını duymuştu. bundan başka, tanrılara kurban sunduğu bir sırada da bakıcı spurinna: "mart idus'u çıkmadan başına gelecek bir tehlike var, kendini koru!" demişti. gene mart idus'undan bir gün önce bir çalıkuşu ağzında bir defne dalı ile pompeius senatosu'na doğru uçarken çeşit çeşit bir takım kuşlar yakındaki ağaçlardan havalanarak peşine düşmüşler, (sonra caesar'ın öldürüldüğü) o divanhanede parçalamışlardı. öldürüldüğü günün gecesi caesar düşünde bulutlar üzerinde uçup juppiter'in sağ elini sıkmış; karısı calpurnia da düşünde evlerinin damı çöktüğünü kolları arasında kocasının bıçaklandığını görerek uyanmış, sonra yatak odalarının kapısı kendiliğinden açılıvermişti.

    ...

    [senatoda] yerine oturacağı sırada, onu öldürmek üzere sözleşenler, saygı sunmak bahanesiyle etrafını alıverdiler; elebaşılığa geçmiş olan tillius cimber de hemen, bir dileği varmış gibi daha çok sokuldu; ama caesar'ın "sonra" der gibi bir işareti üzerine toga'sını iki omzundan yakaladı, caesar: "bu kadarına zorbalık derler!" diye bağırırken, casca'lardan biri arkadan elini uzatıp boğazının biraz altından yaraladı. caesar, casca'yı kolundan yakalayıp elindeki çelik kalemi sapladı. öne atılıp kurtulmaya çabaladı ise de ikinci bir yara onu olduğu yere mıhladı. o zaman kendisine her yandan hançerlerle saldırıldığını gördü; bunun üzerine toga'sı ile başını örttü, yere düşerken ayıp olmasın, vücudu ta aşağı kadar örtülü kalsın diye de sol eli ile eteğini bacaklarına çekiyordu. böylece 23 yerinden yaralanmıştı; ancak ilk yarada inlemiş, hiç bir söz söylememişti. ama bazılarının anlattıklarına göre; marcus brutus'un saldırdığı sırada yunanca : "sen de mi, oğlum?" demiş. herkes perişan bir halde kaçıştığı için erde uzun zaman öyle cansız yattı; sonra bir sedyeye koydular, bir kolu sarkıyordu; kölelerinden üçü kaldırıp evine götürdüler. hekim antistius'un dediğine göre; o kadar yara içinde, göğsünde açılan ikinci yaradan başka hiçbiri öldürecek yara değilmiş. ona kıymak üzere sözleşmiş olanlar ölüsünü de tiber ırmağına atmayı, mallarına el koymayı, koyduğu yasaları kaldırmayı tasarlamışlardı ama consul marcus antonius ile atlılar başı lepidus'tan korkup o işleri bıraktılar.

    ...

    caesar'ı öldürenlerden hemen hemen hiçbiri kendisinden sonra üç yıl daha yaşayamadı, hemen hiçbirinin ölümü doğal olmadı. hepsi de senato'dan ceza giyip kimi bir deniz kazasında, kimi bir savaşta, acılar, belalar içinde öldüler; caesar'ın canına kıydıkları kama ile kendi canlarına kıyanlar da oldu.

    kaynak:
    http://www.roma-imparatorlugu.com/

    not: j. caesar ölürken, brutus'a ne demiş olabilir?
    suetonius, e. yunanca "sen de mi oğlum.." dediğini söylediğine göre; tartışma bitmiştir.
  • horatius bir ode 'sinde öldürülmesinden sonrası için şöyle dediği julius soyunun süngüsü.

    "
    juppiter, kime cinayetin cezasını çekmek vazifesini verecektir?
    beyaz omuzların bulutla örtülü olarak bize gelmeni yalvarırız,
    ey augur apollon!
    veya istersen oyunların ve arzuların uçuşarak etrafını aldıkları
    güleryüzlü erycina, sen gel! veyahut ey baba!
    unutulmuş ırkına ve senden inenlere bak!
    heyhat! bu uzun oyundan doy, ey sen ki hayhuylardan,
    parıltılı tulgalardan ve kanlar içindeki düşmana gözlerini dikmiş asker mars'ın vahşi bakışından zevk alırsın!

    veya, sen gel; yeryüzünde, çehresini değiştirecek bir delikanlı haline giren
    ve caesar'ın öcünü almış görünmekten çekinen, maia'nın kanatlı oğlu!
    gecikince tekrar göve dön; neşeyle quirisnus halkına karış;
    ta ki tez ve kızgın bir nefha, seni bizim sefahatlerimizden çekip götürmeye..

    "
  • cleopatra filminde şu şekilde iç savaş gereksizliğini, hüznünü yaşayan roma kartalı.

    " [pompeius'la yaptığı savaşın ardından savaş alanına bakarak] romalılardan tüten duman da bütün dumanlar gibi siyah..hepsi gibi kapkara..bunun böyle olmasını ben değil, pompeius istedi. bu söylediklerim kayıtlara geçsin.
    ..
    zafer mi? ne zaferi? kime karşı? "
  • sade üslubuyla kendinden ııı. tekil kişi olarak söz eden, edebi kişiliği de yabana atılmayacak romalı büyük insan.

    julius caesar'ın edebi kişiliği;
    "güçlü bir yazar, üstün bir komutan ve devlet adamı gibi üçlü bir kişiliğin bir araya gelmesi tarihte belki ancak caesar'da görülmüştür." [latin edebiyatı, sf:99] der müzehher erim hocamız.
    ..
    doğuştan yeteneği, aldığı iyi eğitim ve içinde yetiştiği çevrenin gelenekleri caesar'ı daha çok genç yaştan edebi alana itmiş, bazı şiirler, bu arada da bir trajedi yazmıştır. daha sonraki yaşamının çok yoğun etkinlikleri arasında bile yazmaya zaman ayırabilmiş, sözgelimi i.ö. 54 yılında sefer sırasında alp dağları'nı geçerken de analogia adlı, dilbilgisi ve yazı sanatı ile ilgili eserini kaleme almışm, cicero 'ya sunmuştur.
    i.ö 46 yılında da ispanya seferi sırasında iter [lat. yolculuk] adlı uzun şiirinde bu yolculuğunu anlatmıştır.
    kendi yaptığı takvim reformu ile ilgili sanılan astronomi üzerine bir eseri de vardı.
    cicero'nun cato 'suna karşılık olarak yazdığı anticatones adlı diğer bir eserinin olduğunu da biliyoruz. fakat bu eserler tümüyle kaybolmuştur.
    ayrıca ünlü romalı eleştiricisi quintilianus [i.s. 35-95] caesar'ın, cicero'ya çok yakın güçte bir hatip olduğunu, eğer vakti olsaydı cicero'nunkilere eşit düzeyde söylevler yazabileceğini söylemiştir. cicero'nun kendisi de caesar'ın "temiz ve zarif" üslubunu ve demeçlerinin yüksek etkileme gücünü övmüştür. [brutus, 252 ve 261] elimizde caesar'ın söylevlerinden pek az parça bulunmaktadır. bunlara bakarak caesar'ın attika stilinde yazmış olduğunu anlıyoruz.
    renkli bir kişiliği olan caesar'ın elimizde bulunan eserleri , gallia savaşları'na ve iç savaşlar'a dair yazdığı notlardır. caesar bunlara commentarii [notlar veya yorumlar] demiştir.
    gallia savaşları; de bello gallico, 7 kitaptan oluşur. iç savaşlara dair olanlar, de bello civili, 3 kitaptan oluşur. [ilk eser, caesar'ın şimdiki fransa, belçika, batı almanya ve ingiltere'de; ikincisi ise şimdiki yunanistan, marsilya ve ispanya'da yapmış olduğu seferleri ve askeri harekatı anlatır.]
    onu kişisel istek ve hırsları için durup dururken gallia'ya saldırmakla suçlayan politik düşmanlarını yanına çekebilmek, onlara cevap verebilmek, kendi propagandasını yapabilmek için bu iki eserini yazdığını söyleyebiliriz.
    bu eserlerinde, caesar "ego" / ben sözcüğünü pek ender kullanır, kendisinden hep üçüncü iahıs olarak söz eder. ama bütün bu alçakgönüllülüğün ve üçüncü şahısların altında onun çok güçlü egosu ve kişiliği saklıdır. caesar kendisini haklı çıkarmak ve görüşünü kabul ettirmek için soğukkanlı, sakin, ağırbaşlı, dürüst ve kendi halinde bir eda ile söyleyeceğini en kısa yoldan ve apaçık söyleyen bir üslup kullanarak yazmıştır.
    caesar'ın görünüşte hiç özenmeden, üstünde durmadan, askeri bir rapor yazıyormuşçasına sade üslubu aslında çok ustaca işlenmiş bir üsluptu. caesar, "gerçek sanat sanatın gizlenmesidir." görüşüne inananlardandı. caesar'ın yazışının, sözlerinin, konuşuyormuş gibi sade ve basit görünmesi, aklına ilk gelen kelimeyi yazıvermiş olmasından değil, aksine kalimelerini titizlikle seçmesindendi.
    i.ö. 51 yılında yayınlanan de bello gallico bizim için başka bir yönden de ilginçtir. burada üstün bir komutanın kudretli askeri yönetim şeklini, yarattığı disiplini, pratik ve çabuk karar verme ve areket etme yeteneğini görürüz. başka hiçbir roma tarihçisinde görmediğimiz şekilde, roma'nın dünyayı fethedişini ve ele geçirdiği yerleri elinde tutmasının nedenlerini ve iç mekanizmasını gözlerimizin önüne serilmiş buluruz.

    de bello gallico 'dan bölümler;

    i.liber / 1. kitap

    ***
    26 @@ ita ancipiti proelio diu atque acriter pugnatum
    est. diutius cum sustinere nostrorum impetus non possent
    , alteri se, ut coeperant, in montem receperunt, alteri
    ad impedimenta et carros suos se contulerunt. nam hoc
    toto proelio, cum ab hora septima ad vesperum pugnatum
    sit, aversum hostem videre nemo potuit. ad multam
    noctem etiam ad impedimenta pugnatum est, propterea
    quod pro vallo carros obiecerant et e loco superiore
    in nostros venientes tela coniciebant et nonnulli inter
    carros rotasque mataras ac tragulas subiciebant nostrosque
    vulnerabant. diu cum esset pugnatum, impedimentis
    castrisque nostri potiti sunt. ibi orgetorigis filia @1
    atque unus e filiis captus est. ex eo proelio circiter
    milia hominum &7cxxx& superfuerunt eaque tota nocte
    continenter ierunt. nullam partem noctis itinere intermisso
    in fines lingonum die quarto pervenerunt, cum
    et propter vulnera militum et propter sepulturam occisorum
    nostri triduum morati eos sequi non potuissent.
    caesar ad lingonas litteras nuntiosque misit, ne eos frumento
    neve alia re iuvarent: qui si iuvissent, se eodem
    loco quo helvetios habiturum. ipse triduo intermisso
    cum omnibus copiis eos sequi coepit.
    ***

    ..
    26. böylece, çarpışma iki yanlı oldu ve uzun zaman şiddetle dövüşüldü. düşman saldırılarımıza karşı daha fazla karşı koyamayınca bir kısmı tepeye doğru çekilmekte devam etti. diğer kısmı ise ağırlıklarla arabalara doğru geriledi ama bozgunluk yoktu. çünkü bütün çarpışma sırasında, yedinci saatten akşama kadar dövüşülmesine rağmen, kimse bir tek düşmanın bile arkasını çeviridğini göremedi. çarpışma, ağırlıklar etrafında bile gece yarısına kadar sürdü. çünkü düşmanlar arabalardan bir siper yapmışlar; ilerlemekte olan hatlarımıza bulundukları yüksek yerden mukabele ediyorlardı. bazıları da arabalar ve tekerlekler arasından yerlilerin kullandığı mızrakları ve okları atıyor, askerlerimizi yaralıyorlardı. bunlara rağmen, uzun bir uğraşmadan sonra kuvvetlerimiz ağırlıkları ve ordugahı ele geçirdi. orgetorix'in kızı ile oğullarından biri esir edildi. bu muharebeden aşağı yukarı 130.000 adam sağ olarak kurtuldu. bunlar bütün o geceyi hiç durmadan yürümekle geçirdiler. gecenin hiçbir kısmında yürüyüşe ara vermeyerek dördüncü gün lingon'ların topraklarına eriştiler. kuvvetlerimiz, askerlerin yaralarını tedavi etmek, ölüleri gömmek için üç gün geciktikleri için onları takip edemediler. caesar, lingon'lara mektup ve haberler göndererek gerek zahire konusunda, gerek başka şekilde yardımda bulunmamalarını emretti. yardım ederlerse, onlara da, helvet'ler gibi davranacağını bildirdi. kendi üç günü geçirdikten sonra bütün kuvvetleriyle takibe başladı.

    30 @@bello helvetiorum confecto totius fere galliae legati
    principes civitatum ad caesarem gratulatum convenerunt:
    intellegere sese, tametsi pro veteribus helvetiorum
    iniuriis populi romani ab his poenas bello repetisset,
    tamen eam rem non minus ex usu terrae galliae
    quam populi romani accidisse, propterea quod eo consilio
    florentissimis rebus domos suas helvetii reliquissent,
    uti toti galliae bellum inferrent imperioque potirentur
    locumque domicilio ex magna copia deligerent quem ex
    omni gallia opportunissimum ac fructuosissimum iudicassent
    reliquasque civitates stipendiarias haberent. petiverunt
    uti sibi concilium totius galliae in diem
    certam indicere idque caesaris voluntate facere liceret;
    sese habere quasdam res quas ex communi consensu
    ab eo petere vellent. ea re permissa diem concilio
    constituerunt et iure iurando, nequis enuntiaret, nisi
    quibus communi consilio mandatum esset, inter se sanxerunt.
    ***

    30. helvet savaşı bitince hemen bütün gallia'dan elçiler ve kabile reisleri caesar'ı kutlamaya geldiler. söylediklerine göre, caesar'ın, helvet'lerin romalılara karşı yapmış oldukları fenalıkların cezasını vermek için savaşmış olmasına rağmen, sonuç roma milletine olduğu kadar bütün gallia'ya dafaydalı olmuştu. çünkü helvet'ler yurtlarını, son derece rahat ve varlıklı oldukları bir zamanda, özellikle bütün gallia ile savaşmak ve bir imparatorluk kurmak sevdasıyla terk etmişlerdi. amaçları, geniş arazi içinden bütün gallia'nın en uygun ve en verimli sandıkları yerini yurt olarak seçmek, öteki kabileleri de haraca bağlamaktı. elçiler bütün gallia'nın katılacağı bir toplantı için belirli bir gün seçmek, bunu da caesar'ın onayıyla yapmak için izin istediler. birtakım istekleri vardı. genel bir görüşmeden sonra kendinden bunu rica etmeye karar vermişlerdi. izin verildikten sonra toplantı için bir gün seçtiler. aynı zamanda genel oyla, emir verilmeden önce, aralarından kimsenin bunu açıklamaması için ant içtiler.

    ii. liber / 2. kitap

    12 @@postridie eius diei caesar, priusquam se hostes ex
    terrore ac fuga reciperent, in fines suessionum, qui proximi
    remis erant, exercitum duxit et magno itinere confecto
    ad oppidum noviodunum contendit. id ex itinere
    oppugnare conatus, quod vacuum ab defensoribus esse
    audiebat, propter latitudinem fossae murique altitudinem
    paucis defendentibus expugnare non potuit, castris munitis
    vineas agere quaeque ad oppugnandum usui erant com-
    parare coepit. interim omnis ex fuga suessionum multitudo
    in oppidum proxima nocte convenit. celeriter vineis
    ad oppidum actis, aggere iacto turribusque constitutis,
    magnitudine operum, quae neque viderant ante galli
    neque audierant, et celeritate romanorum permoti legatos @1
    ad caesarem de deditione mittunt et petentibus remis
    ut conservarentur impetrant.
    ***

    ..
    12. ertesi gün düşman düştüğü panikten ve kaçıştan kendini toplamadan önce caesar, ordusu ile remlerin en yakın komşusu olan suession'lar üzerine yürüdü. cebri yürüyüşüyle noviodunum'a doğru süratle ilerledi. buraya doğrudan doğruya yürüyüş kolundan saldırıya geçmeye teşebbüş etti. çünkü içinde savunucu olmadığını işitiyordu. fakat hendeklerinin genişliği surlarının yüksekliği yüzünden, savunucularının az olmasına rağmen, burasını ele geçiremedi. bunun için ordugah kazıp siperlikler (vineae) sürmeye, saldırı için her şeyi hazırlamaya başladı. bu sırada suession'ların bütün ordusu kaçmaktan vazgeçerek ertesi gece kasabada toplandılar. siperlikler süratle kaleye doğru ilerletilerek hendeklere toprak atıldıktan , kuleler inşa edildikten sonra, o zamana kadar böyle büyük tahkimat görmemiş ve duymamış olan galler, romalıların çabukluğu karşısında telaşa düştü. teslim şartlarını görüşmek üzere caesar'a elçiler gönderdiler. remler hayatlarına kıyılmaması için ricada bulunduklarından, dilekleri kabul olundu.

    13 @@caesar obsidibus acceptis primis civitatis atque
    ipsius galbae regis duobus filiis armisque omnibus ex
    oppido traditis in deditionem suessiones accepit exercitumque
    in bellovacos ducit. qui cum se suaque omnia
    in oppidum bratuspantium contulissent atque ab eo
    oppido caesar cum exercitu circiter milia passuum quinque
    abesset, omnes maiores natu ex oppido egressi manus
    ad caesarem tendere et voce significare coeperunt sese
    in eius fidem ac potestatem venire neque contra populum
    romanum armis contendere. item, cum ad oppidum
    accessisset castraque ibi poneret, pueri mulieresque ex
    muro passis manibus suo more pacem ab romanis petiverunt.
    ***
    13. kabilenin ileri gelen adamları ile kral galba'nın iki oğlu rehine olarak alındıktan, kasabadaki bütün silahlar verildikten sonra caesar, suession'ların teslim olmasını kabul etti. ordusuyla bellovaclar üzerine yürüdü. bunlar adamlarını ve mallarını bratuspantium kasabasında toplamışlardı. ordu buraya aşağı yukarı beş mil kadar mesafeye geldiği zaman bütün ihtiyarlar kasabadan çıkarak caesar'a el açmaya, yüksek sesle onun kudret ve himayesine sığındıklarını ve romalılara karşı savaşmadıklarını söylemeye başladılar. aynı şekilde kasabaya yaklaşıp ordugah kurmaya başladığı zaman da kadınlarla çocuklar, kale üzerinden töreleri gereği, ellerini açarak romalılardan barış dilediler.

    vii. liber / 7. kitap

    26 @@omnia experti galli, quod res nulla successerat,
    postero die consilium ceperunt ex oppido profugere, hortante
    et iubente vercingetorige. id silentio noctis conati
    non magna iactura suorum sese effecturos sperabant,
    propterea quod neque longe ab oppido castra vercingetorigis
    aberant et palus perpetua, quae intercedebat,
    romanos ad insequendum tardabat. iamque haec facere
    noctu apparabant, cum matres familiae repente in publicum
    procurrerunt flentesque proiectae ad pedes suorum
    omnibus precibus petierunt ne se et communes liberos
    hostibus ad supplicium dederent, quas ad capiendam
    fugam naturae et virium infirmitas impediret. ubi eos in
    sententia perstare viderunt, quod plerumque in summo
    periculo timor misericordiam non recipit, conclamare et
    significare de fuga romanis coeperunt. quo timore per- @1
    territi galli, ne ab equitatu romanorum viae praeoccuparentur,
    consilio destiterunt.
    ***

    26. başvurdukları çarelerden hiçbirisinin başarılı olmadığını gören galyalılar ertesi gün kasabayı bırakmaya karar verdiler. bunu vercingetorix de tavsiye ve emrediyordu. bu işe gecenin sessizliğinde girişirlerse fazla kayıp vermeden başarabileceklerini umuyorlardı. çünkü vercingetorix'in ordugahı kasabadan uzak değildi. iki ordugah arasında uzanan bataklık romalıların takip etmesine engel oluyordu. gecenin basmaı ğzerine, kaçmaya kazırlanırlarken kadınlar ansızın evlerinden dışarı fırladılar, ağlayarak onların ayaklarına kapandılar. yaşları ve güçsüzlükleri dolayısıyla kaçamayacak olan kendilerinin ve çocuklarının düşman eline bırakılmaması için yalvardılar. erkeklerin fikirlerinden dönmediklerini görünce, [çünkü genel olarak pek büyük tehlikelerde korku merhameti yok eder.] bağrışmaya ve kaçtıklarını romalılara işaretle bildirmeye başladılar.

    27 @@postero die caesar promota turri perfectisque
    operibus, quae facere instituerat, magno coorto imbri
    non inutilem hanc ad capiendum consilium tempestatem
    arbitratus, quod paulo incautius custodias in muro
    dispositas videbat, suos quoque languidius in opere versari
    iussit et quid fieri vellet ostendit, legionibusque
    intra vineas in occulto expeditis, cohortatus ut aliquando
    pro tantis laboribus fructum victoriae perciperent, iis qui
    primi murum ascendissent, praemia proposuit militibusque
    signum dedit. illi subito ex omnibus partibus evolaverunt
    murumque celeriter compleverunt.
    ***

    27. ertesi gün bir kule kurulmuş, caesar'ın yaptırmaya başladığı istihkamlar da bitmişti. ansızın bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. planın uygulanmasında bu havanın faydalı olacağını düşündü. çünkü sur üzerine muhafızların her zamandan daha az dikkatle konulmuş olduğunu görüyordu. adamlarına işlerinde biraz daha ağır davranmalarını emrederek, yapılmasını istediği şeyi anlattı. lejyonlar siperliklerin içinde gizlice harekete hazırlandılar. onları, büyük zahmetlerin karşılığı olarak en sonunda zafer yemişini tatmaya davet ettikten sonra sura ilk tırmanacak olanlara ödüller vaat etti ve erlere işaret verdi. birdenbire her yandan saldırdılar ve çabucak kuşattılar.

    89 @@postero die vercingetorix concilio convocato id bellum
    suscepisse se non suarum necessitatum, sed communis
    libertatis causa demonstrat, et quoniam sit fortunae
    cedendum, ad utramque rem se illis offerre, seu
    morte sua romanis satisfacere seu vivum tradere velint.
    mittuntur de his rebus ad caesarem legati. iubet arma
    tradi, principes produci. ipse in munitione pro castris
    consedit; eo duces producuntur. vercingetorix deditur,
    arma proiciuntur. reservatis haeduis atque arvernis,
    si per eos civitates recuperare posset, ex reliquis captivis @1
    toti exercitui capita singula praedae nomine distribuit.
    ***

    89. vercingetorix, ertesi gün bir toplantı yaptı. savaşa şahsi menfaatleri için değil, miletin bağımsızlığını sağlamak amacıyla giriştiğini söyledi. madem ki talihe boyun eğmek zorunluluğu vardı, istedikleri tarzda kullanmak üzere hayatını ellerine emanet ediyordu. isterlerse öldürerek romalıları tatmin ederler, isterlerse sağ olarak teslim edebilirlerdi. bu meseleyi konuşmak için caesar'a elçiler gönderildi. o ise silahların teslim olunmasını, başbuğların getirilmesini emretti. kendi, tahkimat içinde ordugahın önünde bir yere oturud. başbuğlar oraya getirildi. vercingetorix teslim oldu. silahlar ayağının dibine atıldı. caesar, aedu ve arvernlerden olanları ayırdı. çünkü onların aracılığıyla bu siteleri tekrar ele geçireceğini umuyordu. öteki esirleri bütün orduya, her askere bir kişi düşmek üzere, ganimet olarak dağıttı.

    metin çevirisi: hamit dereli
    kaynak:
    http://www.latince.net/
  • i.ö. 100 senesinde roma'da (13 temmuz) doğmuş roma 'nın ilk doğu tarzı kral/tanrı heveslisi lideri.

    köklerini aeneas ve küçük asya (anadolu) ana tanrıçasına bağlayan eski patrici bir aileye mensuptu.küçük yaşlarda cinna'nın kızlarından biriyle (cornelia) evlenmişti. (i.ö. 84) bu yüzden halk partisine hep ilgi duymuştu. sulla, caesar'a bu parti ile olan ilgisine bir son vermesini ve karısından ayrılmasını (i.ö. 82) emretmişse de caesar razı olmamış ve bunun için medeni hakları elinden alınmıştır. hayatını da büyük bir zorlukla kurtarabilmiş ve ancak vesta rahibelerinin arabuluculuğu ile affedilmiştir. bundan sonra caesar'ın doğuya giderek orada askerliğini parlak bir şekilde yaptığını ve sulla öldükten sonra (i.ö. 78) roma'ya döndüğünü ve sulla anayasasına karşı yapılan parti mücadelelerine katıldığını görüyoruz.

    bu yıllarda, sulla anayasasına karşı cephe alan, onu yıpratan ve nihayet yıkanlardan biri de, bu düzenin kurulmasına yardım etmiş olanlardan m. licinius crassus'tur. crassus, sulla italya'da marius taraftarlarına karşı harbe karar verdiği zaman gelip onunla birleşmişti. sulla zamanındaki proscriptum'larla pek çok servet elde etmiş, sulla öldükten sonra da yaptığı yeni teşebbüslerle bu serveti arttırmasını bilmişti. italya'da geniş topraklara, ispanya'da gümüş madenlerine sahipti, elinde çeşitli sanatlardan anlayan yüzlerce kölesi vardı. iş sahasındaki başarıları sayesinde sulla'dan hemen sonraki devrin en kuvvetli şahsiyetlerinden birisi haline gelmişti. o da kendi parasıyla bir ordu teşkil etmek, sonra buna dayanarak bir diktatörlük kurmak istiyordu ki bu hareketin tehlikesi aristokrat sınıfın anlayışsızlığı yüzünden daha fazla artıyordu.

    i.ö. senesinde caesar propraetor olarak hispania ulterior eyaletini idare ettiği ve ilk askeri şöhretini kumandan olarak kazandığı esnada doğudan dönmüş olan pompeius, askerini dağıtmıştı ve artık resmi sıfatı bulunmayan bir fert olarak roma'nın kapıları önünde senatus'tan istediklerinin kabülünü bekliyordu. parlak bir zafer alayı (triumphus) tertip edebilmesi için münakaşasız müsaade edilmişti, fakat terhis ettiği askerlerine toprak temin etmeyi ve doğuda yaptığı işlerin tasdikini senatus reddetmişti.

    caesar, crassus ve pompeius arasında kurulan roma tarihinin ilk triumviri yönetimi için, bu üç insan bütün siyasi meselelerde birlikte hareket etmeyi yemin ile birbirlerine taahüt etmişlerdir.60 yılında gerçekleşen bu anlaşma başlarda gizli olmasına rağmen sonradan resmi yönetim haline geldi.

    üçlülerin istediği her önlem rahatlıkla alınabiliyordu. i.ö. 59 yılında consul seçilen caesar, büyük bir ustalıkla yürütüyordu işleri. hatta o yıla ; "julius caesar'ın consüllüğü" denir. senatus'u toplantıya asla çağırmıyor ve halk meclisi yoluyla hareket ediyordu.

    rullus'un tasarısına pek yakın bir toprak kanunu çıkarıldı; pompeius'un doğu seferindeki tüm eylemleri onaylandı; crassus'a pek bağlı ve öteki iş adamları; bedellerin üçte bire indirilmiş olması dolayısıyla devlet ihalelerinden korkunç kazançlar elde ettiler. bu önlem, para babaları yanında caesar'a da büyük bir rağbet kazandırdı. doğaldır ki; bu para babaları, caesar'ın hakkını da bol bol ödediler. caesar, bu usta politikası sayesinde, yeni bir yandaş topluluğu, halktan daha güçlü bir grubu bağladı kendisine. üç eyaletin birden, galya cisalpina, narbonnasis ve illiria'nın prokonsüllüğünü, hem de beş yıllığına üzerine almayı da ihmal etmedi bu arada.

    bütün bunlar, halkın iradesini yerine getirme kılıfı altında yapılıyordu. halkı olan bitenden haberdar kılmak için "hükümet işlemleri" hakkında yayın büroları kuruldu ve tarihte ilk gazete diyebileceğimiz, bir bülten çıkarılmaya başlandı.

    caesar, 14 yaşındaki kızı julia'yı ellilik pompeius'a verdi; kendisi de, gelecek yıl consul olacak olan calpirnius piso'nun -gene kendi kızı kadar genç- kızı calpurnia'yla evlendi.

    üçlü yönetim böylece, aşağı yukarı üç yıl ahenk içinde yürüdü. bu süre içinde üstünlük pompeius'da idi. ancak, işleri asıl yürüten- en faal ve yeteneklisi olarak- caesar oldu. ne var ki; üçlü yönetim, demokratik bir takım kelimelerle de maskelenmiş olsa, monarşiye doğru bir geçişti aslında.

    peki soru şu; monarşiye pompeius'dan daha çok yakışacak kim olabilirdi?

    hiç kuşkusuz caesar 'dı bu kişi. gerçekten dört dörtlük bir devlet adamıydı o. olağanüstü bir hatip, politikada uzağı gören ve cesur bir kişi, yetenekli bir yazar, parlak bir toplum adamı, kalabalıkların taptığı bir insandı. kinikti, her türlü ahlaki ilkeden kopmuş, içinden çıktığı halde aristokrasiden, şefi olduğu halde demokrasiden, başrahiplik yaptığı halde dinden nefret ediyordu. böylece, her şeyden sıyrılmış ve azade, sınırsız bir tutkunun beslediği düşlerini ve planlarını gerçekleştirebilirdi. üçlü yönetimdeki yoldaşlarıyla boy ölçüşebilmek için bir şeyi eksikti yalnız: onların ki kadar serveti ve onlarınki kadar zaferi.

    bunları sağlayabilmek için de, başta bir ordu gerekiyordu kendisine.

    caesar, önceleri küçük bir ordunun başında, cesur ve parlak bir harekat sonucunda, üç yılda fethetti galya'yı. klan toplumundaki çözülüşün sonucu olan korkunç iç çatışmalar da kolaylaştırdı bu fethi. 56 yılının sonunda, bütün galya caesar'ın elindeydi.

    bir roma eyaleti haline getirilmiş ve ağır vergiye bağlanmıştı. caesar, paraca ve kölece en zengin kişilerden biri olmuştu. kendisine bağlı insanları çoğaltmak için, avuç dolusu harcıyordu bunları. 55 yılında, roma'da görkemli binalarla süslü yeni forum'u yaptırmaya başladı; ve aldığı arazi, o zamanki parayla yüz milyonu aşıyordu.

    bu üstünlük, üçlüler arasındaki ilk sürtüşmelerin kaynağı oldu. pompeius, 57 yılından başlayarak, caesar'ın has adamı, halk temsilcisi clodius'a karşı manevralar çevirerek, onun rakibi milo'yu destekliyordu ve cicero'ya yaklaşma içindeydi. cicero ise on altı aylık bir sürgünden sonra pompeius'un önerisiyle affedilmiş ve roma'ya dönmüştü. pompeius ve crassus, caesar'ın etkisini dengelemek için bir askeri dayanak sağlamanın arkasındaydılar. 56 uılında, aralarındaki sorunları çözmek için caesar, pompeius ve crassus, caesar'ın kışlık malikanesinde bir araya geldiler. bu görüşme, taçsız kralların bir kongresi oldu gerçekten. yeni bir uzlaşmaya giderek yeni bir dengeye vardılar aralarında; pompeius ve crassus, i.ö. 55 yılı için konsül seçileceklerdi, daha sonra da pompeius hispanya'ya, crassus, suriye prokonsüllüğüne gidecekti. caesar'ın galia kumandanlığı da beş yıllığına uzatılmıştı. bu görüşme, uzlaşmazlığı bir an için çözümlemişti. fakat üçlü yönetim, kaçınılmaz sona yaklaşıyordu yine de; crassus, konsüllüğünün bitmesini beklemeden suriye'ye hareket etti. para tutkusuna, caesar'ın yüreğinde tutuşturduğu zafer tutkuları da eklenmişti. suriye'den taşıp büyük fetihlerde bulunacaktı. neler yapmak istemiyordu ki? 53 yazında, partlar, ordusuyla beraber kendisini de yok ederek son verdiler bu düşe.

    üçlü yönetim ikili yönetime dönüşmüştü: caesar ile pompeius karşı karşıyaydılar. ne var ki; pompeius, eski ortağından git giide koparak, onun düşmanlarına, roma'nın tutucu çevrelerine yaklaşmayı arıyordu. bu çevreler ise, pompeius'u uzlaşmaya daha yatkın bulduklarından caesar'a oranla "ehveni şer" olarak görüyorlardı onu. 57 yılından başlayarak, roma'daki açlık nedeniyle, başkentin yiyecek içeceği için - ve cicero'nun desteğiyle - pek geniş yetkilerle donatılmıştı. pompeius, hispania'ya gidecek yerde, valilerle yönetiyordu orayı. 52 yılında beklenmedik bir şey oldu; seçim mücadelesi, clodius ile milo 'nun yandaşları arasında sokak savaşına dönüşüp, clodius öldürülüp, roma da yöneticisiz kalınca, senato, durumdan yararlanıp, pompeius'u -diktatörlüğe benzeyen- olağanüstü yetkilerle donattı; caesar'ın en korkunç düşmanlarından aşırı gerici cato'nun önerisi üzerine, "yardımcısız konsül" bile seçildi.

    roma'nın tutucu çevrelerinde de, başında pompeius'un bulunacağı, senatus ile yumuşatılmış bir monarşi doğrultusunda köklü bir devlet reformunun gerekliliği açıktan açığa konuşulmaya başlanmıştı. bu gerici kuramı ise cicero işliyordu.

    marcus tullius cicero; i.ö. 51 yılında yayınladığı "de republica" adlı eserinde; "dizginsiz özgürlük, özgür halkı tutar, köle haline getirir." der ve ekler; "hükümet biçimlerini özleri bakımından karşılaştırdığımızda monarşi rejimini kötülemek için hiç bir neden olmadığı gibi, bana sorarsanız bütün öteki rejimlerin üstüne koymalı onu. -yeter ki hükümdarlık, eski roma kralları gibi seçimle gelsin ve otoritesi de senatusa tabi olsun.-

    işte cicero, böyle bir görevin kendisine verilmesi halinde hiç de karşı çıkmayacağını, satır aralarında anlatmak istiyordu belki de..

    bununla beraber, pompeius'un "prensliği" kısa sürdü; caesar'ın i.ö. 55-50 yılları arasında galia'da karşılaştığı güçlükler sayesinde sürebilmişti, süreceği kadar. caesar gerçekten germen istilasını püskürtmüş, hatta britania'yı fethetmeye kalkışmış idiyse de, i.ö. 52 yılında hemen hemen bütün gallia başkaldırmıştı kendisine karşı. başlarındaki vercingetorix başkaldırıya gerçekten ulusal bir nitelik de kazandırabilmişti. ne var ki uzun ve çetin uğraşmalardan sonra; caesar bu başkaldırının üstünden geldi. vercingetorix 'i teslim aldı ve gallia'yı da kana boğdu.

    arkadan pompeius'la ve roma'da günden güne azan gerici partiyle kozunu paylaşmaya kalkıştı. caesar'ın uzamış kumandanlığına son verip; yerine bir başkasının atanması sorunu, senatonun önüne bile getirilmişti. caesar'ın düşmanları konsüller daha ileri giderek, yurdu savunma adına, pompeius'un üstüne yürümesi emrini verdiler ve italia'daki bütün birliklerin kumandanlığına atadılar onu. caesar da yanına sığınmak zorunda kalmış halk temsilcilerini bahane ederek halkın yüzyıllık haklarını savunma adına; pompeius'un giderek roma'da gericiliğin üzerine yürüdü.

    iç savaş ve caesar' ın diktatörlüğü

    caesar, pompeius seferberliğini bitirmeden; italia ve roma'yı işgal etmeyi aklına koydu. ordusunun asıl büyük bölümünü, beklemeden bir birliğin başında, italia'yı galia'dan ayıran sınırı rubicon ırmağını ani olarak aşmaya karar verdi ve aştı. i.ö. 49 yılı ocağının başlarıydı; işitilmemiş bir panik içindeydi bütün italia. tarihçi diyor ki; "öyle şiddetli bir fırtınaydı ki bu; hiç bir yönetici, ne akılla durdurabilirdi onu, ne de otoriteyle pompeius beraberinde senatorler ve öteki yöneticiler olmak üzere roma'yı terkettiler. halk katında hiç bir destek bulamadı. yalnız aritokrasi idi. kendisini tutan şövalyeler, plebs, italyan kentleri hepsi ve açıkça caesar'dan yana idiler. pompeius ve beraberindekiler, doğuya doğru gemiye bindiler. pompeius, direnişi örgütlemek üzere; doğudaki eski ilişkilerinden yararlanmak istiyordu.

    caesar savaşmadan roma'ya girdi. iki ay içinde de bütün italya'yı aldı.

    daha sonra da; i.ö. 49 yılında diktatör ilan edildi.

    iç savaş kendine özgü bir niteliğe büründü bu kez. 5 yıl sürdü. ve bütün roma imparatorluğu'nu hemen tüm eyaletleri içine aldı. caesar'ın elinde yeterli asker ve donanma olmadığından pompeius'u birden kovamadı. pompeius ise yunanistan'da büyük bir ordu düzenledi ve güçlü bir donanma sağladı. caesar, batıda hazırlıklarını tamamlama yolunu yeğ tuttu. sicilia'ya ve sardunia'ya egemen oldu. africa 'yı işgal etmek için; gönderdiği birlikler numidialı mülk sahipleri pompeius'u tuttuklarından yenildiler. kısa bir mücadeleden sonra hispania'yı elde etti. i.ö. 48 yılında da pompeius'un üzerine yürüdü. pharsalia'da onu acı bir yenilgiye uğrattı. roma'nın kaçak hükümetinin tüm üyeleri elindeydi. büyük bir bölümü ve cicero kendiliğinden direnişi kestiler. caesar, sürgünü kabul etmiyordu. ilkesi bağışlama idi. pompeius, mısır'a sığındı. orada küçük kral, xii ptoleme'in sarayındakilerce öldürüldü. onlar da kralla mücadele halinde olan kız kardeşi cleopatra'ya karşı caesar'ı bu yolla kazanmanın hesabı içindeydiler, zira; işte bu yüzden de savaş bitmedi. caesar pompeius'un katillerini cezalandırma bahanesiyle ama aslında zengin krallık hazinesine el koyma amacıyla mısır'a girdi. pompeius'a görkemli bir cenaze töreni yaptırıp; anısına bir anıtkabir diktirdi. katillerini de ölüme mahkum etti. ptoleme'yi tahtından indirerek; cleopatra'ya tacı verdi. düşük kralın yandaşları ayaklanıp iskenderiye savaşı adı verilen bir savaşa yol açtılarsa da birşey elde edemediler.

    ne var ki; pompeius'un küçük asia 'da (anadolu) , africa ve hispania'da bulunan eski bağlaşıklarını ve yığınla yandaşını yenmek için daha gerekti. caesar iç savaşa son verdikten sonra, hızla roma'ya döndü. tarihçi diyor ki; "dönerken, kendi önüne çıkabilecek tek bir kişinin olabileceğinin içinde.. öylesine güçlüydü. ancak pek pahalıya elde edilmiş bir zaferdi bu." roma'da nüfus sayımı yaptırdığında, savaştan önceki nüfusa oranla yarı yarıya azalmıştı halk.

    ve roma yeniden, başıboş askerlerin egemenliği altına girdi. daha hafif biçimiyle de; olsa tıpkı sulla zamanındaki duruma benziyordu. tablo askerler asıl gücün kendilerinde olduğunu bildiklerinden istedikleri gibi hareket ediyor, başkaldırıyor, vaad edilen büyük uluğfelerini istiyordu. i.ö. 47 yılında africa seferi öncesindeki başkaldırı gerçekten de tehlikeliydi. caesar'ın araya girmesiyle; roma bir yağmadan kurtuldu. caesar, askerlerin öfkesini bastırmayı ve onları itaat altına almayı pek iyi biliyordu.

    ama gene de alacaklarını alıyorlardı.

    herşeye karşın; caesar, emekli askerlere; daha önce başlamış olan toprak dağıtımını bitirecek zaman bulamadı. ancak lütuflara, zenginlere boğulmuş gözdeleri marcus antonius, mamurra ve ötekiler işitilmemiş bir debdebe içinde yaşıyorlardı. şölenlerde ve içki alemlerinde milyonluk servetleri eritiyorlardı. caesar'ın engellediği tek şey vardı; sürgünler, kırımlar ve mala el koymalar.. sulla zamanının bu aşırılıklarından sonuna değin uzak durdu.

    ancak caesar'ın kendisi de iktidarın aslında orduya dayandığını saklamıyordu. sulla gibi o da imperator ünvanını aldı. kendi adına bastırılan paralarda (imperator pater patriae sürekli diktatör) kelimelerini görmekteyiz. yurdun babası ve dictator ünvanlarının eklenişi bu askeri iktidarın özünde tüm sivil topluma yayıldığının cumhuriyetin bir askeri monarşiye dönüşmekte oluşunun bir işaretiydi. başıboş askerlerin diktatörlüğü, i.ö. 40 yılında ,sulla zamanındaki gibi, gerici ve halka karşı bir nitelik aldı. açıktan açığa oysa caesar demokrat partinin bir zaferi olarak görülüyordu. ve catilina'nın programı çerçevesinde bir hükümet darbesi bekleniyordu. pompeius ile italia'dan kaçıp gitmiş olan tutucuların ve büyük sahiplerinin i.ö. 49 yılında cesar'ın eline geçmesiyle ortada dolaşan panik bunu gösterir.

    ve bu arada güneş yılına yeni takvim yapıldı,aslına bakılırsa, doğudaki yönetim biçimi; pek hoşuna gitmişti caesar'ın. özellikle tanrılaştırılan ve sınırsız yetkili kralları, gösterişli saray yaşamı ve geniş bürokratik örgütüyle mısır'daki monarşi dikkatini çekmişti. aynı şeyi roma'da da uygulamaya kalktı. senatus'da debdebeli giysiler içinde altın bir tahta oturdu. ailesinin tanrısal bir kökenden geldiğini hatırlatıp, adlarına tapınak yaptırttı. mısır kraliçesi cleopatra, daveti üzerine roma'ya geldi. o'nunla evlenip kral ünvanını alması bekleniyordu. caesar'ın yandaşları da, heykellerini altın taçlarla süslüyor ve herkesin içinde taç sunuyorlardı kendisine. ancak vakit gelmemişti henüz. halk bu monarşik gösterileri, mırıltılarla karşılıyordu. caesar da kendini kral ilan etmekten vazgeçti ve kamuoyunun içine hazır olmasına erteledi bunu.

    i.ö. 45 yılında caesar, bir büyük doğu seferi için hazırlıklara başladı. parthların sınırlarındaki roma eyaletlerini istila tehlikesi belirmişti. yola çıkmışken, aşağı tuna'da kurulan yeni ve güçlü bir krallığa da son vermek niyetindeydi. ne var ki; yola çıkamadı. hareketinden dört gün önce; i.ö. 44 yılının 15 martında, senatus'da cumhuriyetçilerin tertibiyle öldürüldü.

    böylece caesar, eserini tamamlamak giderek roma'ya dayattığı monarşi ve askeri nitelikteki (imperial) rejimi güçlendirmek için yeterli zamanı bulamadı. ancak yapacağını yapmıştı gene de. cumhuriyete öylesine bir darbe vurmuştu ki; sulla'nın ölümünden sonra, yapıldığı gibi yeniden kurmak olanağı ebedi olarak yoktu artık.

    http://www.roma-imparatorlugu.com/
  • pompeius, cato, brutus ve servilia ile olan ilişki sarmalı için bkz. https://twitter.com/…status/658417260604825600?s=09
224 entry daha
hesabın var mı? giriş yap