• elini madame de renalın elinin üzerine koymak için harcadığı çaba, o an içinden geçenler öyle bir anlatılır ki kitapta, strese gark olur, kendinizi orta okulda hoşlandığınız karşı cinse dokunmak için yaptığınız planların arasında buluverirsiniz.
  • insanların hırsları,ihtirasları duygularının önüne ne kadar geçebilir insanları nereye götürebiir bu kişide fazlasıyla görülür..aslında duygusallığı, ezilmiş-hor görülmüş yanları,sözlerini söylemeden önce onları düşünen kuran tavırları vardır ihtirasının arkasında..farklı olmanın nefret uyandırabileceğinin farkına varabilmiştir. gercek sevginin merhamette ,şevkatte dokunuşta mı yoksa görüntüde, cazibede, cekicilikte mi olduğunu -belki bu ihtirasından- görmekte geç kalmıştır..**
  • (bkz: uğur polat)
  • julien'in varolma çabası ve aşk karmaşaşasının yanısıra son mahkeme konusması en etkileyici kısımlarından biridir romanın. julien apacık ortadadır o anda...
  • (bkz: #6470674)
  • pek önemli bir roman karakteridir. fransiz toplumunun en net ayrimlarla toplumsal bazda ayrismis oldugu bir dönemde, sirf bir insan olarak sahip oldugu yetenek ve beceriyle yükselmeyi siar edinip sinif atlamak için potansiyelini üst düzeyde kullanan bir sahistir kendisi. kendisini "kerestecinin oglu" olarak bilenleri dünyada bin pisman etmek için hayatini ortaya koyan bir napolyon özentisidir j.sorel.

    pek bir evrensel bir serüveni olan julien; bilgi-beceri-yetenek adina kendini farkli kilabilmis alt seviye fiskiyesi gibi "yükselmek" için yirtinir. bu hirs ve istek sinif atladigi müddet boyunca askla, tereddütle, bilgelikle, özentiliklerle birbirine karisir. her degisik sosyal alanda kendini yeniden kurar; lakin gururludur, tek sahip oldugu sey olan onurunun boyundurugu altinda tüm bu süphelerle kendini ve "adini" büyütür.

    en igrendigi ve giyotine gitmeden önce mahkemede söyledigi sey ise bulundugu tasra toplumundan siyrilmaisndan dolayi kösebaslarini tutmus olan bürokratik züppelerin kendisine ve sinifina karsi besledigi kindir. bu kin yüzünden julien idam edilmistir. her daim yükselme ümidi sunan az geçiregen bir toplumda bu umudu gerçeklige dökebilene duyulan "hasetlik"tir julien'in en fazla nefret ettigi. sirf kiskançligindan "kötü" olan tasra ile kendisini dogustan "soylu" zanneden zihniyete karsi yakilmis bir fransiz isyan türküsüdür julien sorel. ne yazik ki toplumu alt ettikten sonra intihar etmistir julien kilcal damarlarina kadar bilgelikle doluyken ve sahip oldugu hirsi hayatindaki yegane gerçeklik olan aşka yeğlemis olmanin farkındalığında pişmanlıkla geberirken..
  • julien in fiziksel zayıflığına rağmen içinde yanan hırs ateşi ve güce duyduğu tutku raistlin i anımsatır ancak aklını raistlin kadar efektif kullanamamıştır.ama sonuç yine benzer niteliktedir;aşırı hırsına yenik düşmüş,sonuçlarına katlanmayı ise intihar niteliğinde olmasına rağmen kabullenmiştir.tıpkı raistlin de herkesin az biraz kendini bulması gibi,julien de de herkesten küçük bir parça vardır. kimi kapılır hırsına kimi kapılmaz..
  • raistlin majere'yi andırır çoğu yönden
  • edebi bir bakış açısıyla yaklaşıldığında julien'in çok enculé* bir ``mösyö olduğu söyleyebiliriz. kendisi aslında evlenmiş kokonaları, sözlenmiş hanımefendileri baştan çıkararak kirli emellerine alet etme konusunda kısa sürede sınıf atlamış bir serseridir. el tutmayla başlayıp gebe bırakmayla devam eden bu süreçte, tanrı inancı zayıf bir papazın nasıl bir içgüveysine dönüştüğünü ibretle izlemekteyiz.
  • modern insanın prototipidir. (diğer bir prototipse madam bovary'dir.)
hesabın var mı? giriş yap