• küçükken, izlediğim ya da adını duyduğum bütün amerikan filmlerinde başrolü oynamış olan aktör!
    ne zaman bir film oynasa ya da bir filmin adı geçse babama döner "bu filmin artisti kim, bu kim şu kim" derdim ve her film için aldığım cevap hep bu adam olurdu. yıllarca bu adamın kim ya da ne olduğunu anlamadım ta ki bay pipo yu okuyana kadar... adam bakanmış, babam bizimle oyun oynamış.
  • churchill'in "dull, duller, dullest" olarak tarif ettiği kişi.
  • einsenhower hükümetinin dış işleri bakanı. kardeşi allen welsh dulles da aynı dönemde cia'in başındadır. amerika'nın o dönemdeki sert ve saldırgan anti-komünist politikasına yön veren bu iki kardeştir. hukukçudur her ikisi de ve rockafeller'ın petrol şirketlerine avukatlık yapmışlardır.
  • vakt-i zamanında, kendisine yöneltilen bir soru üzerine türkiye'yi; "oltaya takılan ve kıpraşırsa misinanın çekilerek boğazı parçalanacak olan balık" olarak nitelemiş olan zat.
    bu sözün edilmesinden 60 yıl sonra türkiye kıpraştı ve sonrasında misina çekildi*. ama boğazımızı istedikleri gibi parçalayamadılar.
    bu kıssadan çıkarılacak hisse; büyük devletlerin uzun süreçler boyunca planlarını uygulamada tuttukları ama her zaman istedikleri sonucu alamadıklarıdır.
    (bkz: her kuşun eti yenmez)
  • dulles kardeşlerin kodamanlarla olan nüfuzunun sonuçları kendini çabuk gösterdi: cıa 1953’te ve 1954’te ilk iki darbesini sahneledi:

    bunlardan ilki, 1953’te cıa başarılı bir komplo sonucunda iran’daki musaddık’ı devirip yerine zalim şahı getirdiği zaman gerçekleştirildi.

    diğeriyse, united fruit company’nin doğrudan emriyle guatemala’da gerçekleştirilen 1954’teki cıa destekli darbeydi. dulles kardeşlerin cromwell günlerinden beri kulak verdiği bu şirket, başkan jacobo arbenz guzman’ın “ağırlıklı olarak feodal bir ekonomiye sahip geri kalmış bir ülkeyi modern kapitalist evlete dönüştürme” şeklinde ortaya koyduğu, guatemala’yı dönüştürme projesinin (kabul edilmesi mümkün olmayan bir hedef şeklinde görünüyordu bu proje) bir parçası olarak, kullanılmayan ülke topraklarının bir kısmını (bedeli tam ödenerek)
    kamulaştırmasına öfke duyuyordu.146 bir süre sonra arbenz gitti ve united fruit tekrar tezgâhının başına döndü.
  • kore savaşı sırasında, “müttefik güçler, en ucuz askeri türkiye’den temin ediyor, bir türk askerinin maliyeti 23 cent’e denk geliyor” demiştir. ülkeyi yönetenlerin bu söze tepki göstermeye cesaret edememesi üzerine nazım hikmet (bkz: 23 sentlik askere dair) adlı şiirini yazar.

    23 sentlik askere dair

    mister dalles,
    sizden saklamak olmaz,
    hayat pahalı biraz bizim memlekette.
    mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
    koyun eti,
    ankara'da 23 sente,

    yahut iki kilo kuru soğan,
    yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
    elli santim kefen bezi yahut,
    yahut da bir aylığına
    yirmi yaşlarında bir tane insan.

    erkek,
    ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
    üniforması, otomatiği üzerinde,
    yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
    belki tavşan gibi korkak,
    belki toprak gibi akıllı
    belki gençlik gibi cesur,
    belki su gibi kurnaz
    (her kaba uymak meselesi) ,
    belki ömründe ilk defa denizi görecek,
    belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
    yahut da aynı hesapla mister dalles
    (tanesi 23 sentten yani)
    satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
    istanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
    seksen beş onda altısını yahut
    bir çift iskarpin parasına.
    yalnız bir mesele var mister dalles,
    herhalde bunu sizden gizlediler:
    size tanesini 23 sente sattıkları asker
    mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
    mevcuttu otomatiksiz filan,
    mevcuttu sadece insan olarak
    mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
    mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
    daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
    mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
    mesela, mister dalles,
    yeller eserken yerinde sizin new-york'un,
    kurşun kubbeler kurdu o
    gökkubbe gibi yüksek,
    haşmetli, derin.
    elinde bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
    halı dokur gibi yonttu mermeri,
    ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
    ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
    dahası var mister dalles,
    sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
    zulüm gibi,
    hürriyet gibi,
    kardeşlik gibi sözlerin,
    dövüştü zulme karşı o,
    ve istiklal ve hürriyet uğruna
    ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
    ve yarin yanağından gayrı her yerde,
    her şeyde,
    hep beraber,
    diyebilmek için,
    yürüdü peşince bedreddin'in
    o, tornacı hasan, köylü mehmet, öğretmen ali'dir.
    kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
    922 yılı 9 eylülüdür.
    dedim ya mister dalles, ,
    herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
    ucuzdur vardır illeti.
    hani şaşmayın,
    yarın çok pahalıya mal olursa size,
    bu 23 sentlik asker,
    yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
    her millet gibi büyük türk milleti.

    (1953) nazım hikmet ran
  • "başarılı bir kuruluşun göstergesi, problemleri olup olmadığı değil, problemlerinin geçen seneninkilerin aynısı olup olmadığıdır."
hesabın var mı? giriş yap