• johnny depp'in maiwenn le besco'yla birlikte başrolünü paylaşacağı fransız dönem draması. hikaye kral xv. louis'in (depp) son metresi jeanne bécu, contesse du barry, madame du barry veya tam adı ile madam cecilia louise du barry'nin hikayesine odaklanacak.

    --- spoiler ---

    johnny depp’s new movie jeanne du barry will be launched for pre-sales at this month’s cannes market, marking a first narrative feature for the actor in more than three years.

    ın a report from screendaily about wild bunch’s cannes market slate, the trade confirms previous reports that depp will star alongside maïwenn in the french period drama about jeanne bécu, a woman born into poverty but who rose through the ranks of the court of king louis xv to become his mistress. depp will play louis xv (nicknamed ‘louis the beloved’) opposite actress and filmmaker maïwenn who will also direct.

    --- spoiler ---

    further reading.
  • fransızcam olsayadı johnny deep in aksanına bok atardım, ama yok. izleyipte fransızcası olan gelsin buraya, bok atmaya beklerim.
  • johnny deep'in comeback filmi olduğu için ilgi gören ancak eleştirilere göre gayet ortalama kalitede fransız filmi.
  • jeanne du barry, sınıf atlamaya çalışan işçi sınıfından jeanne vaubernier'in, kral 15. louis ile tanıştıktan sonra değişen hayatını konu ediniyor.

    vizyon tarihi: 8 aralık 2023
    ithalatçı: birfilm
    sinema dağıtım: birfilm
    tür: dram, tarihi, romantik
    yapım yılı: 2023
    süre: 113 dakika
    ülke: fransa, belçika, birleşik krallık, rusya, suudi arabistan

    filmin konusu:

    “sosyal olarak yükselmeye hevesli sıradan bir kız olan jeanne vaubernier, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kendine özgü çekiciliğini kullanır.

    jeanne'nin sayesinde zenginleşen sevgilisi count du barry, onu kral ile tanıştırmak ister ve richelieu dükü aracılığıyla bir toplantı organize eder.

    xv. louis ve jeanne, birbirlerine ilk görüşte aşık olur.

    kral, jeanne sayesinde yaşamın zevkini yeniden keşfeder.”

    yönetmen: maïwenn
    oyuncular: maïwenn, johnny depp, benjamin lavernhe, melvil poupaud, robin renucci, pierre richard, marianne basler, pascal greggory, caroline chaniolleau, india hair, suzanne de baecque, capucine valmary, laura le velly, patrick d'assumçao, diego le fur, pauline pollman, noemie lvovsky, micha lescot, marine boca, djibril djimo, ibrahim yaffa, thibault bonenfant, erika sainte, vincent colombe, edouard michelon, yann frisch, teddy lussi-modeste, eric denize, raphael quenard, gregoire oestermann, coralie russier, emma kabore dufour, loli bahia, vincent schmitt, nathalie richard, gabriel arbessier, guilhem arbessier, aurelie verillon, laurent grevill, bernard nissile, jürgen doering, tom pecheux, manon rony, alexandre styker, jean-noel martin, matteo di capua, luna carpiaux, marie bokillon, edouard decker, stanislas stanic (ses), lea keiflin, david decraene, owen rollan, leeroy pemsing-eschylle, scotty bernard
    senaryo: maïwenn, teddy lussi-modeste, nicholas livecchi
    görüntü yönetmeni: laurent dailland
    müzik: stephen warbeck

    vizyon tarihi: 8 aralık 2023

    filmin fragmanını buradan izlemek mümkün.

    filmin altyazılı fragmanını buradan izlemek mümkün.
  • mecburiyetten izledim , depp in en buyuk fan i degilseniz izlemeyin
  • yine bir aşkı arayan aşk hikayesi, yine günah keçisi ilan edilen bir kadın, yine güzellemesi yapılan tarihi bir karakter, yine klişeler ... yani the favorite- jeanne du barry

    2023 cannes film festivalinin de açılış filmi olduğunu da hatırlattıktan sonra, üzerinde durup konuşulacak bir film olmuş diye başlayabilirim kendi adıma. eleştirilecek yerleri, saçma eksik kısımlar vardı belki, ama genel olarak görüntüler ve geçtiği dönem göz önüne alınırsa( ki zannediyorum benim gibi bu dönem işlerine aşık bir grup kadın izleyici hazır) bence izlemeye değerdi.

    baştan ele alacak olursak; jeanne nin çocukluğu ile hikayeye dahil oluyoruz. güzel yetim bir kız. üstelik akıllı. anne-kız birlikte zengin bir ailenin yanında hizmetçilik yaparak geçimlerini sağlıyorlar. evin beyi bu akıllı sevimli kız çocuğunu çok seviyor ve iyi bir eğitim alması için onu manastıra gönderiyor. ancak jeanne oradan aşırı hareketleri yüzünden ihraç ediliyor. aşırı hareketler de sürekli kitap okuması, aşırı neşe ve yüksek dişil enerji olarak lanse ediliyor. o dönem için, belki de hala öyledir, bunlar sizi manastırdan attırmaya yetiyor. eve geri döndüğünde ise artık güzel bir genç kıza dönüştüğünden evin hanımı tarafından tehdit olarak algılanıyor ve hırsızlık yaptığı iftirası ile evden kovuluyor .

    burdan sonrası maalesef yokuş aşağı gidiyor jeanne için. bir kere şok edici şekilde annesi tarafından fuhuşa teşvik ediliyor. bu kısmı gerçekten asla anlamadım. annesi neden kızının çıplak resimlerini çizdirmek istedi, jeanne neden annesine karşı çıkmasına karşın günün sonunda seve seve fahişeliği kabul etti anlayamasam da sonuç olarak jeanne paris'e taşındıktan sonra , güzelliği işvesi cilvesi ve ilaveten çocukluğunda aldığı az bucuk eğitimi sayesinde soylularla fuhuş yapan bir fahişeye dönüştü. hatta yalnız ve mutsuz krala sunulup kralımızın gözdesi haline geliverdi.

    burada yapabileceğim bazı eleştiriler de doğuyor ister istemez. biraz kendi çağından kopuk, günümüz değerleriyle yazılmış gibi jeanne. mesela annesi müstehcen resiminin çizilmesini istediğinde jeanne " benim bedenim benim kararım, istemiyorum" tadında bir şeyler söylüyor. neredeyse lgbt bireylerin haklarından bahsedecek.o dönemde bir kadın bedenine ait böyle söylemler söyleyecek bir özgürlük hayal bile edemezdi muhtemelen. erkek egemen ve hatta toplumsal sınıfların bu derece baskın olduğu yıllarda karakteri ve filmi 1700 lerden 2020 lere taşıyor birden.

    elinde sürekli bir kitap.belli ki özgürlüğüne düşkün ve entellektüel birisi olarak lanse edilmek isteniyor karakter. ancak bu kadar kitap okuyan bir kadın hangi vizyonla fahişe olmayı kendi tercih edebiliyor kısmı havada kalıyor. çünkü "annem gibi aşçı olmayı değil fahişe olmayı tercih ettim" gibi bir söylemi var. bu cümle insanı sıradan bir hayat yaşamak istemeyen, açgözlü biri yapmalı normal olarak, ki böyle de biri baktığımızda.

    ayrıca böyle biri olmasında da bir sorun yok. günün sonunda aç gözlü olması idam edilmesini olumlamıyor. zaten filme en büyük eleştirim bu: jeanne ' e hiç toz kondurmaması, gerçek bir yüzleşme yapmamızı engellemesi.

    gelelim aşkı arayan aşk hikayesi kısmına. jeanne aşkı ne kadar arıyordu bilemesek de bana göre filmde aşkı hiç bulamadı. kimse tarafından sevilmedi. ne kral ne kocası mösyö du barry tarafından. gerçi dediğim gibi sevilmek ile ilgili bir zayıflığı da yoktu belki de. yoksa metres olarak yaşamayı kabul etmek her dönemde sevgi arayan insanlar için zor imkansız olmalı.

    yani sevilemedi madam du barry, paranın lüksün peşinde perişan oldu diyebiliriz. kralın gözdesi olduğu için kızları ve kraliyet ailesi tarafından da dışlandı. günah keçisi ilan edildi. sanki babaları bu kadın olmasa mükemmel bir eş ve kral. halk tarafından da metres olduğu için nefret edildi. sanıyorum evlatlık 2 oğlu dışında onu seven kimse olmadı. "saraydaki mutsuz ve yalnız krallar kraliçeler" klişesi burada da devam etti.

    sonra marie antoinette'mizin hikayeye dahil oluşu var. jeanne ile benzerlikleri olsa da ortada dev bir ayrım var ki, marie antoinette gerçek bir soyluydu. yani kaderi baştan çizilmişti. bir soylu ile (kont yada dük belki de veliaht) evlenecek ve kraliçe olarak hayatına devam edecekti. ama jeanne'ninki başında da dediğimiz gibi bir tercih. hem fahişe olması hem metres olması. ikisi de bu kadının tercihiydi. keşke buraya biraz vurgu yapılsaydı.

    iki kadının en büyük benzerliği ise yaşamayı bilen, seven, neşeli, tutkulu ,hayat dolu kadınlar olmaları. ve belki de günün sonunda günah keçisi ilan edilmelerinin ve öldürülmelerinin de sebebi belki de o neşeleri .

    insanlar tarihin hiçbir döneminde enerjisi ile parlayan kadınları sevemedi. hep alaşağı yapmak istedi. belki de bundandır kocaları sevgililerinin isimlerinden daha çok nefretle anılmaları.
  • başrolünde bildiğin (bkz: steven tyler) ın oynadığı keyifli film. sıkılmadan izledim.
  • sıkılmadan izledim. (bkz: johnny depp) yaşlanmış ama izlerken yine çok keyif veriyor.
    hikaye ise beklediğimden acıklıydı. dönemin kadınlarının eşya gibi atılıp satılması sıfır değer görmesi ise film boyunca sinir etti.
    genel olarak beğendiğim bir film oldu.

    --- spoiler ---
    jeanne zaten daha doğarken talihsiz doğduğu için yaptıklarını asla yadırgamadım. hayatta kalabilmek için ne gerekiyorsa yaptı.

    marie antoinette'in ona ilk günden beri tepeden bakması ama sonlarının tıpatıp aynı olması ise karma değil de nedir ?
    ölümün sınıf ayrımı yoktur.

    --- spoiler ---
  • seyir zevki yüksek bir filmdi
    dönem filmi sevenler koşsun

    başroldeki kadın zaten çok sevdiğim bir filmin yönetmeniydi. bilmeyenler için maiewenn, çocuk yaşta luc besson ile yaşadığı ilişkiyle léon filmine ilham olan kadın

    johnny depp'in yanlış bir seçim olduğunu daha filmi izlemeden önce bile düşünüyordum, belki önyargım kırılır dedim ama olmadı

    jeanne du barry'nin kral'a vedası dokunaklıydı
    kral'ın hastalığından itibaren gözyaşlarımı tutamadım…

    ahhh marie antoinette bir türlü kabullenemedin ama ikinizin de sonu giyotin oldu, külleriniz bile aynı yerde… ne trajik hayatlar…
  • an itibariyle johnny depp filmin japonca afişini hikayesinde paylaşmıştır. sadece bu afişini hikayesinde paylaşmıştır.

    (bkz: bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır)
hesabın var mı? giriş yap