• <ukte>jan sobieski</ukte>
    17.yuzyilda hukum surmus polonya krali. osmanli tarihi acisindan onemi, 1683'teki ikinci viyana kusatmasi sirasinda, ordusu ile viyana'ya yardima kosmasi ve osmanli ordusunun geri puskurtulmesinde cok onemli bir rol oynamis olmasi.
  • jan sobieski. *

    //(...)

    acaip karşılaşmalar oluyor. metroda lehistanlı bir kadın bana ineceğim istasyonu gösterdi. müdhiş göz nezlesiydim, kadın beni ağlıyorum sandı. hangi milletten olduğumu sordu. yüzü çok garip ve munisti. bir yalnızlık ve gurbet feneri gibi bir şey. anlattım. derhal türk ve leh münasebetlerine geçtik. zavallı kadıncağız, bizim iki yüz senelik ıztıraplarımızın jean sobieski denen bir beyinsiz gayretkeşten çıktığından habersiz. leh ve türk dostluğundan bahsetmeğe başladı. (...)//

    ahmet hamdi tanpınar (sabahattin eyuboğlu'na paris'ten gönderdiği 9 nisan 1953 tarihli mektubundan)

    iç. "tanpınar'ın mektupları", hazırlayan: zeynep kerman, dergâh yayınları, 2.b. ağustos 1992 (-1 b. 1974-), s. 80-81.
  • lehlerin pek sevdiği muzaffer komutan... leh tarihinin zaferden cok kan, gozyasi ve acidan olustugunu dusunursek onlara hak vermemek elde degil.
  • vilanov sarayinin sahibi
  • gdansk'ta, ana tren istasyonu civarında, şahlanan atının ayakları altında ezilen osmanlı askerli bir heykeli bulunan, viyana'yı kuşatan osmanlı kuvvetlerini geri püskürtülmesinde öncü rol üstlenerek viyana kuşatması'nın seyrini değiştirmekle ünlenmiş, avrupa birliği fikrinin ilk ortak kahramanlarından sayılan kişi.
  • vatana ihanetten yargılanması gereken adamdır. işgüzar adam adam yerinde oturacağına, viyanayı osmanlıdan kurtarmaya and içmiş. koştur koştur gelmiş. eee o kurtardığı avusturya naapmış. polonyanın baş düşmanları prusya ve rusyayla işbirliği yapıp polonyayı taksit taksit yemiştir. jan sobieski 1683 senesinde bir polonya ordusu ile viyanayı kurtarmaya gelmişti. 1772'de yani 89 sene sonra ortada polonya diye bir ülke yoktu. varşova'da bir rus çarlığı şehriydi.

    edit : 1772'de çözülme başlamış, 1795'de polonya diye bir ülkenin varlığı 1918'e kadar avrupa haritasından silinmiş.
  • (bkz: sobieski)
  • yasadigi donemde sarayda annesi babasi da dahil olmak uzere kimse tarafindan sevilmeyen kahramandir. kendisi dombili bir bunye oldugu icin ve surekli tikindigindan tiksinti yaratiyormus. ortalama bir turk tipi berber havasi varmis. saclari arkadan hafif uzun, biyiklari firca gibi ama adeta bir can dundar tarzinda genc irisi bir hali varmis. hazetmiyolarmis yani bunu. christmaslarda, yortularda filan gelen misafirlerin yanina cikmiyormus. bir el opme, bir saygi gosterisi hic bisey yokmus essek herifte. sarayin hemen yanindaki sokakta, gaz lambasinin altinda mahallenin itleriyle sabaha kadar icip sicip geyige vuruyomus. babamin isini de yapmiycam devlette de calismiycam. kendim bir atelye (atolye bile diyemeyecek kadar da kultursuzmus okuz) acicam, gerci devletin garantisi var ama “en iyisi kendi isin” deyip duruyormus. sonunda avusturyalilarla osmanlilarin arasinda bir mesele oldugu ortaya cikinca sobieski’nin babasi, annesi ve ozellikle de krakow’lu kayincosu; sen aslansin, kaplansin, allahin merzifonlusunu mu yenemeyeceksin. merzifonun nufusu kac? genc (genc burda sobieski oluyor) demisler. sonra bunu saraydaki en besili ata bindirip ati da bi guzel dehlemisler. gidisin olsun da donsun olmasin, ne tepeler turkler seni simdi diye de mustehzi mustehzi eklestirmisler. amma velakin sonuc malum. hava sartlarinin elverissizligi, avusturyalilarin bi telefonla orta avrupadan 57 kamyon adam getirtmesi (bkz: kamyonla adam getirmek) ve kirim haninin son anda savas karsitlari arasina katilmasi sonucunda bizim al yanakli kele sobi onune geleni tepelemis. o yillara kadar saraydaki kisitli ortamda ortaya cikmayan ergen kuvveti bizim dingil merzifonluya patlamis. ama gorenler hala anlatirlar ki 500 kere oyle savas olsa birini sobi kazanirmis. oyle denk gelmis iste. merzifonlu ordusunu geri cekerken, ne kadar “iyice bakin bisey unutmayalim” dediyse de herkesin sorumlulugu birbirine birakmasi sonucunda bi ton kahve, bi suru sancak ve bissuru pasaport orda kalmis.

    sobieski evine dondugunde saskinlikla karisik, yapmacik bir sevincle karsilandiysa da bazi vakanuvisler babasinin yillarca sobieskiyle konusmadigini hatta sarayin koridorlarinda yan yana gecerken, sobieski’ye biyik altindan “esoguluessek”, “pis herif”* seklinde mirildandigi rivayet etnektedir.

    aile baskisina dayanamayan sobi 1691-1692 egitim ogretim doneminde hizlandirilmis bicki dikis kurusuna katildi ve mezun olur olmaz varsova’nin sahil kasabasi tadindaki wilanow semtinde atelyesini acti. tabi kendisi boyle isterdi ama maalesef buyuk bir kral olarak hep buyuk buyuk islerle ugrasarak sarayinda oldu. adi polonya ve viyanadaki bilimum cadde, stadyum ve okullara verildi. bugun dahi yasli bir polonyali, genc bir polonyalinin adinin sobieski oldugunu ogrendiginde “sobieeeeeeskiii ne guzel ismin varmis sobieskiiiii, hay adinla yasa” diyerek duygulanir.

    halbuki kara mustafa pasa sobieskiyi tepelese, hem kendi kellesini kurtarsa, hem bizi kurtarsa, hem sobieski’nin ailesini kurtarsa, viyananin ismi merzifon olsa, biz de anadoluda da bi tane merzifon oldugunu duydugumuzda ahaha ayni sincan gibi, orda da var, orta asya’da da var ya bi sincan diye bilgimizi konustursak ne olurdu. ama olmus artik bi kere. bize de bokyedi basi sobieskiyi tebrik etmek duser. aferim sobi iyi bok yedin!
  • vatikan müzesi'nde kendi adını taşıyan odada devasa bir resmi vardır ve resimde merzifonlu kara mustafa paşa'nın terkedilmiş ve bir asker tarafından da yerle bir edilmiş durumda olan çadırının önünde, yanındaki bir kişiye, papa'ya yazdığı bir mektubu verirken atının üstünde muzaffer bir komutan edasıyla tasfir edilmişdir.. tablonun tepesinden de latince "non nobis, domine, non nobis, sed nomini tuo da gloriam" yazar, yani "bizim değil, efendim, bizim değil, ama sizin, yalnızca, zafer" papa'ya, hristiyanlığa atfen..
  • varşova'da bulunan güzel bir otel
hesabın var mı? giriş yap