*

  • etnografya müzesi binası 19.yy başlarında neoklasik tarzda meyilli bir teras üzerine inşa edilmiştir. 1831 yılında veba hastalarına ait st.roch hastanesi olduğu,1845 yılında fransızlar tarafından onarıldığı ve bu tarihten sonra fakir hırıstiyan ailelerinin bakımına tahsis edilen bir kurum olduğu bilinmektedir. daha sonra hıfzıssıhha müessesesi ve sağlık müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmıştır. 31 aralık 1984 tarihinde kültür ve turizm bakanlığı'na etnografya müzesi olarak düzenlenmek üzere devredilmiştir.1985-1988 yıllarında restore edilerek etnografya müzesi olarak hizmet üretmeye başlamıştır. müze binası zemin kat üzerine 3 katlı olarak inşaa edilmiştir.birinci ve ikinci katlarda teşhir salonları,üçüncü kat depo, laboratuar, fotoğrafhane ve büro olarak hizmete sunulmuştur.teşhirde izmir ve yöresinin 19. yüzyıldaki sosyal yaşamından kesitler verilmesi amaçlanmıştır.bu nedenle endüstrileşme ile birlikte bugün yer yer terkedilen tenekecilik,nalıncılık,çömlekçilik,gözboncukçuluğu,tahta baskıcılık, halı dokumacılığı, urgancılık, keçecilik ve saraciye gibi el sanatlarımızın tanıtılması düşünülmüştür. konular fotoğraf ve tanıtım panolarıyla anlatılmıştır.

    birinci kat teşhiri : sağda birinci bölümde 19.yy'da misafir odası,el işlemeleri,hamam takıları ile ikinci bölümde gözboncuğu fırını ve örenkeleri,tahta baskıcılık örnekleri,izmir ilinin ilk türk eczanesi (ittihat eczanesi), keçecilik, nalıncılık ve tenekecilik sergilenmiştir.izmir'in meşhur şerbetçisi bu bölümde yaşadığı yüzyıldan bizi selamlar.üçüncü bölümde çömlek çarkı ve mamülleri saraciye,deve maketi ile deve güreşleri,halk oyunları ve efe giysileri tanıtılmıştır. salonların iç kısmında yer alan koridordaki vitrinlerde para keseleri,sedef kakmalı eşyalar,cam ve opalin eşyalarla, el işlemeleri teşhir edilmiştir.

    ikinci kat teşhiri : sağda birinci bölümde 19.yy. gelin başları,kadın süs eşyaları,gelin odası,gelinlikler vitrini,sünnet odası,oturma odası,mutfak malzemeleri,el yazması kitaplar,osmanlı devri sikke'lerivle bazı takımlar teşhir edilmiştir.üçüncü bölümde osmanlı devri ok, yay, kama, süngü, mızrak, tabanca ve tüfek gibi savaş malzemeleri,çoğunluğu ege bölgesi'ne ait halı, kilim, sicim, heybe, torba gibi dokuma örnekleri ile halı tezgahı sergilenmiştir.salonların iç kısmında yer alan koridordaki gömme vitrinlerde gelin yorganı,el işleme örnekleri, çeşmibülbüller, şerbet takımı, erkek keyif eşyaları,çini ve porselenler yer almaktadır. müzeyi 1989 yılında yerli 11 bin 356,yabancı 3583 olmak üzere toplam 14 bin 939 turist ziyaret etmiştir.
  • izmirin guzel muzelerinden ama izmir gibi bir kent icin kucuk. yanindaki arkeoloji muzesi ise, kultur bakanliginin muzeleri gezmeye gelenleri yolma felsefesi yuzunden goremedim (asker er`e bile indirim yok).
  • (bkz: gavur izmir)
  • 2006'dan beri izmir'de yaşayıp 4 senedir de bu müzeye 100 metre mesafede çalışıp ancak gidebildiğim müze. detaylıca, sindire sindire gezmek isterseniz 1 saatinizi alacak olan güzel bir müze. üstelik aynı bahçede izmir arkeoloji müzesi de bulunmaktadır. etnoğrafya müze girişi ücretsiz, arkeoloji ise 10lira. okumak isterseniz de şurada anlattım
  • izmirli araştırmacı yaşar ürük’ün paylaşımına konu olan mekan. buyrun;

    ‘’hastane mi piçhane mi?

    (izmir hakkında minik notlar - 019)

    "efsaneler şehri" izmir'de, dikkatli araştırılmadan ortaya atılan yanlış bilgilerden biri günümüzde "izmir etnoğrafya müzesi" olarak kullanılan ve halk arasında "piçhane" olarak bilinen tarihi yapı ile ilgilidir. bu konuya kaynak olarak internet kullanıldığında söz konusu yapı ile ilgili olarak ufak tefek cümle farklılıklarıyla şu açıklama görülür:

    " müze binası, musevi mezarlığı üzerinde, meyilli bir teras üzerine 1831 yılında neoklasik tarzda inşa edilir. vebalı hastalar için st. rock hastane ve manastırı olarak fransızlar tarafından inşa edilen yapının asıl mimarı tam olarak bilinmemektedir. 1845 yılında fransızlar tarafından onarılarak fakir hıristiyan aileleri için bir bakımevine dönüştürüldüğü bilinmektedir."

    ne yazık ki bu yanlış bilgi, binanın sahibi durumundaki kültür ve turizm bakanlığı'nın sayfalarında da, wikipedia'da da ve hatta farklı bakış açılarıyla bilgiler içeren ekşi sözlük'te bile bu ifadelerle yer almaktadır. hatta bu bilgiyi abartarak şu uydurma bilgileri de ekleyen sayfalar da görülebilmektedir: "bu yapıda efes'ten getirilen bloklar ve mermer mezar taşları kullanılmıştır. yapının mimari tarzı konusunda neoklasik tarzdan neogotik tarza dair değişik görüşler olmakla birlikte bizans mimarisinden esinlenen süslemeleri dikkat çekicidir. bu yapı 1845 yılında fransız’lar tarafından bir bölümü fakir ve kimsesiz hıristiyanların bakılması için, bir bölümü de doğum evi ve zührevi hastalıklar hastanesi olarak kullanılmıştır. fakat önce sadece doğum evi olarak bilinen yapı daha sonraları; 'hangi kadın gider orada doğum yapar; elbette doğacak çocuğun babası belli olmayan…' düşüncesinin etkisiyle halk ağzında 'piçhane' olarak anılmaya da başlamıştır. zamanın izmir valisi rahmi bey, st. roch binasını müslüman okulu olarak kullanmayı düşünmesine rağmen bu düşüncesini yaşama geçirememiştir..."

    bu açıklamayı ilk okuduğumda kızgınlığımdan ne yapacağımı bilememiştim. hangi cümlenin neresinden tutulacağı bilinemez halde ve tamamı yanlışlar içeren perişan bir açıklamaydı. bu "taşlar efes'ten getirildi" masalı izmir'de akıl almaz işler için sürekli kullanılır. bu palavranın en çok kullanılan ayağı "rıhtım" inşası yani "kordon" içindir. bunu üfürenler rıhtım yapımı sırasında denize gömülen dolgunun hacmini ya da büyüklüğünü hiçbir zaman düşünüp hesap yapmamışlardır. izmir'de bu kadar taş iddia edildiği gibi efes'ten getirmiş olsaydı, bu gün efes ören yeri'nde tek bir mermer kalmazdı.

    rıhtım inşaatında ne kadar kıyı bordürü kullanıldığı hakkında bir hesap yaparsak durum zaten ortaya çıkar. üstelik bu hesabı sadece kıyı çizgisi uzunluğunu hesaplayarak yapalım. yani "çökme" ya da "dolgu" sonucu suyun altında kalan inanılmaz hacimleri hesaba katmayalım. taşlarının efes'ten getirildiği iddia edilen rıhtım bordürü konak'tan başlatıp uzunlukları toplayalım.

    konak kışla köşesi - gümrük binası arası: 255 m.

    gümrük binası kıyı toplamı 548 m.

    ana mendirek bordür uzunluğu 2092 m.

    gümrük - pasaport arası eski liman kıyısı 678 m.

    pasaport mendirek kıyı bordür uzunluğu 317 m.

    pasaport - punta arası rıhtım uzunluğu 2026 m.

    tümünün toplamı ise 5916 m.

    gelelim hesabın başka yönüne. rıhtımda kullanılan bordürlerin her birinin hacmi bir metreküpten büyüktür. bir metreküp mermerin/taşın ağırlığı yaklaşık 2800 kg'dır. yaklaşık yirmi bin ton mermeri efes gibi uzak bir yerden 1870'lerin koşullarında, üstelik rıhtım ve üzerindeki demiryolu yokken nasıl getirdiler dersiniz? bunların dışında "izmir rıhtım imtiyazı"nın hem ilk sözleşme hem de temdit sözleşmelerinin tüm nüshaları ve koşulları bellidir. orada rıhtım, pasaport binası, gümrük binaları, iskele ve mendirek vb. tüm yapımla ilgili malzemelerin izmir ve yakın bölgelerde nereden alınacağı ayrıca belirtilmiştir. efes harabeleri söz konusu bile değildir. bu bir şehir efsanesidir. kaldı ki efes antik kenti'ni biraz bilen bir kişi bile o alandan yaklaşık 6 kilometre uzunluğunda blok taşların harabelerin hiçbir yerinden alınmış olamayacağını da bilir.

    - - -

    etnoğrafya binası tarihçesine dönersek; izmir büyükşehir belediyesi "kent ansiklopedisi" üst başlığı altında 2013 yılından bu yana bir dizi çalışmayı sürdürüyor. orada iki cilt halinde yayımlanan "mimarlık" bölümü de var. birçok mimar ve şehir plancı katkıda bulunmuş. bu maddenin açıklamasından da anlaşılıyor ki ellerinde kesin kanıt olmadan, internetteki bilgileri aktarma yoluna gitmişler ve bu nedenle o bölümler ne yazık ki hatalarla doludur.

    gelelim işin doğrusuna.

    önce st. roch hastanesi ile ilgili bilgiyi aktarmak istiyorum.

    bu hastane, mortakya bölgesinde, pultuklar sokağı'nda, genellikle veba vb. salgın hastalıklarla mücadele için kurulmuş bir hastanedir. çalışmasını 1845 yılına kadar sürdüren hastane o yıl yaşanan büyük yangında harap olduktan sonra yapılan onarımla bakıma muhtaç katoliklerin geçici olarak barındırıldıkları bir yer olarak kullanılır. daha sonraları ise yoksul katolikler için yaşlılar yurdu ve yetimhane işlevine dönüştürülür. 1847 yılında bir grup katolik tarafından gönüllü bağışlarla satın alınarak genişletilen arsa üzerinde inşasına başlanan ve 1857 yılında tamamlanan yeni yapısıyla okul ve yaşlılar yurdu olarak hizmet görür. işgal döneminde göçmenler evi olarak kullanılan ve yeri günümüzde kültürpark'ın kahramanlar bölümü yakınlarında bir alana denk gelen hastane 1922 yangınında yanarak yok olur.

    1905 yılı izmir şehri planında hastane'nin yerini kırmızı ile işaretledim. bu hastaneyi konak'ta gösteren araştırmacıların başta 1876 tarihli lamec-saad ile sonraki tarihlerde çoğunlukla leipzig'de basılmış haritalara bakıp da bu hastaneyi gerçek yerinde görmemiş olmalarını büyük bir talihsizlik olarak görüyorum.

    eski izmirlilerin "piçhane" olarak söyledikleri günümüzün etnoğrafya müzesi binasına geldiğinde kesinlikle vali rahmi bey döneminde yapılmıştır. hiçbir zaman da adı verilen hastane olarak kullanılmamıştır. st. roch hastanesini mortakya'da gösteren haritalarda, bu bina asla yoktur ve yeri boştur. konuyla ilgili en önemli kanıt ise fotoğraflardır. yazıya eklediğim 1891-1892 dönemine ait fotoğrafta, henüz piçhane arsası boştur.

    ikinci fotoğrafta ise iki önemli ayrıntı birden vardır. fotoğraf yapının inşaatı sürerken çekilmiştir. çatı tahtalarının büyük bölümü henüz yeni çatılmış ve sağ kenarda da henüz kapanmamış bir boşluk açıkça görülmektedir. inşaatın pancerelerinde pervazlar da yoktur. fotoğraf 1920 yılı mart ayında yani işgal döneminde çekilmiştir. fotoğrafın ikinci önemli ayrıntısı arka planda salepçioğlu camii'nin görülmesidir. caminin bitim tarihi 1906 yılıdır. demek ki bina 1906 yılında henüz inşa edilmemiştir.

    yapı, vali rahmi bey döneminde yetimhane olarak inşa edilmeye başlar. ancak izmir’in işgaliyle yarıda kalır ve bu kez yunanlılar tarafından tamamlanarak öksüz rum çocukları için kullanılır. bu dönemde türkler tarafından takılan "piçhane" adı da günümüze kadar gelir. cumhuriyet döneminde önce halk sağlığı enstitüsü ardından uzun yıllar il sağlık müdürlüğü olarak kullanılan yapı 1984 yılında kültür bakanlığı’na devir olunur. bir bölümü izmir etnoğrafya müzesi olarak kullanılırken, büyük bölümü ise 1987 yılından bu yana il kültür müdürlüğü olarak hizmet verir.

    izmir şehri hakkında uydurulan masallar yazmakla bitmiyor...

    - - -

    kaynakça:

    http://www.wikiwand.com/tr/İzmir_etnografya_müzesi

    https://izmir.ktb.gov.tr/…ir-etnografya-muzesi.html

    http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/…falarpdf.pdf?0

    http://www.hayatagaci.biz.tr/…ir-etnografya-muzesi/

    https://gezigezgini.com/…k/izmir-etnografya-muzesi/

    (bkz: izmir etnografya muzesi)yaşar ürük "izmir'i izmir yapan adlar" izmir büyükşehir belediyesi kent kitaplığı, no: 55, izmir 2008

    yaşar ürük belgeliği’’

    önemli not: sözü geçen fotoğraflara facebook hesabındaki paylaşımından ulaşabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap