• (bkz: #8321901)
  • eric hobsbawm ın tuhaf zamanlar ismiyle türkçe'de yayınlanan kitabı.

    http://www.iletisim.com.tr/…isim/book.aspx?bid=1215

    kitabın orijinalinin tam adı:
    "interesting times: a twentieth century life"
  • eric hobsbawm'ın tuhaf zamanlar adıyla türkçe'ye çevrilen otobiyografisi. çeviren: saliha nilüfer. şu satırların önünde saygıyla eğiliyorum:

    "berlin'de geçirdiğim aylar, ömür boyu komünist olmama neden oldu -ya da en azından, okul günlerinde bağlandığı siyasi proje olmasa, hayatına anlamını ve özünü veren şeye sahip olamayacak bir adam haline gelmeme neden oldu. üstelik bu proje bariz bir şekilde başarısızlıkla sonuçlanmasına ve artık bildiğimiz kadarıyla bu son kaçınılmaz olmasına rağmen... tıpkı yok edilen metinlerin, bilgisayar hafızalarının bir yerlerinden uzmanlar tarafından yeniden çıkarılmayı beklemesi gibi, ekim devrimi hayali de içimde bir yerlerde duruyor hala. onu terketmeme, onu reddetmeme karşın yine de silinip yok olmadı. bugün bile sscb'nin hatırasına ve geleneğine, komünist çin'e beslemediğim türde bir hoşgörü ve şefkat beslediğimi fark ediyorum. ne de olsa mensubu olduğum kuşak için ekim devrimi, çin'in hiç olmadığı şekilde dünyanın umudunu temsil ediyordu. bu umudu sembolize eden sovyetler birliği'nin orak ve çekiciydi. peki ama berlinli bir okul çocuğunu komünist yapan tam olarak neydi?

    otobiyografi yazmak, kişinin kendisi hakkında daha önce hiç yapmadığı biçimde düşünmesi anlamına geliyor. benim açımdansa bu, bir yüzyılın üç çeyreğine ait jeolojik tortuları sıyırarak, bir yabancıyı, gömüldüğü yerden çıkarmak ya da keşfetmek ve ayrıntılarına varıncaya değin yeniden incelemek anlamına geliyor. tanıdık olmadığım bu yabancı çocuğu anlamaya çalışırken şöyle bir sonuca ulaşıyorum: şayet farklı tarihsel koşullarda yaşamış olsaydı, dışarıdan bakan hemen herkes onun için şöyle ya da böyle entelektüel bir hayat öngörecek olsa da, hiç kimse ondan coşkulu bir siyasal bağlılık beklemeyecekti. ..."
    s.: 82-83.
  • saygı duyduğum ve benimsediğim bir tarihçi olan hobsbawm'ın kitabını bir solukta olmasa da okudum. siyasetle, tarihle ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap. her şeyden önce çok ilginç bir hayat onunkisi. zira mısır'da doğmuş, almanya ve avusturya'da büyümüş, ingiltere ve amerika'da da hocalık yapmış. dünyanın neredeyse her bir yerini gezmiş. dolayısıyla bu kitap başka bir anlamda da bir gezi kitabı. kitabı okumak için marksist olmanıza gerek yok - ben de değilim zaten. dünya çapında tanınan, eserleri onlarca dile çevrilmiş bir tarigçinin hayat hikayesinin biraz da ötesi bu kitap. o yüzden okunmaya değer...

    --- spoiler ---
    kitaptan akılda kalan bazı şeyler:
    - pariste, duvarları aynalarla çevrili bir genelev odasında, macar bir arkadaşı ve bir grup bayanla berbaer bekaretini kaybetmiş.
    - bertrand russel ile londra'da nükleer silah karşıtı eylemlere katılmış 1960ların sonlarında. hatta bir gazetenin ilk sayfasındaki fotoğrafta polisle burun buruna bir fotosu var. gözaltına alınmaktan son anda kurtulmuş.
    - hitler döneminde almanya'da bir yahudi olarak algılanmamışlar. o bir ingiliz olduğu için, ingiliz kimliği bir anlamda onu korumuş.
    - annesi ve babası eric genç yaştayken ölmüşler.
    - invention of traditions isimli kitabına cambridge'deki gizli okul örgütlerinin nasıl ilham olduğunu da anlatıyor.
    - jazz müzikle profesyonel anlamda ilgiliymiş. konu üstüne kitapları ve makaleleri var.
    - kitabını muhalefete devam diyerek bitiriyor: "dünya kendi başına bırakılırsa daha iyiye gitmeyecek."
    --- spoiler ---
  • arkadaşlarımdan söz eden bir kitaptır. (bkz: #9394555) (bkz: üçüncü kişilere bir şey ifade etmeyen entryler)
  • (bkz: #17477572)
  • yayınlanma tarihine göre okuduklarım içinde beni en çok güldüren discworld romanı ki daha yarısındayım. serinin her kitabı standalone olarak okunabilir o yüzden gonul rahatlığıyla okuyabilirsiniz ve okumalısınız da.
hesabın var mı? giriş yap