• insan dışındaki varlıklara konuşma özelliği verme, bi nevi eşyayla muhabbet etme, hatta klmi zaman bundan rant sağlamaya çalışma sanatıdır.

    kendimi yerim, birbirlerini yiyenlerin ülkesindeyim;
    vatan seslenir: "şu gölü boqlu vietnam kadar olamadım"
    hayatıma kramp girer ara sıra, uyuşturulmuşların içindeyim;
    ipler seslenir: "tak beni boğazına, kaderin olayım"...

    ahahı... şiir oldu birden...
  • hule, intak sanatına bir örnek:

    ben dereyim, küçücük
    balıkların oyna$tığı bir dere.
    $uracıkta akar giderim
    kötülüğüm yok kimseye.

    dilimden anlarsınız, belki
    dinleyin beğenirsiniz türkümü.
    umutsuzluğa dü$mez yüreğim
    kendimce ya$arım günü.
  • (bkz: apostrophe)
  • ing.intact (bütünlügü bozulmamis, tam) sözcügünün türkce'ye devsirilme sonrasi okunusu
  • (bkz: nutuk)
  • bu söz sanatının olduğu her yerde zorunlu olarak kapalı istiare sanatı da bulunur.
  • konuyla ilgili şöyle de bir şey vardır: fabl
  • insan dışı varlıkları insan gibi konuşturma sanatı.
  • insan dışındaki canlı veya cansız varlıkların kişileştirilerek konuşturulması anlamına gelen edebi sanat.

    genellikle kahramanları hayvanlar olan fabl türü hikayelerde kullanılır.

    orhan pamuk’un “benim adım kırmızı” adlı romanında ise alışılmışın dışında örnekleri var. kitabı okurken kendinizi öldürülüp kuyuya atılan bir insanla, bir ağaçla, yıllarca elden ele gezen türlü maceralar yaşamış altın bir sikkeyle ve ölümün kendisiyle sohbet ederken buluyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap