*

  • varolmasini en cok hitler in isteyecegi, ayrimci, irkci, deli dolu bir hayali enstitu.
  • kurucularinin burnu havada aristokrasiden siyrilip, çok bildigini sanan burjuva yoluyla, kendinden bihaber vasata hitap etmeye baslamasiyla populist bir strateji tutturmus bu kurum ve de kurulus eger çok dikkatli olmazsa, "farkli olma" populizmini(?!) çok kültürlülük içkimizin içine karistirip hepimizi misil misil uyutma planlari, bu kurum ve de kurulusun elinde patlayabilir, acisini yurdum ve dünyam insani çekebilir
  • sozluk içindeki olanının gayet normal olduğu bir enstitü. çünkü sözlük adı üstünde tanımlamak, tasnif etmek ve çerçevenin içini doldurmak için vardır. ve açıkçası sözlükte elmanın armudun metallicanın tanımlarını yapmaktansa insanlar üzerine değerlendirmelerde bulunmak, onları kategorize etmek çok daha anlamlı ve dahası eğlencelidir.

    ve işte tam da bu noktada haşmet gibi (babamın oğlu), ince bir ayrıma dikkat çekmek istiyorum. o da bu tanımların mutlak doğrular sunmaktan öte gerçeğin ne kadar çok yönlü ve tutarsız olduğunu göstermeleri. korkulanın aksine bir söylem hiyerarşisi yaratmak şöyle dursun içlerindeki zıtlaşmalar komunistler, türbanlılar, kürtler, punklar vs... üstüne daha da çok kafa karışıklığı yaratırlar. entrysine yüzde yüz inanan biri bile başlıktaki tüm entryleri okuduktan sonra acaba diyebilir. başta okuduklarından etkilenmeyeceğini sanır ama sonra hiçbir şeyin o kadar da basit olmadığını anlar.

    bir ikinci nokta ise sözlüğün fikirlerin zıtlığından öte onların zamansallığını, içinde bulunduğumuz toplumsal yapının evrimine de bağlı olduğunu göstermesi. bu ise beş altı yılda olmasa da sözlüğün sürekliliğini öngörürsek on on beş yıl sonra daha net görebileceğimiz bir unsur.
    (bkz: zamanının ötesinde entry)
    (bkz: meta entry)
  • bu enstitü insanların beynindedir.karşılaşılan insanı tanımlamaya,bir kategoriye sokarak ondan gelebileceklere karşı gard almak ya da çıkarcı bir hesapla gelemeyecekleri hesap ederek uzaklaşmak.
  • bu enstitü geliştikçe, çalışma alanları da doğal olarak artıyor ve farklı dallarda mevcudiyetini sürdürdükçe sürdürüyor. m.ö. 784 yılında kurulan bir enstitü, sadece insanları çeşitli biçimlerde kategorize etmekle yetinmez; kategorize ettiklerini ne yapıp ne yapamayacağı hakkında görüş bildirir.

    şimdi denilecek: "e sorun ne?" açıklayayım efenim. insan standartlerı enstitüsünün daimi üyesine göre, bir "x" ve "x-olmayan" vardır. ve şeylerin telif hakkını "x" üzerine geçirmiştir. şeylere sahip olmayanlar veya uygulamayanlar kesinlikle "x-olmayan"dır. başka türlü olmaz, olamaz bu anlayışa göre... hadi bu enstitünün raporlarına bakalım da olay netlik kazansın. misal, kendim bu ortamda milliyetçilikten nefret ettiğimi ve "ulusalcı" bireylerin düşüncelerinden hiç hoşlanmadığımı belirtmiştim. ancak dostlar sağolsun, beni anında "ab'ci" yaptılar. ab'den hazzetmediğim halde... demek ki, insan standartları enstitüsü'nün (ise) çalışanı baştan şu önermeyi atıyor: "ulusalcı ve milliyetçi olmayanlar avrupa birliği sempatizanıdır, başka türlü olmaz!"

    burada da "ilk başta" zararsız görülen bu davranış, aslında tehlikeli bir potansiyeli içinde taşır. bunu açıklamak için merkezi politikalara değil de alegorik olarak bakalım zeytin'den izinle... ise çalışanı şu önermeyi ortaya atmış olsun:

    "mor saçlı kimseler taksiye binemez!"

    peki ne oluyor? ise çalışanı bu önermeyi atıyor ancak taksi bulmak için sokağa çıktığında ne görsün! mor saçlı biri taksiye biniyor!! bu ise çalışanı için çok büyük bir şoktur. burada yapılması gereken, önermesini düzeltmektir. ancak düzeltmez kendisi, düzeltse bile ise kabul etmez. bu yüzden yapılacak şey, karşısında gördüğü "manzara"yı çürütmektir. yani, taksinin aslında "taksi" olmadığını ya da mor saçlı kimsenin aslında "mor saçlı" kanıtlamaya çalışır.

    birinciye göre, "mor saçlı kimsenin bindiği taksi değil kendi hususi arabasıdır!" diyerek taksinin taksi olmadığını "kanıt"lar ise çalışanı... ama herkes bilir ki bindiği bal gibi taksidir, üzerinde "taxi" veya "taksi" yazar, sarı renklidir ve şoförü mor saçlı kimseye "götüriyim mi abla?" demiştir. gene kabul etmez ise çalışanı ve şunu söyler: "bu otomobil, taksi kisvesi altında hususi arabadır!" kendisine göre, mor saçlı kimse ve şoför aslında rol yapmaktadır ve gerçek yüzlerini saklamaktadır. hatta, coşarak "mor saçlı kimse, şoförün gizli yavuklusudur!" der, ve olayı "kriminalize" eder.

    ortada mor saçlı birinin taksiye binemeyeceği ve şoförle ilişki yaşayamayacağı yönünde bir ceza kanunu yoktur; dolayısıyla ise çalışanı kendi önermesinin çürütüldüğünü örtbas etmek için olayı ilginç bir şekilde "kriminalize" eder. mor saçlı kimseye ve şoföre dava açılmasını ister, açılmasa bile kendisi "suçlu" ilân etmiştir.

    ikinciye göre, bu sefer "mor saçlı kimse, mor saçlı değildir; peruk takmıştır!" der ve asıl korkuncu budur. çünkü, bunu kanıtlamak için yapabileceği tek bir şey vardır o anda: "peruğu" kafasından çekmek. eskiden manevi şiddet uyguluyordu ama şimdi fiziki şiddet uyguluyor ise çalışanı, anlayacağınız... fakat, bir de bakıyor ki "saç" peruk değil, gerçek! bu şiddeti uyguladığı için -ve yalanı da ortaya çıktığı için- bir tepki oluşacaktır doğal olarak.. ancak, ise çalışanı hem kendi önermesinin çürütüldüğüne hem de tepkilere dayanamayacağından, "mor saçlı kimse, aslında turuncu saçlıdır; saçını boyatmıştır!" diye açıklama yapar. hatta belki fotomontajla mor saçlı kimsenin turuncu saçlı "halini" yayınlar.. ve tahmin edebileceği gibi olayı gene "kriminalize" eder.

    ortada gene "suç" yoktur. "mor saçlı kimseler taksiye binemez" diye ortaklaşmış bir hüküm yoktur. ancak ise çalışanı bunu gerek hukuki gerekse ahlakî yollarla "meşru" hale getirmeye çalışır. kendi önermesi, kesin-değişmez yasa değildir ama yapmaya çalışır.

    burada şunu görüyoruz: insanları çeşitli eğilimlerinden ve konumlarından dolayı kategorize etmek veya genellemek "bir dereceye" kadar gereklidir aslında, ancak bunun da nesnel gerçekliğe uyması ve "politik doğruluk" ölçüsünde olması gerekir. yani, olayın olabilirliklerini veya olmazlıklarını da hesaba katarak ve kimsenin vicdanını incitmeyerek öyle araştırmalıdır.

    "x" ve "x-olmayan" ise daha da vahimdir. burda da kimliklerin, hallerin, öznelerin akışkan özelliğini dikkate almaz, "x-olmayan"ın "x" olmamasının nedenini "x"in taşıdığı niteliklerin hiçbirini taşımadığını iddia eder. özneler, haller, kimlikler sabittir ve ezeli olarak "sabit" kalmaya mahkumdur buna göre. "x-olmayan", "x"in taşıdığı niteliklerden herhangi birini taşırsa ya da "önerme"ye aykırı bir şekilde hareket ederse bir kisveye bürünmüşür... tüm bunlar da, ise çalışanını ortodoksluğa mahkûm eder ve nesnel gerçeklikten uzaklaştırır.

    son olarak şunu söyleyelim: ayrıntılı bilgi için reading modeli magazine* kitabını okuyunuz.

    *türkçe'ye "modeli dergisini 'doğru' okumak" diye çevrilmiştir.
  • (bkz: insanölçer)
hesabın var mı? giriş yap