• orjinali "internal family systems" olan terapi seklinin turkcelestirilmis adi.

    bu yontemi bulup, gelistiren terapistin adi richard schwartz.

    aile terapisi yaparken, hastalarinin ailesi yaninda olmasa bile icsel bir kavgada oldugunu fark etmesiyle once gestalt yontemini uyguluyor. hastalari "icimde bi parca var, sunu yapan" "icimde bir parca var sunu da diyen" dedikce, onlari bu 'karakterleri' karsilikli sandalyeye oturarak seslendirmesini istiyor. daha sonra fark ediyor ki, karsilikli sandalyeye gerek yok, oturdugun yerden de bunu anlatabilirsin.

    ifs yontemini gelistirirken ozellikle yeme bozuklugu olan ve intiharin esiginde olan hastalarla calisiyor. onlar uzerinden cok sey ogreniyor ve kendine bir sablon olusturuyor.

    ifs'e gore, herkesin icinde bir 'self' denen öz benlik vardir ve bu herkeste ayni ozelliklere(*) sahiptir. ayni zamanda herkesin icinde "exiles", "managers" ve "firefighters" kategorilerinden birbirinden farkli parcalar vardir, sistemi bir arada tutmaya calisan.

    exiles, bastirmaya calistigin aci ve korkular.
    managers, bildigin kontrol mekanizmasi, mukemmelliyetcilik, disariya karsi hayatta kalmak icin gelistirilen kati tutumlar
    firefighters da, managers denen yapi sistemi cok zorladikca ve exiles denen acilar hala hissedildikce sistemi "rahatlatmak" icin basvurulan olabildigince yikici davranislar; bagimlilik, kendine zarar verme, sabote mekanizmalari vs...

    (managers ve firefighters, exile denen agir duygular aciga cikmasin diye gelistirilmis parcalardir ve surekli birbiriyle kavga edip, sistemi ele gecirmeye calisir. asla exile duygularinin aciga cikmamasi icin savasirlar.)

    ifs'in ozelligi, bu kendi icinde sistemi korumak isterken surekli "kavga" eden mekanizmalara saygiyla yaklasmak, onlarin iznini alarak onlari dinlemek ve ne icin savastiklarini anlayarak onlara tesekkur edebilmek. duyulan bu parcalar aslinda ne kadar aci cektigini gosterme sansi elde ediyor ve sistemi korumak icin burada sikistigini anlatiyor...

    acisi anlasilan parca, rahatlama sansi elde ediliyor. yargilanmadigi icin kendini savunmaya ya da sistemi baska sekilde ele gecirmeye calismiyor. bu sayede "self" denen, oz benligin ortaya cikmasina olanak sagliyor.

    cunku butun bu sorunlarin altinda ayni zamanda gayet (*)"sakin, merhametli, merakli, cesaretli, yaratici, baglanabilen, ozguvenli, netligi olan" bir "oz" var aciga cikip, sistemi yurutmeyi oldugu gibi yapacak gucu olan ve bunu yapacak da aslinda en dogru kisi olan.

    ifs hakkinda elestiriler de var; basit olmasina dair. her alanda uygulanamayacagina dair. travma alaninin onde gelen psikiyatristlerinden bessel van der kolk "beden kayit tutar" kitabinda ifs'e bir bolum ayiriyor ve inside out filminden sonra ifs'e karsi ilgi artiyor. yaklasik 30-40 senedir piyasada olmasina ragmen son zamanlarda ragbete ugrayan bir yaklasim diyebiliriz.

    turkiye'de richard schwartz'in bir kitabinin cevirisini zeliha babayiğit yapmis. https://www.kitapyurdu.com/…ri-terapisi/504335.html ayni zamanda youtube'da da bir soylesine denk geldim. https://www.youtube.com/watch?v=vxl2vkb6ruq

    onun disinda bu konuda esas kaynak https://ifs-institute.com/ kendi websiteleridir.

    ozellikle bagimliliklarda, yeme bozukluklari, intihar gibi agir vakalarda "firefighters" denen kendini yikmaya calisan mekanizmayi anlayip, rahatlatabilen, bilinen terapi sekillden cok daha olumlu sonuc alindigi yapilan testlerle biliniyor. bilimsel temelleri olan bir terapi sekli. travma konusunda da, ozellikle iliski ve baglanma temelli cocukluk travmasindan iyilesmede ise yaradigi goruluyor.

    vucudundaki her parcayi gorup tanimayi, amacini anlamayi, senin icin ne yapmaya calistigini gorup, tesekkur etmeye yonelik bir yaklasimi var. siradan bilissel terapi yontemlerinde terapist, hasta ile beraber ona "zarar" veren bu mekanizmalara karsi bir olup, onu dislamaya calisabilir, "yenmeye" calisabilir ama ifs'e gore "all parts are welcome" denir, yani butun parcalar takdir edilip, yer verilir.

    bu acidan butun "dinler"den bile daha "spirituel" ve kapsayici bir yaklasimi vardir, denebilir. ve psikoterapi yontemleri icinde insanin "en vahsi" yanlarina bile merak ve anlayisla bakmayi ilke edinmis, buradan iyilestirmeyi amaclayan 'humanist' bir yaklasim da denebilir.

    (evet, richard schwartz en agir katil ve tecavuzculerle bile tanisip calismis bir donem ve onlara dair der ki; 'suana dek taniyip da takdir etmedigim hicbir parca olmadi'. hastasinin gecmisine gore, o acimasizliklari yaptigi parcalar bile aslinda sistemi korumak icin bir seyleri yapiyor, mantigi ve nedeni var. bunu yasal olarak ve ahlaken anlamak ve onaylamak zorunda degiliz, ama en zor vakalarda bile kullanilabilir, diger klasik yontemlere gore iyilestirme ihtimali cok daha guclu bir yaklasimdir, diyebiliriz.)
  • terapi guru'su gibi iyilesmek icin her yolu deniyorum sdfghj bunun son yontemlerinden biri de icsel aile sistemleri terapisi oldu. https://ifs-institute.com/practitioners sitesinde, dunya uzerinde ifs egitimi almis, sertifikali terapistlere ulasmak mumkun.

    ben de oyle bir terapist buldum kendime uzaktan ve oyle basladim yeni bir seruvene.

    sadece bikac seanstan sonra rahatlikla diyebilirim ki, travmadan iyilesmek icin ifs en anlamli yontemlerden biri bence.

    cunku normalde bilissel terapi ile ya da diyalektik terapi yontemleri ile saatlerce konus konus konus... yine ayni yerde sikisip kaliyorsun. ama ifs'te amac terapistin kendi "oz"unde olmasi (self) o an onun (ingilizce) 8c denen (sakin, merhametli, merakli, cesaretli, yaratici, baglanabilen, ozguvenli, netligi olan" bir "oz") tutumundan biriyle ya da bir kaciyla en basitinden sordugu sorularla basliyorsun...

    travma insanin amygdala'sini etkiledigi icin, tetiklendigi an vucutta tepkilerle kendini gosterir, sozlerle kolay kolay anlatip ifade edemez, cozemezsin. travma, sana bir seyin olmasidir, kontrolunun olmadigi, seni egip buken sana zarar veren bir seye maruz kalmak zorunda olmandir. hal boyle olunca beyin bunu isleme alamiyor ve sikisip kaliyor...

    bilissel terapi gibi yontemler on beyini aktive etmeye calisir, olumsuz olani irade ile birakip, 'mantikli' cozumler sunmaya calisir. ama travma somatik'tir yani bedeninde aslinda izlerini gorursun (beden kayit tutar kitabi da bunu anlatiyor zaten tamamen)

    o yuzden travmaya maruz kalmis insanlar belli bir zaman sonra artik "deli" gibi gorunur, hatta direkt deli bile denir onun bu verdigi tepkilere...

    iste tam da o noktada icsel aile sistemleri terapisi bu verdigin tepkilere ve onlarla kurdugun iliskiyle ilgileniyor. seni tam da o noktada bulup, kucakliyor, orada yaninda olup seninle konusuyor ve oradaki iliskini duzeltmen, kendi icinde hep aradigin huzuru bulmana yariyor...

    kendi seansimdan ornek vereyim;
    ornegin, bir seansta terapistim bana 'vucudunda ne hissediyorsun' diye sordugu zaman aklima ilk gelen sey, aslinda senelerdir hissettigim tasidigim ama adlandiramadigim agirliklar oldu. konustukca ben bile sasirdim aslinda kullandigim dile, onu anlayabilmeme, cozebilmeme.

    terapistin ilk sorusu bedenine donup, nerede ne hissettiginle alakali. cunku oradan yola cikarak, ne hissettigine baglanabiliyorsun, o an icinde bulundugun durumla kontakt kurabiliyorsun. neyse, isin norobilimcisi degilim, simdi anlatamadim fghjk

    ornegin bir keresinde bogazimda hissettigim dugumu anlatmaya basladim... o dugum hissi bir topa donustu. sanki bogazimda bir top var ve yutamiyorum. ankisiyete ataklarim tetikleniyor bu sayede... (yazmayla olmuyor iste, seans ani oyle derin bir sey ki, yasayan ve sahit olan anliyor, yine de denemeye devam edeyim)

    bogazimdaki bu top benim yutkunmami engelliyor, esneyip durmama sebep oluyor. beni cok yoruyor. "ilk ne zaman hissettin" dediginde, 20 yasindaki halime dondum. ilk kez terk edildigimde... ilk kez yalnizligi derinlerimde hissettigimde. ve yalnizlik benim icin kendimi ifade edememek, anlasilamamak.. ona konustukca bu da aciga cikiyor.

    ve son zamanlarda kendimi ifade etmek icin, cozum aramak icin konussam da anlasilmadigimi hissettigimden o top hissi buyuyor, nefes alamiyorum... sonra o top'la konusmaya basliyorum.

    (bu arada "top" diyen benim, herkes kendince parcalarini cesit cesit gorup, anlatabilir... her parcanin baska bir ozelligi var.) bu top'a soruyorum "bana nasil yardim etmeye calisiyorsun" diye, yani onu anlamak istiyorum ilgiyle. (iste o an 'self' enerjide olmus oluyorum)

    "daha fazla aci cekme, aciyi sindirme diye burada bekliyorum. cunku cok aci cekiyorsun daha fazla sindirmeni istemiyorum" diye beni korumaya calisiyor aslinda...

    yoneticiler, iste boyle iyi niyetli ama belli rollerde sikisip kalmis parcalar... o an onu anlamak, bastirmaya calistigi aciyi cozmek, terapistin 'sahitligi' ve klavuzluguyla kucaklamak aslinda o topun adeta azalip kaybolmasina sebep oldu. amac, o toptan kurtulmak da degil ama o top zaten bu rolden kendi de yorulmus, baska sekillerde bana destek olmayi kendi istedi konustukca... anlasildikca...

    bu arada o top, ayni zamanda hissettigim ofke, anlasilamamazlik ve keder, hepsi idi. ve onunla iletisimde olan baska bir yonetici vardi, onu durdurmaya calisan, konusmami engelleyen, susmami isteyen.

    ben bu ikisinin arasinda sikisip kaliyordum o an. (polarizasyon, iki parcanin kavgasi arasinda sikisip kalmak, aile terapisinde oldugu gibi, icsel ailende sikisip kalmak)

    sonra o yonetici ile de konustuk... onun da beni "konusursam daha cok yara alacagimi, susarsam hayatta kalacagimi" diye korumaya calistigini anladim. daha dogrusu o anlasilmis hissetti ve takdir hissetti ilk defa. rolunde yorulmustu. o beni bastirmaya calisan yonetici yanima gelip oturdu, bu sefer o beni koruyordu dis dunyadan...

    bunu boyle anlatinca bi boka benzemedi bence. ama bu hikaye tamamen bir seansta cok kisa zamanda, sadece vucudumdaki hisleri takip etmemle ve terapistin kisa, sade sorulariyla kendime odaklanip, kendimi dinlemememle aciga cikiyor.

    tabii bu hikayenin ardinda cesit cesit travma var. bagirmak isteyip, anlatip inanilmamam mi defalarca... ya da reddedilmem mi... veya konustugum zaman cezalandirilmam, inanilmamam ve konusursam hayatimin tehlikede olmasi mi...

    benim kendi yasadigim seylerin yaninda ya da jenerasyonlar arasi bana miras gecen travmalarin 'ders'leri mi... onu o an tek seansta tamamen cozmek mumkun degil, ama konunun derinine inmek iste boyle bu kadar cabuk ve 'basit'

    ve bunu bedeninde hissediyorsun. bedeninden yola ciktigin icin parcalarla direkt iletisim kuruyorsun. onlarla iletisimin duzeldikce, onlar yardim aldikca sen rahatliyorsun... siradan bir bilissel terapi seansindan cok baska bir his bunu yasamak, bedeninde o enerjileri, o tepkileri ve sikismisliklari transforme ediyorsun, baskalastiriyorsun, donusumune sahit oluyorsun ve sen icinde o hissin getirdigi etki ile baskalasiyorsun. cok enfes bir sey bunu o an yasamak!

    icsel aile terapisi yontemi kendi icinde basit gibi gorunse de cok derin ve karmasik, ama aciga cikan sonuc cok rahatlatici ve insanin hayatinda kendi olmasina, parcalarinin islevsiz hali icin degil de 'kendi' ozbenligi ve gercekten iyiligi icin yasamasina buyuk destek veren bir guce donusuyor.

    turkiye'de bir tek kitap cevirileri yapan zeliha babayigit sanirim bunun seminerlerine katilip, uyguluyor. danisan aliyor mu bilmiyorum. eger kitabi edinebilirseniz, ihtiyaciniz varsa terapist bulabilir denerseniz, cok acayip bir deneyim yasamis olacaksiniz.

    hele hele koklesmis travma semptomlarindan cekiyorsaniz.... direkt dilini bulmus, onune gelen kismini cabucak cozmus gibi heyecanlanabilirsiniz benim gibi de...
  • aslinda cok basit bir teknigi var, ama her parca kendi icinde baska bir dunya, deneyince o kadar da basit olmadigini ve cok zengin bir dunya oldugunu anliyor insan. ifs uzmani degilim ama deneyimledigim kadariyla anlatmak istiyorum merak edenler icin.

    ilk asama: parcayi bulma, parcaya odaklanma ve parcayi betimleme
    ikinci asama: parcaya karsi hislerine odaklanma, parcayla arkadas olma, korktugu (etkilendigi travma) ne ise onu cozumleme ve boylece ozgurlesmesini saglama

    1. parcayi bulma
    gozlerini kapatip dikkatini bedenine vermek ise yariyor. anksiyeteden dolayi hep kafamda bir yerlerde yasadigim icin terapi esnasinda derin bir nefes aliyorum ve kendime kendim icin "geldim" hissi gelene dek gozlerim kapali bedenime odaklaniyorum. terapistimin kullandigi bir terim var: "i've arrived" diyor, gunluk konusma bitip beni dinlemeye hazir oldugunda. cok hos bir terim, ben de kullanmaya basladim kendim icin. "kendim icin geldim" anlami tasiyor, "kendim icin buradayim, hazirim" manasina geliyor. neyse... amac kendine donmek, bedenine odaklanmak yani. bu ilk asamada bedenine odaklaniyorsun ve nerede ne hissediyorsun onu bulmaya calisiyorsun. bunu yaparken mantigini kullanmayacaksin. bedeninde nerede bir titresim, agri, sikisma hissediyorsun? o anda en cok hissettigin his ne ise onu bulup odaklaniyorsun.

    2. parcaya odaklanma
    diyelim kizdigin, ofkelendigin bir sey anlattin. peki bedeninde nerede hissediyorsun onu? dikkatini icine, bedenine ver. yalnizca o hisse odaklan...

    3. parcayi betimleme
    parcayi gorebiliyor musun? eger oyleyse, neye benziyor? goremiyorsan, nasil deneyimliyorsun? ne kadar yakinsin? nerede nasil goruyor, duyuyor musun onu?

    (burada genelde ne hissediyorsam anlatmaya basliyorum. ornegin bogazimda hissettigim sikismisliga odaklandim bir gun. yaklastikca onun bir topa benzedigini gordum, kocaman yumru gibi bir sey bogazimda duruyor...)

    bundan sonrasi parcaya yaklasarak devam ediyor... esas seans burada basliyor.

    4. parcaya karsi hislerine odaklanma
    en onemli kisimlardan biri bu. bu noktada aslinda uzman terapiste ihtiyacin var cunku yavas bir sekilde seni o parcaya odaklanmana, "self" denen halinden odaklanmana yardimci olacak. odaklandigin o parcayla kavgaya tutusmus bir suru 'ses' duymaya baslayabilirsin bu esnada. o parcalardan "unblending" denen ayrisman, onlara saygi duyarak onlarin iznini alarak dikkatini ceken parcaya "ozbenlik" enerjisinden ulasabilmen cok onemli. "self"in ozellikleri nelerdir? sakin, merhametli, merakli, cesaretli, yaratici, baglanabilen, ozguvenli, netligi olmasi. eger buldugun o parcaya karsi kendini bu ozelliklerden birindeymis gibi hissediyorsan, mesela merak ediyorsan bu parcayi ya da uzuluyorsan haline yani merhamet duyuyorsan... bu enerjide kalip o parcayi dinlemeye baslayabilirsin.

    ama baska bir parca araya giriyorsa, bu parcaya kiziyorsa ve dikkatini cekmeye calisiyorsa onun iznini alman cok onemli. az evvel anlattigim "bogazimdaki top" orneginde, bu asamada baska bir parca devreye girdi ve onu susturmaya calisiyordu, bu yuzden bu haldeydi... ve iznini istememize ragmen (izin verirsen bu topa odaklanalim diye sordugumuzda 'hayir' dedi) geri adim atmak istemedi, biz de dikkatimizi odaklandik... (parcalar cok karisik seyler... bazen buldugunu saniyorsun ama aslinda dikkatini cekmek icin baska bir sey kullandigini bile gorebiliyorsun... o yuzden baskin olan his ne ise, ona odaklanmak amac seansta, parcalarin izin verdigi dogrultuda ilerlemek, onlari istemedigi bir seye asla zorlamamak ifs'in temeli)

    parmagini sallayan bir mudire gibiydi bu parca. susmami istiyordu. "susacaksin, o top orada kalacak ki baska acilar yutmayacaksin" diyordu. bu parcayla kavga eden bir sey hissetmedim icimde. bu "mudire" olan parcaya karsi sefkat duydum sadece, cunku susarak hayatta kalabilecegime inanmisti... zaten burada da diger adima gecmis olduk bile, parcayla dost olma kismi...

    5. parcayla dost olma ve onu dinleme, anlasildigini hissettirme
    eger odaklanmak istedigin parcayi bulduysan, betimlediysen, odaklanip duyabildiysen ya da ilgini cekmek icin baska parca araya girdiginde onun iznini alamadiysan boyle, butun dikkatini ona vermeye hazir hissettigin zaman o parcayi tanimaya basliyorsun. az evvel de bahsettigim gibi, zihnimde bana parmak sallayan bir mudireyi gordum.

    "konustugun zaman basin belaya giriyor" diyordu... "seni uzuyorlar, bunu kaldiramiyorsun ben de daha fazla yutkunma, aci cekme diye bunu engellemeye calisiyorum, seni susturuyorum" diyordu... ben bunu acikca anlatiyorum o esnada. o parca olmadan, o parcayi gozlemleyerek anlatiyorum. terapistim anlattigimi yaziyor. ve parcanin anlatmak istedigi sey o an bitince, donup o parcanin hikayesini hepimize ozetliyor. "bu parca senin ne kadar aci cektigini gordu, konustugun zaman cezalandirildigini gordu, bir daha cezalandirilmaman icin seni sonsuza kadar susturmaya calisti. cunku bu acinin ne demek oldugunu biliyor, yutkunamadigini biliyor.", "evet" diyorum ben de. (terapist 'sahit' olup anlatiyor, ben de parca baska neye sahit olunmasini istiyorsa evet hayir diyerek parcanin anlasilmak istedigi seyleri anlatmaya devam ediyorum...)

    "ben aci cekerken yanimdaydi, hepsini gordu, hep o ugrasti bununla" diyorum, terapist: "evet, basindan beri seni korumaya calisiyordu, sana ne kadar sadik bir parca, bunu gorebiliyor musun?" diyor (bu kadar basit degil ayrica, terapist daha fazla cumleyle de acikliyor durumu...) yani parcanin yapmaya calistigi gorevi anlamam ve takdir etmem icin sorular soruyor. ben de icimden "evet" diyorum. "zaten hep o vardi. o ilk defa sesimi cikarmak isteyip de duyulamadigim zaman aciga cikti. en az bir 14 senesi var. (kac yasinda bu parca, sorusunun cevabi...) en zor animda aci cekerken bu parca yanimdaydi, benimle kivraniyordu." terapist: "senin aci cekmeni gordu ve buna dayanamadi, senin yerine bu gorevi ustlenip aci cekmeni engellemeye calisti" ben de yavas yavas bunu zaten fark ettigim icin, "evet" diyorum ve nasil anladigimi anlatmaya devam ediyorum... bu esnada terapist "bu parcanin baska anlatmak istedigi bir sey var mi?" diye soruyor. bu parca tamamen icini dokmeden, duyulmadan ve yaptigi takdir edilmeden onu yalniz birakmiyoruz. eger parca icinden geceni anlattiysa diger asamaya gecebiliriz

    6. bu parca neyden korkuyor, neyi bastirmaya calisiyor* onu bulup onu bu rolden kurtarmak
    parcaya "bu gorevi yapmazsa ne olur?" diye soruyoruz. yukarida dedigim gibi "daha fazla aci yutmani istemiyorum, daha fazla aci cektirmelerini istemiyorum" diyor. sonra uzun uzun bu isteginin ne kadar hakli oldugunu ona anlatiyoruz... acisinin ne oldugunu anlatiyor... beraber o acinin ne kadar korkunc bir sey oldugunu ifade ediyoruz, onu orada o haliyle sikistigi icin anliyoruz...

    bu kadar emek verip, savastigi icin ona tesekkur ediyoruz. korktugu ve bastirmaya calistigi seyi anlatan ve duyulan parca biraz rahatliyor. "peki bu gorevi yapmasa ne yapmak isterdi bu parcan" diye soruyor terapist. "bana bagirmak, susturmak yerine yanima oturup beni korumak isterdi" diyorum. zarar gormemem icin beni susturmaya calisan bu parcam aslinda baskasiyla savasamadigi icin, kendini duyuramadigi icin bu role sikismis halde ve bu oldugunda ne kadar aci cektigimi bildigi icin, bir daha bu hale gelmemem icin bu rolde sikisti. ama bastirmaya calistigi aciyi gorup, o bu kadar yorulmadan da cozebilecegimizin umudunu verince ici rahatladi. boylece bana parmak sallamaktansa, yanima gelip benimle oturmak istedi, cunku beni cok seviyordu, butun derdi benim iyi olmamdi zaten. ben de onu dinledikce, onunla olan iliskim ondan nefret etmek, bastirmak, kacmaktansa; ona yaklasmak, onu anlamak, takdir ve tesekkur etmeye donustu. birbirimizle dost olunca, zaten beni cok seven parcam beni korumak icin beni susturmaktansa, beni korumak icin yanima oturup, bana sesini yukselten olursa yine beni korumak icin yanimda oturma karari aldi. (yoneticiler = koruyucular) parca baska bir sey soylemediginde ve halinden memnun olunca egzersiz bitiyor.

    peki bunu nasil hissediyorum? sag yanimda bir sicaklik hissettim bedenime odaklanirken. sag yanimda bir destek, omuz hissi geldi. o parca tepemde bana bakmiyordu yanimda duruyordu. zaten bana soyledigi seylerden sonra ben de onu anlayinca, "bu rolu yapmak zorunda olmasan, ne yapmak istersin?" dedigimde bu sekilde davranmayi secti. o da ben de bunun sevincini yasadik. beraber, organize olmus "icsel aile sistemimle" daha guclu, daha netligi olan, daha sakin ve cesur sekilde bu parcaya veda ettik.

    (bu asamada sikistigi travmayi yani surgunu tam olarak cozebilmis degiliz ama en azindan onu bu gorevde sikismamasi ve sistemimi devralmamasi icin ozgurlestirebildik ve rahatlatabildik. onun da burada sikismadigi haliyle o acilara ulasip cozmemiz bir sonraki seanslarda daha kolaylasabilecek, cunku onu korumaya, bastirmaya calisan yanim rahatlamis ve bana guveniyor olacak...)

    yaptigim seanslar sonrasinda anliyorum ki, icimde birbiriyle etkilesimde olan boyle bir suru parca var... o parcalari tanimama, dost olmama, sikistiklari gorevden kurtarmama yardimci oluyor bu egzersizler. ve temelde cektigim aci ne ise ona, parcalar asiri tepki vermeden daha kolaylikla ulasmama ve cozmeme yardimci oluyor ifs, boylece daha kendime ve kendi parcalarima guvenli, kendimle dost bir sekilde cikiyorum seanstan. parcalarim (ekstrem duygularim ve davranislarim) olmuyorum, parcalarimi gozlemleyerek anlamis, duymus, sakinlestirmis onlarla butun bir sekilde kendime donup, bugunume istedigim gibi, gercekten iyiligim icin odaklanabiliyorum.

    bu yuzden travma terapisinde icsel aile sistemleri terapisi cok degerli, "all parts are welcome" derken, saka yapmiyor. hicbir parca asagilanmiyor, bastirilmiyor, susturulmuyor. onlar zaten buna cok alismislar ve buna isyan ediyorlar. aksine bizim yerimize cektigi aci ve korumaya calistigi yara ne ise ona nazikce ulasmamiza ve iyilestirmemize yardimci oluyor bu sistem yaklasimi.

    bilissel terapiden, pozitif psikolojiden bu yuzden farkli. normalde terapist de sen de bu icindeki "olumsuz sesi" bastirmaya susturmaya calisirsin degil mi? ama travma tedavisinde o durumu daha da kotulestiriyor. ise yarasaydi bu noktada olmazdin zaten. cozum, ona boyle merhametle yaklasmak ve ozgurlestirmek iste. ifs bunu cok ustaca ve kolaylikla yapmana olanak sagliyor.

    sistemini zorlamadan, seni aglama krizlerine sokmadan parcalarini anlamana, onlara yardim etmene olanak sagliyor, icinde kurdugun bu huzurlu sistemde "olmus" bir sekilde ayriliyorsun seanstan, kendine guvenerek cikiyorsun. terapistine dayanarak, onun aklina guvenerek degil. "self-leadership" kismi da o iste. nefis!

    bu yukarida anlattigim egzersizin orjinal kisa metnini surada bulabilirsiniz: https://www.pesi.com/…-process-to-jumpstart-healing olur da silinirse diye, buraya oldugu gibi birakiyorum da. kaynak: pesi.com

    the first three steps (find, focus, flesh out) involve helping parts to unblend.
    fınd the part in, on or around the body.
    who needs your attention right now?
    where do you notice it?

    focus on it.
    turn your attention inside.

    flesh it out.
    can you see it? ıf so, how does it look?
    ıf not, how do you experience it? what is that like?
    how close are you to it?

    how do you feel toward the part?
    this question is our geiger counter for self-energy. any answer that is not in the ballpark of the 8 c’s (the qualities of self-energy: curiosity, calm, clarity, connectedness, confidence, courage, creativity and compassion) means that a second part is influencing our thoughts. we ask this second part if it is willing to relax so we can talk to the target part. “ıf it is not willing to relax,” we ask it what it needs us to know. this process may lead us to a second (or third, fourth…) target part.
    reactive parts often need to feel heard and validated. we stay with them until they are willing to let us get to know the target part.
    once they agree, we ask the client, “how do you feel toward the (target) part now?”

    befrıend the part by finding out more about it.
    the fifth step involves learning about the target part and developing a friendly relationship. this builds relationships internally (self to part) and externally (part to therapist). “how did it get this job?” “how effective is the job?” “ıf it didn’t have to do this job, what would it rather do?” “how old is it?” “how old does it think you are?” “what else does it want you to know?”

    what does this part fear?
    “what does it want for you?”
    “what would happen if it stopped doing this job?”

    this key question will reveal any lurking polarization.
    “ıf ı stop feeling anxious, ı’m afraid the suicidal part will take over.” or it will reveal the exile it protects.
    “ıf ı stop feeling anxious ı’m afraid jane will feel all alone and worthless.”
  • (bkz: kendinle olan savaşta hangi aşamadasın/@sacmalog)

    kendi zihnini, duygularini, sinir sistemini regule edebilmenin yolunu acan bir teknik aslinda ogrenildiginde.

    tetiklendigin bir an kendine soracagin iki soru, bunu saglamayi kolaylastirabiliyor.

    -bu parcanin pozitif amaci nedir? ne saglamaya calisiyor benim icin?
    -ve neyden korkuyor eger bu gorevi yapmazsa? ne olacagini dusunuyor?

    icindeki her sesi ciddiye alip, var olma izni verdikce, senin liderligine (self energy) olan guveni tamir oluyor. kararlarini alirken onemli bir data merciine donusuyor, butun her seyi tek basina halletmeye calisip, yuzune gozune bulastirmaktansa ve diger parcalar tetiklenerek onunla polarize sekilde calismasindansa...

    hayatinda kendinle ve basina gelenlerle uyum icinde (flow) yasaman icin bir kilavuzluk sagliyor icsel aile sistemleri terapisi. ogrenip uyguladikca, sadece terapi seansinda kalmiyor, kendi kendini iyilestirme, guvenme, regule etme sistemine donusuyor. bu da daha iyi iliskiler gelistirip, daha guzel yasamana yardimci oluyor. zaten terapide genel amac da bu olmali, sadece o anlik stresinle bas etmek degil.

    uzun suredir deniyorum, ise yariyor. daha cok yayilmasi icin de uygulamaya, konusmaya devam ediyorum. ileride baska bir yontem cikar, bu kez ondan da bahsederim. simdilik en dise dokunur buldugum terapi cesitlerinden biri "ifs", kendinle olan iliskini ve sosyal iliskilerini regule etmek ve harmoni icinde gelistirebilmek icin.
  • yillardir bu terapiyi uygulayip, uygulayicisi olmus durumdayim. aslinda en temel nokta "self energy" denen "oz enerji" nedir ve ona nasil ulasabilirsinle cozuluyor hemen hemen butun seanslar.

    parca denen anlik duygu durumlarin, davranislarin, inanclarin yer yer tetiklenecek, zorlanacak, diger parcalarin onlarla iliski icinde aktiflesip kordugum yaratacak. burada cozum getiren ilk sey, "oz enerji"ye ulasabilmek ve parcalarina o yonden bakmak. gerisi cok kolaylikla geliyor... eger oz enerji sekilleri nedir, ona nasil ulasabilirsin diye kendini sık sık gozlemlersen, daha sonra kisisel hayatinda uygulamasi cok kolaylasiyor.

    8 oz enerji ozellikleri nedir:
    -sakinlik duymak,
    -merhamet hissetmek,
    -merak duymak,
    -cesaretle yaklasmak,
    -yaraticilikla bakmak,
    -baglanabilen veya
    -guvenebilen bir sekilde yaklasmak ile
    -netlikle; berrak, duru bir sekilde olayi gorebilmekle oluyor.

    hissettigin duygu ne olursa olsun, araya giren parcalardan izin aldiginda, ya da izin vermez "illa once ben" dediginde yaklasmak istedigin 'parca'ya bu oz enerjilerden birinden yaklasirsan, dugumler teker teker cozulmeye basliyor.

    oz enerji durumlari da kisiden kisiye degisir. ornegin bende otomatikman bitmek bilmez bir merak var her seye dair. yaninda cesaret ve merhamet var cogunlukla, ardindan sakinlik, yaraticilik, baglanip guvenebilme ve netlik takip ediyor diyebilirim. boyle bir siralama halinde olmak zorunda degil kimse, ben kendimdeki yansimasini paylasiyorum.

    eger hicbir sekilde oz enerjiye ulasamiyorsam, en kolay kendiliginden aciga cikan duygu genellikle "merak" oluyor bende. anlamak istiyorum, yaklasmak istiyorum. bu merak'i dedigim gibi cesaret takip ediyor cogunlukla, haliyle oz enerji hissi artiyor ve bu acidan parcalara baktikca, onlar da gorulmekten, duyulmaktan, ciddiye alinmaktan basta sasirsa da cok memnun oluyor ve hikayesi ne ise sonunda cozulup, paylasmaya basliyor. yani 'unburdening' denen cozumleme asamasina gecebiliyorsun.

    bu sıkışan parcalar hikayesini paylastikca merhamet kolaylikla aciga cikiyor, beraberinde yaraticilikla hikayeyi kavrama, tanimlama ve guven hissinin canlanmasi ile baglanabilme ve en sonunda "berrak" bir durumu net sekilde gorebilme olusuyor.

    ______

    ilk zamanlar sakinlik hissini yogun bir sekilde hissettim ifs'e basladigimda. son zamanlarda hayatimda yogunlukla hissettigim ve her fark ettigimde cok mutlu oldugum oz enerji ise: netlik (clarity) hali.

    kaos icinde bir seyler oluyor, bir seyler savruluyor, oradan bir fikir, buradan bir cozum... var olan sorunu cozmek icin butun parcalarim seferber oluyor. gunlerce dusunsem, plan yapsam, harekete gecsem, gecemesem, uyusam, uyuyamasam... ne olursa olsun mutluluga ulasir gibi o "netlik" haline ulasmaya calissam da... bir sekilde beklemedigim bir an kendiliginden beliren bir his bu "berrak" sekilde onundeki resmi gorup, kavrayabilme durumu.

    ve oyle anlarda oluyor ki, bazen yarim yamalak gunduz sekerleme yaparken zihnim kendi kendine cozumlemeler yapiyor. bazen bir dostumla olan zengin bir sohbet icinde kendiliginden beliriyor. bazen dustayken ya da yuruyus yaparken fikirler kendigilinden dokuluyor...

    "gorebilmek, netlestirebilmek" icin cabalarken, adimlar atarken bunun belirsizliginde yoruluyorum. basta sakin kalmak cok buyuk gelismeler gostermeme yardim etmisken simdi sadece sakin kalmak, su sira en cok ihtiyacim olan "netligi" getirmeye yetmiyor. durumu kronik sekilde kurcalamadiginda ya da cosan hislerin kendi kendine alip basini gitmesine izin verdigimde... ardindan kisa bir zaman sonra "netlik" hissi geliyor.

    kendimde uyguladigim bir ornegi vereyim mesela:
    aklimi kurcalayan bir secenek var. "yapsam mi, yapmasam", "bu benim icin iyi mi, degil mi?" cevabini veremedigim. "peki" diyorum, "yapsam ne olur?" 'yaratici' bir sekilde icimden gelen her ne varsa... abartili abartisiz bir sekilde, iyi anlamda olasi her seyi zihnimden dokuyorum. yazmak olabilir, konusmak olabilir, kendi kendine dusunmek olabilir. zihnimde somutlasmasina ve beraberinde sinir sistemimden gecmesine izin veriyorum. bittiginde diger secenek beliriyor, bu sefer olumsuz olani nedir diye dusunmeye basliyorum. onda da sinirsiz ve sansursuz bir sekilde aklima gelen her ihtimali dusunup, imgeliyorum zihnimde...

    aslinda terapide yaptigin seyin, kendi kendine yapma hali belki de... (ayni zamanda "inner child work" misali bir sey de bu bahsettigim egzersiz) kisacasi hislerimin var olmasina izin verip alan actiktan sonra... yavas yavas sakinlesiyor sinir sistemi. sinirlanmadiginda, engellenmediginde, savasmayip icinde var olmasina alan actiginda, enerji yuku azaliyor.

    sonrasinda dikkatimi dagitacak bir sey yapasim geliyor. o an onumde ne varsa ona bakmak, oylesine durmak ya da bir muzik acmak gibi... (topraklanma' grounding' turu bir sey) sonra oradan kalkip, hayatima devam ediyorum.

    bundan sonraki bir gece uyudugumda, uyandigimda ya da dedigim gibi yururken veya dus alirken... berrak bir sekilde durum netlesmeye basliyor kafamda. iste o netlesme hali var ya! en cok sevdigim ve en cok arzuladigim sey son zamanlarda hayatimda. belirsizligin antidotu, kararsizligin en buyuk dostu. baskasina sormadan, fallar, hocalar aramadan... cevabi kendinden otede aramadan, aradigin guc seni buluyor gibi bir sey.

    diger zamanlarda baska ifs oz enerjilerine ulasma sekillerinden de bahsedebilirim belki. simdilik paylasmak istedigim "clarity" uzerineydi. hayatimda varligini hissettigim zaman, o raddeye eristigim zaman muthis huzur aliyorum ve korkusuz (ve merhamete dayali) bir sekilde hedefi ve gerisini gorerek olumlu kararlar alip, ilerliyorum o zaman.

    'clarity' savastigin zaman degil, icindekilerin akmasina izin verip, sonra aklini "idle" (basibos) moda aldigin zaman kolaylikla aciga cikan bir zihin durumu. tabii meditasyon yapabilirsin, neurofeedback de alabilirsin vs... baska bir suru sekli olabilir. ben kendimde fark edip, sonuc aldigim halleri paylasmak istedim.

    (hayatta sormayi en cok sevdigim soruyla bitirirsek)
    merak ediyorum: sen kendinde bu durumu nasil gozlemliyorsun?
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap