• bağışlanan terapi adlı kitabında irvin d. yalom tarafından psikoterapide uygulanabilecek bir teknik olarak önerilmiştir.
  • bu iki sozcuk, kucukken kendi kendime oynadigim bir oyuncugun temelini olustururlardi. soyle ki: etrafta herhangi bir noktaya gozlerimi diker, sanki o noktanin da ilerisinde bir yerlere bakiyor gibi yapar ve icimden 'simdi buradayim, buradayim simdi, simdi buradayim, buradayim simdi' der durur, icinden gecilen ana odaklanir, ve bir sure sonra etraf manasizlasir, ya da belki de butunuyle anlam kazanir, o an'a duser gibi olurdum. tuhaf bir veletmisim. simdi deniyorum tik yok.*
  • (bkz: hic et ubique)
  • (bkz: hıncal uluç)
  • ilk roma tacirleri tarafindan kullanilan terim veresiye satis yok anlaminda olsa gerek. cumle daha sonra tabii kanimca hayati yasamakla ilgili cok derin bir anlam kazanmistir.
  • dün akşam küçük oğlumu yuvadan aldım. sokakta yürürken gökyüzüne bakıp "yıldızlar nereye gitti?" diye sordu. ben de bulutları anlattım ona; yıldızlardan daha aşağıda olup onların önünü kapattıklarını. o yüzden yukarısını göremediğimizi...
    büyük oğluma da geçen günlerde ışığını gördüğümüz bazı yıldızların çoktaaaan yok olduklarını, beyaz cüceleri, bulutsuları, kara delikleri anlatmıştım.
    şimdi ve burada olanlar yetmedi tüm bunları anlamaya çalışırken. öncesi, sonrası, oradakiler, şuradakiler... kan gölüne döndü ortalık.

    başka bakış açıları olmadan olmuyor işte: farklı zamanlardan, farklı yerlerden, farklı gözlerden...

    burada ve şimdi olduğu gibi değil yani her şey.
    çünkü o sadece senin buradalığın, çünkü o sadece senin şimdin.
  • ıan somerhalder'in kolundaki dövmedir aynı zamanda.
  • empresyonizm hakkındaki düşünce yargılarının temel basamaklarından birisidir, aynı zamanda. "empresyonist sanat algısına göre olguları hiç durmadan değişen bir dünyanın insanda bıraktığı izlenim, içinde her şeyin birleşip kaynaştığı bir süreklilik olacaktır. bu sürekliliğin içinde fazla bir değişim olmaz; değişen sadece seyircinin çeşitli bakış açıları ve tavırlarıdır. böyle bir dünyaya uyması gereken sanat da yalnızca olguların anlık ve kalımsız olan özelliklerini vurgulamakla kalmayacak, insanoğlunu birçok şeyin ölçüsü olarak görmeyecek, aynı zamanda, gerçeklik ölçütünü bireyin 'hic et nunc' unda arayacaktır. rastlantıyı tüm oluşumun ilkesi sayacak ve bir anlık gerçeği diğer gerceklerden üstün görecektir." ( arnold hauser, sanatın toplumsal tarihi)
hesabın var mı? giriş yap