• en rahatsız charles baudelaire şiirlerinden biri...
    "...
    ey hüzünlü ruhum...ihtiyar budala...
    kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
    umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın...
    ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta işe yaramaz beygir
    uzan olduğun yere, dayanmasını bil...sönmeyen yangını var mı dünyanın?

    ruhum, acılarını örtün...ağır mermer tabutlarda uyunacak zamandır...

    yenilmiş, yaralar içindesin kocamış bunak...
    artık ne kavganın tadı, ne aşkın dinmeyen fırtınası ulaşmaz sularına
    elveda kavalın türküsü, flütün iççekişi elveda...
    somurtkan ve karanlık kapılarımı çalmayın artık,
    ey hazların derinliği, duyumların ateşi elveda...

    ruhum, sevgili baharın bitti...o çılgın kokuların tükendiği zamandır...

    ayaklarımın altında yusyuvarlak dönüyor dünya,
    ıssız dağların karlı ağzında donmuş bir yolcu derinlere kayıyor
    geçmişin titreyen eli, sazdan örülmüş rüzgarlı kulübesi,
    gerek yok sığınmaya...
    ey her solukta gövdemi yutan zamanın muazzam ürperişi...

    ruhum, dünyanın çığlarını çağır...seni sarıp döne döne götürecek zamandır...
    ..."
  • anın anlamsızlığının tadına eşdeğerdir. tadını çıkarmak aşkınlık ve şaşkınlık ister. anlayabildiniz mi? bilmem ki?
  • öyle belli belirsizdir ki, insan bir an düşünse başka bir neden bulur. ama düşünmez olursunuz. o an öyle muhteşemdir ki. vedalaşmak gibidir hiçlik. şöyle esaslı, özneden uzak, öznesinden bağımsız ve içten bir vedalaşma gibidir. sözcüklere ihtiyacınız yoksa, varlığa ihtiyacınız olmaz.
    bütün kavgalar edilmiş, bütün bahçelerine girilmiş, her hesap görülmüştür bir kere.

    öyle uzun sürer ki gerçeğin acımasızlığı bazen.
    bunu dert bile edemezsiniz.
hesabın var mı? giriş yap