• kriton dincmen'in bir kitabı. ismi ilk duyuşta nihilist içerik beklentisine yol açsa da aşağıdaki copy-paste yazı durumun tam tersi olduğunu, hiçliğin "kurtulunması gereken" olduğundan yola çıkıldığını görebiliyoruz -ki psikiyatr bir yazar için aksi düşünülemez aslında, eşeklik bende-, şöyle ki:

    "hiçliğe övgü, bir aşk öyküsü. ama öyküye konu olan aşkın anlatımı ve betimlemesi, bildiğimiz edebi anlatım biçim ve yöntemlerinin tümünden farklı.
    öykünün kahramanı, yaşamının sonbaharında karşılaştığı "o" ve "o"na olan aşkı sayesinde "hiçleşmek"ten kurtuluyor. ama kahramanımız, aynı anda ve birbiriyle iç içe geçmiş olarak iki farklı türde "hiçlik" ya da "hiçleşme" yaşıyor. bir yanda, psikolojik bir vak'a olarak kurtulunması gereken bir hiçlik duygusu... diğer yanda, bir felsefi tercih olarak, insanın, geliştikçe, yüceldikçe, toplumsal işlevleri çoğaldıkça bireysel varlığını silmesi, hiçleştirmesi olayı; deyim yerindeyse, çayın içindeki şeker gibi, büyük insanlığın içinde erimesi erdemi...
    edebiyatın, psikolojinin, felsefenin harman olduğu; düşsel olanla gerçek olanı ayıran o "kıldan ince kılıçtan keskin" sınırda gelişen olaylar, ilişkiler, düşler, düşünceler... ve bütün bu harmanlamanın, yazınsallıktan en küçük sapma olmaksızın yapılması... işte, kriton dinçmen öykücülüğünün büyülü dünyasını bu atmosfer sarıp sarmalıyor."
  • "hayat olması gereken bir şeydir. ama dertlidir, hiçliğe geçiş hayattaki tek mutluluktur." *
  • yıllar yıllar önce migros'ta minik bir sepetin içinde indirimli kitapları incelerken karşılaşmıştım kriton dinçmen'le. o sepetin içinde ilgimi çeken tek kitap kriton dinçmen'in 'heybeliada'da tanrı ve adam' kitabı idi. okuduktan sonra iyi ki ama iyi ki almışım dedim. çok farklı bir etkisi olmuştur üzerimde.
    sonrasında da bu kitabını okumak istedim.

    kitaptan...

    * böylece o gün, sınıf farklarının yanında, (yalan) ile (terbiye), ve (nezaket)in çoğunlukla aynı anlama geldiğini öğrenmiş oldu.

    * bugün burada ve bugün buradaki şartlar altında doğru olarak kabul edilen bir kararın, yarın ve yarınki şartlar altında başka türlü değerlendirilmesi mümkündür.
  • insan yıkmaktan, acıtmaktan ve acı çekmekten korktuğu sürece, günlük acılarla kendini tatmin edecek ancak.

    zevk robotlarının kendini astığı, yıkıntılar arasından yükselen kıyamet-sonrası bir geleceğe övgülerimi sunuyorum.
  • acı çekmekten, acıtmaktan korkmak ya da korkmamaktan daha ötede bir sorun söz konusu.

    acıdan kaçmayı zevkin peşinde olarak tanımlamak acıyı yüceltmekten başka bir işe yaramıyor. aslında acıdan korkmamanın zevkin peşinde koşmaktan da hiçbir farkı yok.

    benzer şekilde o kadar çok tatlı yalan var ki gerçeğin acı bir gerçeklik olduğunu fark edemiyoruz.

    incitmek ya da incinmek yüceltilemeyeceği gibi zevkin peşinde olmak da övülemez.

    ancak ikisinin de mantıksızlığını ve kötücüllüğünü fark edene rastlamadım henüz.

    tatlı yalanlarla kandırılmak daha tercih edilesi geliyor. ya da hemen karşısındaki acı gerçekler daha cazip görünüyor. iki taraf amansızca kendinin haklı olduğunu savunadursun hiç kimse var olan kötülüğün, acının ve bunun fark edilip düzelmemesi için söylenen tatlı yalanların farkında bile değil.

    zevkin peşine düşmenin kötü olduğunu sanmaya ve birilerini acıtmaya ya da acıtılmaya devam edilsin. buna da övgüler dizilsin.

    hiçbir öğreti, din, düşünce, fikir, bilgi bundan daha ötesini sunamıyor.

    ne kadar aptalca bir durum.
hesabın var mı? giriş yap