• "emin olun ki koklamaya vaktiniz kalmayacaktır.." şeklinde devam edesi impulse şeysi gibisimsisi..
  • sabah sabah karşınıza çıktığınızda yüreğinizi parçalayan söz. beyninizde yol açtıklarını bir tarafa bırakırsak, her insan uzaktan da olsa ölüme rastlamıştır, malum her canlı ölümü tadacaktır. ama bazen iyi tanırsınız onu, bir bir gelir. sonrası, bu ülkede musalla taşı. hele bazı aileler vardır ki gidilen camii aynı, mezarlık hep aynı. sıkışır, kalırsınız.
    (bkz: vita mea mors tua)
  • uzatsan elini, dokunsan, tanısan ve ölsen. hayatı özetlesen böylece ve hiç olsa her şey.
  • ekşi tadı var uyandığımda ağzımda hala. seviyor kimi insan ekşiyi, ben sevmiyorum. çiçeklerin tadı ekşi olmamalı sanki. en vasıfsız tat; ekşi. bazı hatıraların tadı ekşi, sevmiyorum onları hatırlamayı. ya benim olamamışlığım var içinde ya da bir başkasının. halbuki olmuş tatları, olmuş hatıraları seviyorum ben. tatlının özgüveni ya da acının boyun eğdiriciliği yok ekşide. mutluluğun kahkahası ya da korkunun kocaman gözleri yok. sürünmeye benziyor ekşi. ne ölüyorsun ne de ayağa kalkıp koşabiliyorsun. olmamışlık, olamamışlık... 'hayır, saatleri, geyikleri anlatmıyor bu kitap. bir kumru oluş halini anlatıyor. ya da bir kumru olamayış halini.'* işte bu kumru olamayış halini anımsatıyor ekşi. olamamıştan nefret ediyorum. ağzım sulanıyor, yüzümü buruşturuyorum, gözlerimi sımsıkı kapatıp üst üste yutkunuyorum. biraz da o sebepten dokunuyor belki bana dinleyip durduğum şarkı... yesterday i woke up sucking a lemon!* her olamamışlıkta ağzımda ekşi bir tatla uyanıyorum ve bir çiçek veriyor bana ölüm. dokunuyorum, ölmüyorum. elim eriyor. cüzzamlı sanıyorlar, bir sonraki oluş denemesine kadar karantinaya alınıyorum. şafak vakti yine o kumru ötüyor, bir kez daha olamadığımızı anlıyorum. elinde çiçekle yepyeni bir ölüm geliyor. elim bir kez daha erirken kumrunun olmuş sesini dinliyorum. kıskanmıyorum. öğrenilmiş bir çaresizlikle bedenime kabul ettiğim cüzzam sinirlerimi de sağlam bırakmıyor. hissetmiyorum. ne olabiliyorum, ne de ölebiliyorum. ekşiyerek eskiyorum.
  • tanıdık ölümler yetmiyor bazen. insan kadar kolay form değiştirebilen bir canlı zaten tatmış olduğu ölüm çeşitlerine bana mısın dememeye başlıyor bir zaman sonra. tanıdık ölümler etkisiz kalıyor, acı çekmeye meyilli bünye yeni fırsatlar arıyor nefesini kesecek. tatlısu insanı denize açılıyor ve yepyeni acılar peşinde koşuyor. her dalga yeni bir ölüm fırsatı oluyor ve tuzlu suyun ciğerlerine dolması ihtimali insana mazoşistçe bir zevk veriyor. düşüncesi bile güzel yabancı bir ölümün. acının olmadığı yerde hayatı hissedemeyen herkes gönüllü oluyor yepyeni bir ölümü karşılamaya. en güzel elbisesini giyiyor, bayram sabahına uyanırcasına bir coşkuyla koşuyor yeni ölümünü karşılamaya. evet, insana huzur batıyor.
  • nasıl tanır insan ölümünü yalnız bir kez ölebiliyorken? ancak bir benzerim öldürebilir beni demiş şair. ancak bir benzerim bilir zehrimi. ölümüm bana benzeyecek. tanımasam da bana benzeyecek. zehirli çiçekler verecek bana. zehirli beyaz çiçekler. ve ben o gün gelinlik giyeceğim. beyaz gelinlik, beyaz çiçekler, beyaz bir düğün, beyaz bir şarkı. yavaş yavaş ölürken yavaş yavaş evleneceğim. öyle bir anda olmayacak, yavaş yavaş evleneceğim ölümümle. evlenmemeli çünkü kimse hiç tanımadığıyla. yavaş yavaş tanışacağım ölümümle, yavaş yavaş zehirleneceğim, yavaş yavaş evleneceğim. her şey beyaz olacak, her yer beyaz olacak. bembeyaz bir şarkı çalacak, bembeyaz sesler dolduracak kulaklarımı, yavaş yavaş öleceğim. ve biz hiç ayrılmayacağız, sonsuza kadar bembeyaz öleceğiz.
  • sarhoşken yazılan başlıklar kategorisinde değerlendirilmesi gereken ekşi sözlük başlığıdır
  • ve kabul etmeme şansımız olmayacaktır.
hesabın var mı? giriş yap