• evrenin sonundaki restoranda harika bir yemek eşliğinde ve belki de mozart dinleyerek kıyametin eşsiz zarafetini izliyorlar.
  • rivayete göre hikayesi şöyledir:

    1950'nin sıcak bir yaz gününde los alamos ulusal laboratuvarı'nda sıradan bir öğle yemeğiydi. ancak böylesi üst düzey bir laboratuvardaki öğle yemekleri bile sıra dışı muhabbetlere sahne olabiliyor. hele ki yemekte bir araya gelenler, dönemin en üst düzey nükleer fizikçileri olan edward teller, herbert york, emil konopinski ve enrico fermi ise...

    bu isimler çoktan "insanlığın nükleer çağı" olarak bilinen dönemi inşa etmiş dehalardı. bu isimler ve daha nicelerinin çalışmaları sonucunda hem nükleer santraller ve nükleer bombalar gibi teknolojiler mümkün oldu, hem de atom fiziğinde yepyeni devrimler yaratılabildi. ancak bu hikayede bizi ilgilendiren, spesifik bir öğle yemeği sırasında bu arkadaşlar arasında geçen muhabbet.

    sohbet, yakın zamanlarda gazetede çıkan ufo haberleri üzerineydi. uzayda yaşam ihtimalinden bahsediyorlardı. özellikle de önlerindeki 10 yıl içinde ışıktan hızlı giden cisimler keşfetme ihtimalini tartışıyorlardı. işte anlatılana göre bu sırada enrico fermi, olduğu yerde birden sıçrayarak o meşhur soruyu sordu: "iyi ama... herkes nerede?"

    arkadaşları, o başka hiçbir şey söylemese de, bahsettiği şeyi biliyordu: istatistiki olarak düşünülecek olursa, evren yaşam kaynıyor olmalıydı. evren'in baktığımız her köşesinde öyle veya böyle canlılığa rastlamalıydık. fakat bugüne kadar ne ufo'ların gerçekten uzaylılara ait araçlar olduğunu ispatlayan tek bir kanıt üretilebildi, ne de teleskoplarımız ve uzay sondalarımızla canlılığa dair herhangi bir ize rastlayabildik. bu durumda, tıpkı enrico fermi gibi, biz de size soruyoruz: herkes nerede?

    konuyla ilgili videomuzu izlemek için buraya, metni okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
  • (bkz: fermi paradoksu)

    (bkz: enrico fermi)

    fermi paradoksu gereği uzaylıların hem var olma olasılığı yüksek ama bunu doğrulayacak herhangi bir kanıtın ya da temasın yokluğu arasındaki çelişki.
    onlar var biliyoruz ama iyi saklanmışlar.
    esasında bunu söyleyince "pehh" tepkisi verenler
    tanrıya inanca bakmalı.

    --- spoiler ---

    1950 yılında bir öğle yemeği sırasında tartışan fizikçi enrico fermi şu soruyu sormuştu: "eğer samanyolu dahilinde yüksek sayıda ileri dünya dışı uygarlık mevcutsa, neden uzaylılara ait uzay araçları ya da sondalar gibi kanıtlara rastlamıyoruz?

    --- spoiler ---

    fermi paradoksu, insanlığın karşılaştığı en kötü bulmacalardan biridir. dünya dışı medeniyetlerden gelen sinyalleri hala yakalayamadık ve bu basit gerçeğin kesinlikle zararsızdan en karamsarlığa kadar birçok açıklaması var. mekanın neden sessiz olduğunu ve insanlık için ne anlama geldiğini bulmalıyız.
    yoksa uğursuz sessizlik mi!
  • kesin mecidiyeköy'de kesiiin.
  • bir kişi de çıkıp dememiş uzay o kadar büyük ki insanoğlunun akledebileceğinin çok çok ötesinde. kendimizi dev aynasında görmekle kalmıyoruz, boyumuzdan büyük sorular sorup yıllarca tartışıyoruz. ulan daha kıçının dibindeki mars'a gidemiyorsun, insan yollasan büyük ihtimal dönemeyecek, ulaştığın teknoloji kıçımızın dibindeki mars'a konumlara göre ortalama olarak 9 ayda gidebiliyor, sonra çıkmış ''herkes nerede'' diye içi boş bir soru soruyor vatandaşın biri yıllarca popülaritesini koruyor. çok mu zekisin fermi?
  • ben bu kadar yalnızken herkes nereye kayboldu ? neden kimse sesimi işitmiyor, neden gözlerim her tarafı taramasına rağmen bir kişi bile göremiyor ? soruyorum sadece.

    tanım: acıklı bir soru cümlesi.

    çok bakındım etrafıma da, bana bakan bir kişi bulamadım. ben her gün kendi içimde ne müthiş savaşlar verirken, bir destek eli tutamadım. en zor zamanlarımda en güvendiklerim terk etti beni. elimi attığım dallar ise dikenli. söyle şimdi bana yüksek sesle, bağıra çağıra:
    “seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından ?”

    not: alıntı, (bkz: şükrü erbaş)’ın (bkz: ömür hanımla güz konuşmaları) şiirindendir. ayrıca; (bkz: ve güz geldi ömür hanım)

    edit: imla.
  • aklıma her duyduğumda hemen babam ve oğlum filmi geliyor. hani sadık kucağında bebekle şok halindeyken yardım için gelen askere soruyordu ya herkes nerede diye.. aklımdan çıkmıyor o sahne, çok etkileyici bir andı.
hesabın var mı? giriş yap