• (bkz: hep sonradan) adlı ahmet kaya şarkısından anlam yüklü bir kesit. . .
    sevgi duvarı albümünde yer alır...
  • (bkz: hep sonradan)
  • kimsenin göremediği ince noktaları görüyorum diye böbürlenirken burnumun ucundaki gerçeklere aymamın zaman alması üzerine düşündüm de biraz..

    çok sene oldu, bi sevdiğim yanıma gelip "öyle dediği" için özür dilediğinde lobotomi geçirmiş de sol lobu alınmış kadar boş bakarak hangi konuda ne demek istediğini sormuştum. bi iddiayla ilgili aramızda dönen sevimli çekişmeyi ciddiye almış ve bana
    "benim kendimi kanıtlamaya ihtiyacım yok" deyip ayıp etmişmiş meğer. hiç haberim yok. daha doğrusu bunun altında bi ayıp olduğundan haberim yoktu. otu oku üzerime alınmak gibi kötü huylarım yok. kendimden bağımsız değerlendirip hiç üzerinde durmadığım bi cümlenin benimle ilintisinin altı çizilince doğal olarak geri dönüp içindeki ayıbı arayarak baktım. bana verilen ve sonra pişman olup özür dilemeye sebep olacak mesaj ne olabilir diye. oradaydı işte : "senin kendini kanıtlama ihtiyacın var!" bunu söyleme dayanağı da kendisiyle kıyasladığı diploma denksizliğimdi ve apaçıktı. hiç oralarda olmadığımı tam tersine hiç bi şey olmama ve ruhumu özgürleştirme yolunda ritim tuttuğumu bilemezdi. toplum kodları bu tür genel/geçer tarzın dışındaki yönelimleri gerçek saymamaya şartlıyor insanları. ama toplum denklemlerine uymayan istisnai ruh hallerinin azımsanmasını gerektirmez bu. ben kendimde yaptığım acımasız analizlerle bu "hırssızlık" halinin, altta yatan kompleksler sonucu değil gerçek bi özgürlük arayışından olduğu sonucuna senelerimi verdim de oradan biliyorum. gerçekten öğrenmek, dahası "adanmak" istediğim bi bilim dalının giriş aşamasını kazandığımda, zorlu süreçte ısrar etmemi anlamayan kendi canımdan birinin de "kendini kanıtladın işte,daha ne istiyorsun" demesi de hep bu genel/geçerin ispatı değil mi?

    insanların 'hep sonradan sonradan'lara düşmesi bakış açısıyla alakalı. bi olayın veya bi olgunun o kadar çok yöne açılan penceresi var ki..kendine anlaşılmaz gelenin penceresine gidip oradan bakarsan ancak yaklaşabiliyorsun onu anlamaya. ama bu pencere değiştirme işini özümsersen bi olayı değerlendireyim derken içinden çıkılmaz hale sokabiliyorsun da çoklukla. bunun yanında insan kendi penceresinden bakan birine çok nadiren de olsa rastlarsa paçasına yapışıp bırakmamak, cebinde gezdirsin istemek gibi hastalıklı bi bağlanma duygusu yaşıyor -ki fena!
    yoksa da yok, "ko ...ne rahvan gitsin"
    öyle...

    tanım: güzel bi ahmet kaya şarkısı
hesabın var mı? giriş yap