• annenin sinir eden cümlelerinden biridir. şöyle ki;
    bir pazar sabahı saat dokuzda -gece geç geldiğinizi bile bile- anneniz tepenize dikilip kahvaltının hazır olduğunu söyler. siz haftanın altı günü çalışıp, bir pazar günü geç uyanmayı hayal ederken anneniz çoktan darbeyi vurmuştur. o dakikadan itibaren sevgili annenizin sizi rahat bırakmayacağını, çünkü onun da haftada bir gün ailesiyle birlikte kahvaltı etmek istediğini kabul eder ve kalkıp kahvaltı sofrasına teşrif edersiniz. anne omletinizi çoktan hazır etmiştir. gazeteyi de masanın bir kenarına iliştirmiştir. siz omletinizi yemeye başladığınızda, babanız çoktan kahvaltının sonuna doğru gelmiş ve gazeteyi kapmıştır.
    neyse efendim baba gazeteye şöyle bir göz atar ve sizden önce televizyon kumandasına ulaşması gerektiğini bildiği için salona doğru depar alır. siz de omletinizin sonlarına yaklaşmaktayken, babanızın devrettiği gazeteyi okumaya başlarsınız. bu arada anneniz çoktaaan sofrayı toplama faslına girişmiştir. gazeteyi açarsınız, o dakikaya kadar ılınmasını beklediğiniz çayınızdan bir yudum alırsınız ve aynı anda arkanızda bir karartı hissedersiniz. biraz da tırsarak arkanıza döndüğünüzde, annenizin tepenizde dikilmiş -bir elini beline koymuş- haliyle karşılaşırsınız. "ne vardı?" der gibi bakınca da gayet ciddi bir ses tonuyla* haydi iç de çay koyayım der.
    bunun neresi yanlış derseniz anlatayım:
    1-madem hep birlikte sofrada oturmayacaktık, o zaman beni neden uyandırdın?
    2-madem kahvaltıya bensiz başlayacaktınız beni neden uyandırdın?
    3-madem sofrada muhabbet filan etmeyecektik, beni neden uyandırdın?
    4-e hadi uyandırdın, madem kahvaltı etmemi istiyorsun neden daha kahvaltım bitmeden alelacele sofrayı topluyorsun?
    5-hadi sofrayı topladın, daha ilk yudumu aldığım çayımdan ne istiyorsun?
    6-pazar sabahı saat dokuzda bir yere mi yetişeceksin?
    7-neden babamın yanına gidip şöööyle ayaklarını uzatıp tatil gününün keyfini çıkarmıyorsun?
  • ah musin ünlü'nün çok güzel bir şiirinin son dizesi. şöyle:

    hatırlat da haziran’ın sonlarında çocukluğumu yakalım

    sen beni öpersen belki de ben fransız olurum
    şehre inerim bir sinema yağmura çalar
    otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür
    dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

    -senegalliler dahil değil

    sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
    çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
    o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
    hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

    -yoksa seni rahatsız mı ettim?

    sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
    elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
    elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

    -freud diye bir şey yoktur.

    sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
    belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
    bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
    yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

    -haydi iç de çay koyayım.

    ah muhsin ünlü
  • haydi iç de çay koyayım dedi annem.
    babam gideli 3 gün olmuştu. her gece bekliyordum gelmesini, ama gelmiyordu.

    ardından evdeki dumanlı hava sahası kayboldu sanki önce, sonra terliklerimi getir sıpa deyişi.
    kahvaltı masasında bir dilim eksik sevgi.

    çocuklar fazla çay içmez diyen annem, gözümün içine bakıyordu şimdi elimde bir asırdır tuttuğum çayı içeyim diye.

    "hanım, bırak çocuk içsin" diyen babam yoktu artık,
    yalnızlığım fincanın içinde.

    haydi iç de çay koyayım.
  • bu şiir de her yanıyla güzeldir.
  • arkadasin 'ic de koyayim ehuehue' demesinden her halukarda guzeldir.
  • (bkz: oku da baban gibi esek olma)

    ulan bi ben mi boyle anladim :)
  • üvercinka'ya fena öykünüyor gibi görünse de inanılmaz göndermelerle dolu özgün bir şiir.
  • dinlemesi de pek hoştur.bilemiyorum.müzikten midir bu hatunun sesinden midir hoşuma gidiyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=wfgswvcxwvu
  • ya bıktım bu çay edebiyatından kardeş yeter yaaa dedirten söz.
hesabın var mı? giriş yap