*

  • hakem olayı sonucunda müslümanlar üçe ayrılmıştır: hariciler, şiiler ve emeviler.
    hariciler hakem olayında hz. ali'nin hakemi kabul etmesini kabul etmeyip, onun ordusundan ayrılan gruptur.
  • dört mezhebin dışında kalmaları gibi bir durum olmayan grup. dört mezhep onlardan çok uzun zaman sonra ortaya çıkmıştır.
  • hariciler kendi görüşlerini benimsetmek için şiir,edebiyat ve kendilerine yardımcı olabilecek münazara metodları iyi çalı$mışlardır.ama tartışmayı sevmeleri de sonlarını getirmiştir.tabi yenilgilerinde emevi komutanı muhalleb'in de katkıları büyüktür.muhalleb, harici tarafındaki bazı kişilerle arasında anla$ma varmış gibi mektup yazdırıp harici liderinin eline geçmesini sağlar ve yine aynı şekilde aralarını bozmak için adam tutup tartışma çıkarmaya bile çalışırmış.böylece haricilerin çok fanatik olmalarına karşın muhalleb az bir kuvvetle onları dağıtabilmiştir.ancak savaşmadıkları zaman dahi güç kaybetmeye devam etmişlerdir.hatta iki haricinin tartıştıktan sonra ayrılıp farklı iki ekol oluşturdukları rivayet edilir.
  • kelime anlamı sadakatsizlerdir. siffin savaşı sırasında hz. ali' nin ordusunda parçalanmaya yol açıp muaviye' nin savası kazanmasına sebebiyet vermişlerdir.
  • islam tarihinde bir siyasi grup. kimi tarihçilere göre hz ali den ayrılıp cemaat dışında kaldıkları için dısarıdakiler anlamında hariciler şeklinde adlandırılmışlardır. bazı tarihçiler ise kelimenin "huruc" kokunden geldiğini ve hz ali ye isyan yani huruc ettikleri için bu ismi aldıklarını ileri surerler. ayrıca ilk ayrılışlarında harura denilen bir bolgede toplandıkları için "haruriler" ve hz ali ile giriştikleri savaşa ithafende ehl i nehrevan şeklinde de adlandırıldıkları olmuştur.
    bu mezhebin cıkış noktası "hakem olayı" dır. sözkonusu vakada hz alinin hakem i kabullenmesine itiraz edip, “la hukme illalah” şiarını dustur edinerek ondan ayrılmışlardır. haricilere göre hz alinin hakem tayin etmesi allah ın hukmunden baska bir hukum vericiye tabi olması anlamına geliyordu ki bu onların daha sonra iyice olgunlaştırdıkları itikadlarınca "büyük günah" demekti ve büyük günah işleyen biri aynı zamanda dinden cıkmış sayılırdı. yanısıra hz aliye muhalefetlerinde şu argümanıda güçlü bir şekilde kullanıyorlardı ve diyorlardı ki "eğer ali haklıysa neden hakeme basvurdu, haklı değilse neden savaştı".
    ayrıldıkları andan itibaren savaşçı ve devrimci bir pozisyon alan bu grup önce hz ali ile mucadeleye koyulmuş, nehrevan savaşında aldıkları agır darbeden sonra, hem toparlanmak amacıyla hem de gerilla taktiğini daha uygun gorduklerinden kırsal alana cekilip varolan duzeni terörize etmeye başlamışlardır. bedeviler arasında hızla kabul görmeye baslayan bu kişiler taraftarları coğaldıkca ahaliyi , hz ali ve hz osman gibi bazı şahıslar yada hakem olayı, cemel vakası gibi bazı olaylar veya buyuk günah, iman ve amel gibi bazı kavramlar üzerinden sorgulayarak taciz ediyor hatta kimi zaman öldürmeye varacak kadar zarar veriyorlardı.
    hz ali nin bir harici (bkz: ibn i mülcem)tarafından şehid edilmesinden ve islam aleminin muaviye sultasına esir olmasından sonrada mucadeleye devam etmişlerdir. bir ara tüm arab yarımadasına, bahreyne ve ırak’ın bazı bolgelerine hakim olacak kadar etkin hale gelmiş olsalar da abdulmelik ibni mervan zamanında yaşadıkları yenilgi ve hezimetlerin yanısıra birbirleriyle de yaptıkları tartışma ve çatışmalar nedeniyle güçleri kırılmış ancak emevilerle mucadeleleri hiçbir zaman duraksamamıştır. abbasiler döneminde de isyanlarına devam etmişler fakat gördükleri yoğun baskı ve zulümle birlikte yasadıkları iç çekişmeler zaman içinde giderek güçlerini kaybetmelerine tarihten silinmelerine sebeb olmuştur.
    hariciler dar kafalılılıkları, heyecanları, ihlasları, tartışma yetenekleri ve cesaretleri ile tanınan kimselerdi. dar kafalılardı çunki kavramları olayları ve kişileri sadece zahiriyle değerlendirirlerdi. örneğin dini kuralların sadece zahirine bakarlardı, mesela kuranda bahsi gecmediginden recm cezası nı kabul etmezlerdi, yada musluman birini kendilerinden olmadığı yada aliyi veya osmanı kafir saymadığı için rahatlıkla öldürebilirlerdi hatta dinlendikleri bir dere kenarında bulduğu elma yı yiyen baska bir arkadaslarını haram yediği için öldürdükleri anlatılmıştır.
    heyecanlı kimselerdi, ateşli konusmaları dili kullanmaktaki becerileri ve belagatları sayesinde insanları galeyana getirmekte ustaydılar.
    ihlasları dillere destandir, hz. ali nin kendileriyle konuşmak üzere elçi mahiyetinde gönderdiği abdullah ibni abbas onların surekli namaz kılmaktan alınlarında yaralar ve ellerinde deve dizi gibi nasırlar oluştuğundan ve her zaman temiz elbiselerle ve abdestli gezdiklerinden bahseder.
    tartışma ve cedel konusunda da aşırıya kacmışlardır ancak hazır cevap olmaları, kıvrak zekaları ve arapçaya hakimiyetleri bu hususta onları muarızlarına karşı güçlü kılmıştır.
    bir keresinde abdulmelik ibni mervan huzuruna getirttiği harici alim ile saray ulemasının tartışmasını izledikten sonra “neredeyse gönlüm hariciliğe kayacaktı" diyerek sözlerini ve ilmini takdir etmesine rağmen diğer insanları etkilenmesinden korktuğu söz konusu alimi hapsettirmiştir.
    ayrıca cesaretleri ile de nam salmışlardır. inandıkları ilkeler uğrunda çekinmeden ölüme gidebiliyorlardı. bir çok haricinin basta hz ali olmak üzere, mucadele ettikleri iktidar sahiplerinin meclislerinde korkmadan söz söyledikleri hatta sultanlara, valilelere onların saraylarında hakaret ettikleri, savaşlarda korkusuzca çarpıştıkları için bu durum halk arasında deli yada çılgın diye nitelendirilmelerine sebep oluyordu.
    bununla birlikte, bilinmelidir ki, yukarıda sıralanan özellikleri sonlarını hazırlayan temel nedenler olmuştur. zira sürekli catışma, sürekli savaş ve sürekli tartışma hali onları zayıflatmış yenilgilerini pekiştirmiş ve varlıklarını yitirmişlerdir.
    günümüzde ise sadece fas bölgesinde o da hariciliğin en ılımlı kolu olan ibadiye’ye mensup az sayıda insan topluluğu harici vasfıyla yaşamaktadır. ancak kendilerini aynı isimle adlandırmasalar da, siyasi ve pratik anlamda değerlendirildiğinde; pakistan diyobend eksenli taliban da , el kaidede, mısırdaki tekfir vel hicre cemaatinde, türkiye de ibda-c ve hizbullah, suudi merkezli vehhabi hareketlerinde hariciliğin yansımalarını bulmak mumkundur.
    fıkhi anlamda ise hanbeli mezhebin de harici bakışın etkisi halen devam etmektedir.
  • sünniler ve şiilerden ayrı olarak, var olan üçüncü ana islami gruptur. bağnazlıkları, siyasi sebeplerle sahabeyi tekfir* etmeye varacak kadar ileridir.

    günümüzde yaşayan tek kolu için,

    (bkz: ibadilik)
  • hz alikendileri hakkinda soyle bir tanimda bulunmustur:

    "öfkeli, sert ve kaba insanlar. yüce insani fikirler ve ince duygudan yoksun. aşağılık ve köle ruhlular; şuradan buradan gelmiş eşkıya tıynetli serseriler güruhu. bunlar öncelikle eğitilip yetiştirilmesi gereken insanlardır. her şeyden önce islam'ı öğrenmeli, islami bir eğitim ve terbiyeden geçmelidirler, islam kültür ve ahlakıyla kültürlenip ahlaklanması gerekir bunların. bunlar elde kılıç, dilediklerini yapıp islam konusunda diledikleri gibi fikir serdetme salahiyetine sahip insanlar değiller! bunların başında bir kayyum ve velileri olmalıdır, bir büyüğün sözünü dinlemeleri gerekir, böylesine başına buyruk olmamalıdırlar. bunlar ne islam için evini-barkını terkeden muhacirlerdir, ne de bu hicret edenlere kanat gerip barındıran ensar..." (nehc'ul belağa. 236. hutbe)
  • rivayetlerde benimsedikleri dogrulara tartismasiz bir bicimde iman ettiklerinden ve bu ugurda her seyi goze aldiklarindan bahsedilir.. birkac ornek vermek gerekirse:

    "haricilerden daha inançlı ve çalışkan bir fırka yoktu, her an ölüme hazırdılar. savaş sırasında bir hariciye bir mızrak saplanmıştı, yarası çok ağırdı, ama o kendisini vuran adama doğru yürüyerek "allah'ım," diyordu, "senin rızanı kazanmak için sana gelmedeyim." (ibn-i abd'i rabbih, fecr-ul islam)

    hariciler ziyadesiyle ibadet eder, sünnetlerle nafileleri kaçırmamaya çalışırlardı. geceleri bile ibadetle geçerdi. dünya ve maddiyata düşkün değillerdi. hz. ali (a.s), haricilere öğütte bulunması için ibn-i abbas'ı göndermişti. ibn-i abbas döndüğünde "fazlaca ibadet ettiklerinden alınları nasırlaşmış on iki bin kişi." dedi, "kızgın kumlarda secde edip allah'a yakardıkları için ellerinin ayası devenin dizi gibi katmanlaşıp sertleşmiş... eskimiş elbiseler giyiyorlar, kararlı ve azimli görünüyorlar." (igd'ul ferid c:2 s:389)

    hariciler islam'ın dış görünüşüne çok önem verir, şeriat kurallarının zahirine uymaya pek özen gösterirlerdi. günah olduğuna inandıkları şeylerden ciddiyetle sakınmaya çalışır, günah işleyenlerden uzak durmaya özen gösterirlerdi. ziyad b. ebih, bir hariciyi öldürmüştü; kölesine onun nasıl bir adam olduğunu sordu, kölesi "ne gece yemek yerdi, ne de gündüz. gündüzü oruç tutmakla, geceyi ise ibadetle geçirirdi." dedi. (kamil-i müberred c:2 s:116)
  • (bkz: heretic)
  • --- alıntı ---

    tradition traces the origin of the kharijites to a battle between ali and muawiya at siffin in 657. when ali, faced with a military stalemate, agreed to submit the dispute to arbitration, some of his party withdrew their support from him. "judgment belongs to god alone" (la hukm illa li-llahi) became the slogan of these secessionists. they also called themselves al-shurat, "vendors," to reflect their willingness to sell their lives in martyrdom (lewinstein 2002).

    these original kharijites opposed both ali and muawiya, and appointed their own leaders. they were decisively defeated by ali, who was in turn assassinated by a kharijite. kharijites engaged in guerrilla warfare against the umayyads, but only became a movement to be reckoned with during the second civil war when they at one point controlled more territory than any of their rivals. kharijites were, in fact, one of the major threats to ibn al-zubayr's bid for the caliphate; during his time they controlled yamama and most of southern arabia and captured the oasis town of al-ta'if.

    ... kharijites only accept abu bakr and umar as legitimate caliphs. of uthman's caliphate they recognize only the first six years as legitimate, and they reject ali altogether.

    kaynak: brown, daniel w. 2009. a new introduction to islam, 2nd edition. west sussex, united kingdom: wiley-blackwell. 139.

    --- alıntı sonu ---

    bu konuda ayrıca (bkz: ibadilik /@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
hesabın var mı? giriş yap