• ikinci meşrutiyet'in ilanından bir sene sonra 31 mart vakasi olarak bilinen ayaklanmayı bastırmak için, ittihatçılarin selanik'ten mahmut şevket paşa komutasında ve mustafa kemal'in kurmay baskanliginda istanbul'a gonderdikleri ordudur. ikinci abdülhamid'in kışkırtmalarıyla ayaklanan avcı taburları'nın bulunduğu kışlalara kısa bir çarpışmadan sonra hakim olan hareket ordusu yıldız sarayı'nı kuşattı. ikinci abdülhamid'i tahttan indirerek selanik'e sürdü.
  • ataturk soyle anlatir bu orduyu ve kurulus hikayesini:

    "trablusgarb’ta ve bingazi’de bir takım şeyhler, kabile reisleri orada vali ve komutan bulunan recep paşa’nın harbiye nazırı olmak üzere ayrılmasını fırsat bilerek “meşrutiyet’in ilânıyla halifenin bir takım yetkileri elinden alındı” diye ayaklanmışlardı. bunlar orada hükümet kurmuş gibiydiler. onlarla konuşup ikna ederek devlet otoritesini yeniden kurdum ve selânik’e döndüm. çok geçmeden 13 nisan 1909’da “31 mart vak’ası” denilen, istanbul’da yeni rejime karşı bir gerici ayaklanma başgöstermişti. bir ordu kurarak bu ayaklanmanın bastırılmasını önerdim. ordu kuruldu, ben de kurmay başkanlığını üstlendim. komutan hüsnü paşa idi. harekât ordusu ismini ben buldum. o zaman bunun manasını kimse anlayamamıştı. mesele şundan ibaretti. istanbul’a hitaben bir beyanname yazmak lâzım geldi. bunu ben yazdım. sonra sefirlere hitaben ikinci bir beyanname yazdık. buna ne imza konulması münasip diye düşündük. bazı arkadaşlar hürriyet ordusu dediler. halbuki bütün ordu hürriyet ordusu vaziyetinde idi. hareket halinde bulunan kuvvetlerin vaziyetini göstermek için hürriyet ordusu operasyon kuvvetleri denildi. ben operasyon kelimesinin türkçeye tercümesini düşünerek ‘harekât ordusu’ tabirini kullandım. istanbul’a gelip 31 mart ayaklanmasını bastırdıktan sonra selânik’e döndük."

    kaynak: ben mustafa kemal ataturk
  • 1909 yılında gerçekleşmiştir.
  • başlangıçta ordunun kumandanı hüseyin hüsnü paşa, kurmay başkanı kolağası mustafa kemal'dir. istanbul yakınlarında kumandanlığa mahmut şevket paşa, kurmay başkanlığa enver bey geçer.

    ilginçtir resmi tarih kitaplarında komutanı mahmut şevket paşa, kurmay başkanı mustafa kemal olarak geçmektedir. bir garabet var burada.

    ya hüseyin hüsnü paşa - kolağası mustafa kemal ya da mahmut şevket paşa - enver bey şeklinde olmalıydı diye düşünüyorum.
  • aradan yüzyıl geçmesine rağmen attığı tokadın acısını hala gericilerin suratlarında hissettiren ordunun ismidir.
  • muhtemelen kuvayı milliye'den çok daha fazla -jakoben manada- halk ordusu olan örgütlenme. memleket tarihinde son derece istisnai bir hadisedir.
    başını çekenlerden biri de resneli niyazi bey'dir. geyiği "rehber-i hürriyet"i alıp istanbul'a gelmiştir. o zamanki rumeli toplumunu iyi temsil eder: pala bıyıklı bektaşi arnavut silahşörler, vmro mensubu bulgar komitacılar, türk -ve de jön türk- kudretli genç subaylar, selanikli yahudi osmanlı vatanseverleri, pomaklar, rumlar v.s. huzursuz bir devrin çok istisnai bir anında ortaya çıkan, halk desteği kendiliğinden oluşmuş bir askeri kuvvettir.
    istanbul sokaklarında gezen bulgar komitacılar avrupa-yı osmani'nin son flu fotoğrafının kahramanları. üç sene sonra balkan savaşı patlak verir, rumeli tarumar olur, her balkan halkı kendine bir anavatan seçer. (auschwitz ve birkenau'da külleri kuzey rüzgarına üflenen selanik yahudileri hariç, onlar öksüzdür...)

    hareket ordusu halk ordusudur neticede. halkı -bir mensubu olan kemal paşa'nın seneler sonra kuracağı- halk fırkasından belki çok daha fazla temsil etmiştir zamanında. osmanlı halkı diye bir şey kalmayınca da unutulup gitmiştir.
  • bir asir sonra diktatorlugu yikmak uzere selanik te tekrar kurulan ordudur. halk in da destegiyle padisahi tahttan indirip amerikaya surging gonderecektir. malus selanik e gonderince 100 yilda geri donuyor.
  • said nursi ve mehmet akif ersoy tarafından abdülhamid istibdadına karşı desteklenmiştir. osmanlı bu askeri müdahale neticesinde 31 mart ayaklanmasının, abdülhamidin hal'i akabinde gün yüzü görmedi, yaklaşık 10 yıl içinde birinci dünya savaşı galiplerine teslim oldu, 14 yıl sonra da tamamen yok olarak yerini türkiye cumhuriyeti'ne ve bir düzineden fazla "osmanlı bakiyesi" devlete bıraktı.

    ancak jön-türkler, ittihatçılar ve bilimum muhalifi karşısında abdülhamid iktidarını korusaydı bu durum farklı olur muydu, şüpheliyim. bu tip bir konuda doğruyu görmek bilmek bulmak imkansız, standart "halanın testisleri olsaydı" davası. ancak osmanlıyı yıkılışa götüren balkan savaşları ve birinci dünya savaşı ittihatçıların çıkardığı savaşlar değil. bu on yıl içinde osmanlı italya'ya sınırı olan arnavutluk'ta asker bulunduruyordu, libya'da ve yemende bile savaşmaya çalışmıştı, yani 200 yıldır toprak kaybetmiş olmasına rağmen hala batı avrupa ülkeleri ve rusya karşısında savunamayacağı kadar büyük ve dağınık bölgelerde resmi hükümran devlet idi ve bunu korumaya çalışıyordu. bence bu imkansız bir mücadele idi. istanbul'un bile; değil rusya, balkan savaşı galibiyeti akabinde birbirine düşmeseler birleşik bir sırp, yunan, bulgar gücü karşsısında savunulabileceği bile şüpheliydi. birinci dünya savaşında muhatap olunan büyük güçlerin elini kolunu sallayarak istanbul'u işgaline muvaffak olmasına dikkat edilmelidir (aslında ingiltere buna yunanlılar veya 5-10 yıl sonra ruslar, sscb cüret etmesin diye gerek duymuştur). bütün bu hengamede osmanlı'yı 100 yıldır rusların istanbulu almasını istemediği için koruyan ingiltere ile düşman olunması ve birinci dünya savaşına karşı ittifakta girilmesi hatası var. bu hatadan kaçınılabilir mi, filistin'e yerleşme çabasına hız veren siyonistler ve osmanlının kontrolündeki ortadoğudaki petrol ingiltere ile olan karşılıklı sayılabilecek al gülüm ver gülümlük tabi olma ilişkisini sürdürmeye yeter miydi, ancak her dediklerine evet diyerek olurdu sanırım. o zaman da islamcılar bu evetleri diyecek abdülhamid'e kemalistlerin vahdettine yaptıkları muameleyi çekmek zorunda kalırlardı.
hesabın var mı? giriş yap