• kum solucani dişinden yapılan ve dune'da fremen'lerin kutsal saydıkları kısa bıçak, hançer...
  • kından çıktıktan sonra kan dökülmeden içeri sokulması günahtır... bunu yapanlar solucanlara hot dog yapilirlar...
  • yanlış hatırlamıyorsam belirli bir süre vücuttan uzak durursa kumlaşıyordu..
  • (bkz: kukri)
  • bir ceviri basarisi. bilimkurgu bir kavram bundan daha guzel nasil cevrilebilir bilmemek.
  • çeviri başarısı mı sıkılaması mı olduğu muammadır. zira orjinalindeki crysblade veya crysknife ın cry kökünden değil de, bıçağın yapıldığı solucan dişinin kristalimsi yapısından yani crystal dan geldiğini, doğru çevirisinin sonraki kitaplarda yapılan billurbıçak olduğunu düşünüyorum. ayrıca ingilizcede kris diye de bi kelime var hançer manasına gelen, varoğlu var yani karışık bi durum bu hançer-i figan
  • saniyorum bir ceviri basarisi, basaridan ote hassasiyet ve titizlik ornegidir. crysknife‘in cry kokunun kristalden mi yoksa aglamaktan mi geldigi hicbir sekilde net degildir, bu nedenle sadece tahminlerde bulunabiliriz. oncelikle kisisel fikrim ilk cevirileri takip eden sonraki versiyonlarda kullanılan “billurbıçak” secimi bir hatayi duzeltmekten cok, orjinalden farkli bir sey oldugunu dolayisiyla tekrar okunmaya deger olduguna dair biraz da zorlama bir caba geliyor. kimi savas aletlerinin, kabile kıyafetlerinin bile sirf degistirilmis olsun diye degistirildigi bir versiyonda elbetteki bu hancer-i figan kadar merkezi, onemli bir fenomenin farkli bir cevirisi dikkat cekecektir. tamamen kisisel bir fikir olmakla beraber bunun bir cesit pazarlama strajesi oldugunu dusunuyorum. dahasi bu kadar materyalist dusunmek yerine, tum dune evrenine ve herbert’in yazi stiline sinmis cifte anlamlara odaklanir isek crysknife’in aglamak – gozyasi – kutsallik gibi bir siranin icinde yer aldigini soylemek daha akla yatkin oluyor.

    --- spoiler ---
    sahsen ben ölümün ardından aglamayi suyun tabu oldugu sartlar nedeniyle ölüye su vermek olarak adlandirip en buyuk kutsallıklardan biri olarak atfedip husu ile karsilayan, yasam veren seyh hulud’un bir parcasi olan hancerin bir kez kınından cıktıgında kan (yine yasam – kan – kutsallik) dokmeden kınına giremeyecegi gibi bir ozdisiplin ile yetismis cifte anlamlar ve mistisizmle dolu bir toplulugun sirf kimyasal yapisi nedeniyle en kutsal unsurlarindan birini crysknife olarak adlandiracagini dusunmuyorum.
    --- spoiler ---

    her seyi gectim crysknife gibi bir kelimeyi turkceye cevirirken hancer-i figan kullanan cevirmen, her halukarda cevirdigi eserin ozune, fremen topluluguna ozunu veren arap sembollerine ve neredeyse tum bir “dogu” alegorisine gonderme yaparak en azindan biz okuyucuya goz kirpmistir, kendisini saygiyla selamliyor, ne zaman isterse raki sofrasinda yerinin hazir oldugunu bildirmek istiyorum. (bkz: entrynin sonlarına dogru sacmalamak)
  • sarmal yayınevi'nin baskılarında hançer-i figan olarak çevrilirken, kabalcı yayınevi'nin 'nın bastığı kitaplarda billurbıçak diye çevrilen süt beyaz renkli fremen pıçağı.

    yukarıdaki yazarların verdiği cryblade bilgisine dayanarak billurbıçak çevirisi de mantıksız gelmiyor, ancak frank herbert'in yarattığı çöl atmosferi, kınından çıkarıldıktan sonra kan dökmeden yerine sokulmaması* göz önünde bulundurulduğunda, hançer-i figan çevirisinin çok daha güzel olduğu kanısındayım.
  • geyik muhabbetlerine bol bol konu olan piçak.
  • gözyaşı mı kristal mi muhabbetini yabancı kaynaklardan araştırıp, soruşturan bir sözlük yazarı olmadığını görüp üzülmeni sağlayan müthiş çeviri örneği.
hesabın var mı? giriş yap