• bir kış mevsiminde, suyu kesiliveren, kalorifersiz, ahşap bir üsküdar evinde halvete soyunan bir insan. üstelik kadın... üstelik alman... çile sözcüğünün bütün anlamlarıyla yaşanan bir tecrübe. birkaç hurma, birkaç zeytin ve üç günde bir elma... ve su... oruç ve kur’an... ve mevlana, ibni arabî... tam kırk gün. halvet. içe dönme ve içsel yolculuklar... sonuç: kültürlerarası bir psikoterapist... michaela mihriban özelsel.

    halvetin ruhsal tecrübelerinin bilimsel izahları ve sufi geleneğin leziz literatürüyle süren bir anlatım. bu kitabı okurken gıbtanız hayrete yükseliyor, gönlünüz huzura açılıyor.
  • batı psikolojisi karşısında geleneksel sufizmin yüzde yüz üstünlüğünün güzel bir kanıtı. dervişenin ikinci kitabı olan kalbe yolculuk da kaknüs yayınları'ndan çıktı.
  • michaela mihriban özelsel: 1949da almanya'da doğmuş, gençlik yılları türkiye'de geçmiş, psikoloji lisans eğitimini ve yüksek lisans eğitimini north carolina üniversitesinden, doktorasını ise goethe üniversitesinden almış. dünyanın bir çok yerinde dersler, konferanslar vermiş ve maryland üniversitesinde öğretim görevlisiymiş. mürşid'i bir köprü rolü oynaması için ona bu kitabı yazma görevini vermiş.
    kitabın daha sakin bir anlatımı olabilirdi, zaman zaman dilinden dolayı okumaya devam edemedim. başka isimlere, kavramlara, kitaplara atlamak için güzel bir kitap gene de.
    (bkz: morfik rezonans)
    (bkz: l'homme de lumiere)
    bir de şöyle bir alıntı: sanırım bütün mutsuzluklar, birşeylere sahip olduğumuz zannından ve zaten olacak olana direndiğimizden doğuyor.
  • akademisyen, alman, müslüman ve de derviş bir kadının mevlevi gelenegine göre girdigi halvet deneyimini, mursıdının izni ve yonlendirmesiyle, aktardigi kitap.

    (özel yorum: bu* ve bundan sonra yayinlanan kalbe yolculuk adli kitaplarin, tasavvuf yolunun uygulamalarindan ve yasayisindan ilk kez haberdar olacak okuyucular icin, urkutucu ve yaniltici olabilecegini dusunuyorum. ancak yine de bir insanin deneyimini bu denli acik yureklilikle yazmasindan dolayi duyulan hisleri tadabilecegine inanan okuyuculara tavsiye edebilirim.)
  • "genellikle mürşid,müridinin halvet deneyimlerini ortaya dökmesini istemez ; çünkü salikin yaşadığı bu en yüksek ve derin deneyim kelimelerin ötesindedir."

    oysa ve zannımca "zorlaştırmayın,kolaylaştırın" şiar'ıyla sır'ı döküp saçmadan ve okuyucuyu en mahrem'e girme utancında bırakmadan paylaşan zikr hızında gün ve gün halveti takip ettiren eser.
  • --- spoiler ---

    sen yıkık duvardaki çiçek,
    koparıyorum seni bu yıkıntıdan,
    tutuyorum seni ellerimle köklerin ve yapraklarınla,
    ey küçük çiçek, eğer bir bilebilseydim
    senin ne olduğunu, köklerini, aslını ve aslının aslını
    bilirdim aslında hem tanrıyı hem insanı.

    a. tennyson

    dinle bu neyin sesini neler anlatıyor,
    ayrılık acısına düşmüş nasıl şikayet ediyor!
    "beni kamışlıktan kestiklerinden beri,
    feryadımla tüm dünya ağlayıp inliyor!
    ayrılıktan parça parça olmuş bir kalp arıyor,
    ki ayrılık acılarından ona dert yansın
    aslından uzaklaşmış kimse
    o vuslat zamanını bekler durur"

    hz. mevlana

    şeklinde iki şiir vermiş yazar. neden vermiş. diyor ki;

    "batının gücü indirgemecilikte yani redüksiyonizmde yatar ki bu bütünün en ufak parçasını bile araştırmak demektir. tam tersine sufizm'de bütün bilginin kaynağı olan tek varlıktan yola çıkılır."

    dip not düşmek suretiyle yazar bu şiirleri örnek gösterek; insan varoluşuna bakışa dair doğu ve batı arasında ortaya çıkan önemli farklılıklardan ötürü halvet deneyimini batının bilimsel bakış açısıyla değerlendirmenin hatalı sonuçlar vereceğini vurgulamış.
    --- spoiler ---
  • 3 ayrı bölüm halinde değerlendirmek gereken bir kitap. ilk bölüm yazarın halvet günlüğü kısmı, her ne kadar bazen anlatımlarda geriye dönük zaman dikkat çeksede sürecin yoğunluğunu daha iyi anlatabilmek açısından çeşitli sufi büyüklerinden alıntılar alarak bu bölümün yazılmış olması etkileyici. ikinci bölüm halvet sürecinin bir analizi ancak bu analiz daha çok fizyolojik, biyolojik ve budhizm öğretileri çerçevesinde yapılıyor. bölümü okurken bahsedilenlerin yarısını anlamadım dolayısıyla bölüme kendimi veremedim, beklentilerimi tatmin etmedi. ben yazarın 40 gün boyunca yaşadıkları doğrultusunda kendi ruhsal çözümlemesini ve o sürecin sonraki hayatındaki yansımalarının analizini okumak isterdim. son bölümde daha önce halvete girmiş bir kaç kişiye uygulanmış anket sorularına cevaplar var. bunların da içeriği yüzeysel kalıyor.
    kitabın içeriğini merak ediyorsanız şuradan alıntıları okuyabilirsiniz.
  • bu kitabın yazılmasına, 40 günün doğumuna vesile olan, kitap da bahsi geçen kişiyle aylarca aynı çatının altında yemek içmek, dönmek, dönüşmek, ağlamak, gülmek nasip oldu. nice bayramlar, kandiller yaşadık...
    kitabı okuduğumda onun o olduğunu bilmiyordum.
    sırları açığa çıkmadan, sırlamıştık ki toprağa... öyle öğrendim o olduğunu...

    yanlış hatırlamıyorsam 1992 de üsküdar da bir evdeydi halvet. neredeyse çeyrek asır sonra halveti anlattığı her an kulağımda...
    bayramı, babalığı, neşeyi, sevmeyi öğretti bana...
    kitabın yazarı da, yazdıranı da yok artık.
    kendi deyimiyle; allah dostları ölmez, sadece mekan değiştirir.
    ölen hayvan imiş aşıklar ölmez...
    ikisine de rahmet olsun, bıraktıkları iz daim olsun...
hesabın var mı? giriş yap