• yakup kadri karaosmanoğlu'nun ikinci meşrutiyet döneminin toplumsal yapısını özellikle ittihat ve terakki partisi ve hürriyet ve itilaf partisi arasındaki kavgaya odaklanarak anlattığı romandır. balkan savaşları ve birinci dünya savaşı'nın arifesinde kişisel çıkarlar yüzünden çıkan bu iktidar kavgalarının ülkeye verdiği zarar, gazeteci ahmet kerim'in gözünden verilir. ayrıca romanda adı geçen kişilerin bir çoğu dönemin gerçek siyaset adamları ve gazetecileridir.
  • 2. meşrutiyetin ilk yıllarının ve ittihat-terrakki egemenliğinin muhalif bir gazetecinin gözünden anlatıldığı, eski türkçe kelimeler ve yazarın ağır üslubu yüzünden yer yer baysa da siyasi roman sevenler için okunmaya değer bir kitaptır.

    --- spoiler ---
    ahmet kerim bütün mahalle a dese b diyecek kadar muhaliftir. samiye isimli çok kurnaz bir kadına ilgi duyar samiye nin abisi azılı ittihatçıdır. samiye birgün ahmet kerimi odasına alır olaylar gelişir.
    --- spoiler ---
  • şöyle bir an geliyor: ittihat ve terakki abdülhamit sonrasında ülkeyi istediği gibi, baskıyla yönetirken elbette medyayı da ele geçiriyor. ahmet samim ve ahmet kerim gibi muhalif gazeteciler hükümet tarafından gazeteleri kapatıldıkça yeni gazeteler açıyor ve yayınlarına devam ediyor. ahmet samim bir ara derin devlet tarafından öldürülüyor. ahmet kerim sadayı millet gazetesinde muhalifliğini sürdürüyor, tek arzusu ittihat ve terakki'nin yıkılmasıdır.

    ancak bir ara italyanların trablusgarp'a saldıracağı haberi geliyor ve kimi muhalifler bu haberi hükümetteki ittihat ve terakki'yi zor duruma düşüreceği için sevinçle karşılarken, ahmet kerim vatan sevgisinden ötürü muhalefeti bir kenara bırakıyor ve ittihatçı basınla birlikte milli propagandist yayına katılıyor. ilginç olan şu ki, trablusgarp işgali ittihat ve terakki'yi yıkmak şöyle dursun, sarsmıyor bile, sadece ittihat kadrosundan hakkı paşa'nın istifasıyla olay kapanıyor. hatta hakkı paşa hükümetin elini zayıflatan ve onu yavaşlatan bir figür olarak görünüyor, dolayısıyla istifası hükümetin yenilenip güçlenmesini sağlıyor, başka deyişle trablusgarp'ın işgali hükümete iyi geliyor.

    gece gece niçin hatırladım bunu? bilmiyorum ama son iki yüzyıllık tarihimizi iyi bilmeden önümüzü göremeyeceğimizi biliyorum. gerçi bilmek de yetmiyor çoğu kere, stratejik hamleler bile çare olmuyor. en azından günlük siyaseti, şunu bunu bırakıp ilkeler ve idealler üzerine yoğunlaşmak insanlık tarihine en doğru ve en faydalı kişisel katkı olabilir.
  • yakup kadri'nin ıı. meşrutiyet-1915 arası ittihatçılarla muhalifleri arasındaki kavgaları, ahmet kerim karakteri üzerinden anlattığı, ara ara gerçek kişilere de yer verilen, psikolojik çözümlemelere sıkça başvurulan romanı. bir sodom ve gomore kadar olmasa da dönemin ruhunu oldukça iyi anlatan bir eser.
    --- spoiler ---

    kitabın sonunda ziya gökalp ve diğer ittihatçı liderler arasındaki türkçülük-osmanlıcılık tartışması, ziya gökalp'in kimilerine göre mustafa kemal'i etkileyen temel teorisyenlerden biri olması da göz önüne alınırsa cumhuriyet dönemi politikasına da oldukça ışık tutabilir.
    --- spoiler ---
  • şuan okuduğum kitap.. gazeteci yazar ali kemal'in anlatıldığı bölümlere bayıldım. o ne pimpirikli bir herif.. bağzı kişiler ali kemal'i göklere çıkarmadan evvel bu kitabı okumalı.
  • 1927 yılında yayımlanmış olan yakup kadri karaosmanoğlu romanıdır. mahmut şevket paşa suikastine (1913) kadar olan 2. meşrutiyet dönemi romanın arka planını oluşturur. romanın başkahramanı ittihat ve terakki muhalifi, gazeteci ahmet kerim'dir.
    ahmet kerim ittihat ve terakki ile muhalefeti aynı çıkarcılık, yüzeysellik ve demagogluk ile mahkum ederken berikinde en azından milli bir şuur bulunduğunu ifade etmektedir. roman okunurken ahmet kerim'in ağzından aktarılan fikirlerin yakup kadri'nin fikirlerinin birebir yansıması olduğu düşüncesine kapılmamak elde değildir. genel anlamda başarılı bir tarihi romandır. dönemin olaylarının yarattığı atmosfer, iktidar ve muhalefet arasındaki çekişmeler yüzeyselliğe düşülmeden gayet canlı bir şekilde aktarılmıştır.
  • ismini güzel ve tam da içeriğine yaraşır bulduğum yakup kadri romanı.

    abdülhamit devrinde alttan alta kaynasa da stabil bir görüntüye sahip olan politik atmosfer, 2.meşrutiyet'in ilanıyla iyice hareketlenir.politikanın özneleri çoğalır; partilerin ve kişilerin sayısı artar.tarihin hızlandığı ve neredeyse günlere sıkıştığı bu dönemi arka plan olarak alır kendisine hüküm gecesi.ahmet kerim özneyi, istanbul mekanı ve 2.meşrutiyet'ten şevket paşa suikastine dek geçen dönem de romanın zamanını oluşturur.
    romanda ahmet kerim'in inişleri çıkışları ve arada kalmışlığı üzerinden var olan politik unsurların yeni olmalarına rağmen çürümüşlüğü ve ikbal mücadelelerinin bireyler üzerindeki etkisi anlatılır.ama benim romanda en çok dikkatimi çeken; o dönemde politikanın doğrudanlığı ve gündelik hayat içerisinde herkesin ona rahatlıkla ulaşabilmesi.aradan geçen yüzyıldan fazla zamanda rıza ve zor mekanizmaları çeşitlendi, insanların politika ve politikacılara erişimi git gide dolaylı haller aldı.ama her şeyin doğrudan olduğu zamanlarda bir grup rahatlıkla ihtilal yapabiliyor, rahatça cinayetler işlenebiliyor.
    kpss çalışanlar ve üniversite sınavına hazırlananlar bu dönemi kavramakta zorlanırlar.bu kitap bu konuda hem kişileri hem olayları anlamak açısından da yararlı olabilir.
  • günlük bir gazete yazılarıyla bir kaldırım fahişesi arasındaki benzerlikler yalnız bundan ibaret değil dedi. bunun da, onun da biricik sermayesi halkın budalalığıdır. amme efkarı bunların birinde hakikat ihtiyacını, ötekinde aşk ihtiyacını tatmin ettiğine inanır. halbuki fahişenin verdiği aşk ne derece samimi ise gazetecinin söylediği hakikat de o derece doğrudur.

    kitaptan alıntıdır.
  • roman yani kurmaca eser olarak son derece kötü bir eser ama dönem anlatısı olarak önemli. yazarın kendi görüşlerini okura parmak sallayarak ve bitmek bilmeyen üstelik didaktik betimlerle kaktirmalarini, uzadıkça uzayan köşe yazısı tadında tahlillerini çıkarırsak üçte biri düşer ve biraz daha eli yüzü düzeltilebilir.
    nerde kuntay'ın üç istanbul'u nerde bu, yakup kadri döneminin rejim sözcüsü bir yerde, ama çok belli etmiş. o da zayıflatıyor kurmacayı, kimse de kusura bakmasın.
    gerçek roman bu değil, ayrıca dili takır tukur. kafam şişti.
hesabın var mı? giriş yap