• lagaş şehri kralı.

    öncelikle sizi şuraya alayım (bkz: lagas)

    gudea milattan önce 2144-2124 arasında sümerlilerin lagaş şehrini yönetmiş pek meşhur bir kraldır. aslında ensì demek daha doğru ****. döneminde heykelcilik sanatı öncesine istinaden ustalık seviyesine yükselmiştir. kendisi büyük ihtimalle lagaş şehri ile bir bağlantısı olmadığı halde kendisinden önce lagaş ensì'si olan urbaba'nın * kızı ninalla ile evlendiğinden dolayı bulunduğu seviyeye yükselmiş, iyi ki de evlenmişsin ulan dedirtmiştir tüm lagaşlı vatandaşa. şimdiye kadar kendisinin 26 adet heykeli bulunmuştur.
  • elimde 1937 yılı baskısı ortamektep için tarih ders kitabı var. oradaki bilgiye göre gudea heykelleri, kimin olduğu bilinen en eski insan heykelleriymiş.
  • geniş kenarları olan desenli başlıklı, büyük gözlü, yay biçimli kaşlı, kalın dudaklı, kısa boyunlu, çıplak ayaklı ve yüzünde hep aynı yorgun ifade olan gudea, genelde belden üst kısmı çıplak, bazen tek omuzu açıkta bırakan giysili, otururken ya da ayaktayken elleri göğüs üzerinde birleşik vaziyette (sümerlerde dua etme pozisyonu) betimlenmiştir. vücudunun bir yerinde ya da eteğinde çivi yazılı bir lejant bulunan sümerlerin bu barışçıl kralının hipnotize edici heykelini görmek isteyenler için bir heykel de istanbul arkeoloji müzesinde bulunmakta.
  • “cennet ve yeryüzü kadar muazzam bir adam vardı.”

    lağaş (günümüz ırak'ın el hiba şehri, eskiden telloh denirmiş) hükümdarı gudea mö 2144'den 2124'e kadar ningirsu tapınağının sadece yeniden inşasına büyük enerji ve servet harcamakla kalmadı, aynı zamanda temellerine faaliyetlerin hikayesini anlatan çivi yazısı, kil tabletler de gömdürdü. 19. yüzyılın sonumda keşfedilen bu metinler çok önemlidir. bu dönemde bile oldukça önemli kabul edilecek olayların kaydının ötesine geçerek gudea'nın duygularını ve ruh halini, hatta tapınakta uyuduğunda gördüğü rüyaları bile anlatmaktadır. bu yazılar büstlerinde, tanrı ningirsu tapınağın inşası için ona talimat vermektedir.

    “rüyada, cennet ve yeryüzü kadar muazzam bir adam vardı. gövdesinin üstü tanrıydı, kanatları imdugud kuşu, alt tarafı ise fırtınaydı. sağında ve solunda birer aslan oturmaktaydı. bana bir tapınak inşa etmemi emretti fakat onu tam anlamadım... ikinci bir kahraman da oradaydı. kollarını eğmiş, elinde bir lacivert taş levha tutuyordu ve inşa edilecek tapınağın temel planını üstüne çizdi. önüme törenle arıtılmış bir çamur teknesi koydu, aynı şekilde kerpiç kalıbını hazırladı ve içinde “çarkıfeleğin tuğlasını” yaptı.”

    gudea'yı nihayet tapınağı inşa etmeye çağrıldığına ikna eden başka bir rüyada ningirsu, tapınağın temelinin atılmasına eşlik edecek canlandırıcı yağmuru getirecek nemli rüzgarları çağıracağını vaat etmektedir. tanrı bu rüyada şöyle konuşur:

    “tüm büyük tarlalar size ürün verecek. bentler ve kanallar size dolacak; yükselmeyen yerlerde sular sizin için yükselecek.”

    ilk tuğlanın kalıba dökülmesi kralın sorumluluğuydu. gudea “arıtılmış mala” ve “çarkıfelek tuğlası” için tuğla kalıbını nasıl eline aldığını tasvir etmektedir.
    talih getiren suyu kalıbın çevresine döktü; bunu yaparken davullar çaldı. kalıbı balla, en iyi kaliteden yağla kapladı; kutsal tekneyi kaldırdı, kalıba gitti, gudea çamuru kalıpta yoğurdu, doğru tüm usulleri yerine getirdi, tapınağın tuğlasını muhteşem bir şekilde hayata geçirdi.

    yeni tapınak tamamlandığında tanrıya adamdı ve gudea tapınakta tanrısına nasıl ulaştığını ve dua ettiğini şöyle tasvir eder:

    “kralım, ningirsu, rüzgarı, sel sularını tutan efendim, sözü her şeyin üstünde olan efendim, enlil'in oğlu, kahraman, bana emirler verdin, senin için hepsini yerine getirdim, ey ningirsu, sana tapınağını inşa ettim... neşeyle içine giresin.”
hesabın var mı? giriş yap