• agirlik birimi olan parsons.. yuzolcumu birimi olan parsons'a ise alan parsons denir..
  • alternatif country'nin babası, kırık kalpler fatihi country-rock dehası... the byrds'ten the flying burrito brothersa kurduğu envai çeşit grupla ve enfes solo albumleriyle country'i rock'a yaklaştıran isim. okulunda sahne alan elvis presley'i seyredip müzisyen olmaya karar verir. babası küçük yaşta intihar eder, gram her nedense soyadını annesinin evlendiği üvey babasından alır.
  • hot burrito#1 gibi bir saheseri muzik alemine kazandirmis,huzunlu melodilerin prensi. genc yasta overdose uyusturucudan olmus, cesedi colde yakilmistir.the bryds de bulunmustur.emmylou harris ile dueti love hurts radyolarda sık çalınmaktadır.
  • huzunlu sarkilarin prensi olarak duygu yuklu bir sese sahip muzisyen. ses tonunda birkac yil icinde overdose dan olecegini biliyor gibi bir ton bulunmaktadir. beraber overdose oldugu iki arkdasi o kafayla cesedini yakip kullerini cole savurmuslardir.olum bicimi de huzun prensine yakismistir. hut burrito #1 saheser bir bestedir, halk arsinda i'm your toy olarak bilinir, elvis costello da cover lamistir. dinlenebilecek en huzunlu love hurts yine huzun prenisinin emmylou ile duetinden cikmistir.gram parsons unutulmayacaktir.
  • yeryüzünde 27 yıl kalabilmiştir. (1946 – 1973)
    (bkz: yirmi yedi yas krizi)
    http://www.gramparsons.com/
  • emmylou harris ile söylediği love hurts mutlaka dinlenmeli.
  • joshua tree çölü, kaliforniya...

    çölde sarhoş bir adam vardır. dostluk ve garip bir adalet duygusu adına bir karar vermiştir. bu adam votka, bira ve viskiyle tıka basa doludur. bu adam bir maktulün aile elçisi gibi numara yaparak los angeles havaalanı’ndan bir kadavra çalmıştır. bir arkadaşının yardımıyla cenaze şirketi çalışanı gibi davranıp o kadavrayı teslim almıştır. kovboy şapkaları, kot pantolonları ve çizmeleriyle inandırıcı olmayacaklarını düşünseler de planları işe yaramıştır.

    ölüyü, gelişigüzel temin ettikleri plakasız ve içkiyle dolu bir cenaze arabasına yüklemişlerdir. kaliforniya çölündeki en büyük parklardan biri olan joshua tree monument’e doğru ilerlemektedirler. cesedi oraya gömmeye niyetlidirler.

    adam arabayı hiçliğin ortasında durdurup cesedi indirir. orada çölün hiçliğinde durup ufuk ışıklarını izler. bunlar belki de bir polis arabasının farlarıdır. adam artık cesur misyonunu tamamlama vaktinin geldiğini düşünür. birileri gelip onu tutuklamadan önce...

    tabuta benzin döküp ateşe verir.

    peki kimdir bu adam? yanındaki suç ortağı kimdir? ve neden böyle bir şey yapmaktadırlar? hepsi bir yana; yakmakta oldukları kadavra kime aittir?

    tüm bu sorulara cevap vermek için 17 eylül 1973’e dönelim...

    gram parsons, joshua tree inn’e vardığı andan itibaren her şeyin keyfini eksiksiz çıkarmaya başlar. burası, los angeles’in 200 kilometre uzağında, arizona sınırındaki büyüleyici bir çöl olan joshua tree milli parkı’nın tam göbeğinde bulunan bir moteldir. oraya ikinci solo albümünün kayıtlarını tamamladıktan sonra birkaç günlük bir tatil için gitmiştir. elbette ki bu rock’n’roll stilinde bir tatildir. rolling stones gurubundan keith richards ile sıkı arkadaş olduktan sonra sınırsız eroin ve alkol kullanımına başlamıştır. parası hiç eksik olmaz. başarılı bir müzisyen değildir ama louisiana’nın en zengin mirasçılarından biridir ve oldukça yüksek sabit bir gelirin keyfini sürmektedir.

    stüdyoda ya da turnedeyken yapmayı çok en sevdiği şey olan müziğe konsantre olabilmek için bu kötü huyundan vazgeçebilmektedir. ama o an için çalışma bitmiştir ve bir grup arkadaşıyla birkaç günlük kutlama için oradadır. yanında özel asistanı ve özverili hayranı michael martin, parsons’un sanatı da dahil olmak üzere müzikle hiç ilgilenmeyen sevgilisi dale mcelroy ve lise yıllarından eski bir arkadaşı olan margaret fisher vardır.

    motele varır varmaz o kadar çok marihuana içerler ki, martin 18’i sabahı tedavi görmek üzere acele ve telaş içinde los angeles’e geri dönmek zorunda kalır. düşünün ki o seyahatte yer almasının sebebi gram’ın sağlığına göz kulak olmaktır...

    şarkıcı, iki kadını öğle yemeği için yakındaki havaalanına götürür. kendisi yemek yemek yerine hiç durmadan jack daniel’s içer. otele döndüklerinde mcelroy odasına çekilir, hepatiti yeni iyileşmekte olduğundan alkol alamamaktadır ve parsons’un sarhoş olmasını izlemeyi hiç de eğlenceli bulmaz.

    byrds ve flying burrito brothers gruplarının eski üyesinin elleri hiç boş kalmaz. görünen o ki şehirde eroin satılmaktadır ve kimden olduğu belli değildir ama otelde birinden morfin satın alır. birkaç saat sonra fisher şok içinde mcelroy’un odasının kapısını çalar. gram, aşırı doz almıştır ve derisinin rengi maviye dönmüştür. hemen buz bulup şarkıcının 1 numaralı odasına giderler.

    fisher uyuşturucu bağımlılarını hayata döndürmek için kullanılan eski bir “sokak” yolunu dener: buz küplerini fitil olarak kullanmak... işe yarar. gram ayağa kalkar, yürür, toparlanıyor gibi görünmektedir.

    kısa süre sonra fisher, dale’yi parsons ile bırakıp yiyecek bir şeyler bulmaya gider. onu bir daha canlı göremeyecektir.

    parsons, gece mcelroy ile 8 numaralı odada kalır. margaret ondan müzisyenin yanında kalmasını istemiştir ama kızın uyuşturucu kullanımından kaynaklı sorunlarla ilgili hiçbir deneyimi yoktur. parsons’un nefes almada güçlük çektiğini fark eder ve bunun üstesinden yalnız başına gelebileceğini düşünür. çünkü hatalı bir fikre kapılıp o saatte otelde kimseyi bulamayacağını düşünür. göğsüne masaj yapıp ağızdan suni teneffüs yapmaya çalışır. “yanında kalıp onu hayata döndürmeye mi çalışmalıydım yoksa yardım aramaya mı gitmeliydim bilemiyordum,” diyecektir. “eğer onu yalnız bırakırsam ölebileceğini düşünüyordum"...

    yarım saat uğraştıktan sonra muhtemelen yapılacak bir şey kalmadığını anlar. o arada margaret döner ve bir ambulans çağırılır. hemşireler tek çarenin onu acilen yakındaki yucca valley’de bulunan hi-desert memorial hastanesi’ne götürmek olduğuna karar verirler.

    oraya vardıklarında tarih 19 eylül, saat ise gece yarısını on beş dakika geçmektedir. doktorlar adamı hayata döndürmeye çalışırlar ama kalp atmaz.

    gece yarısını yarım saat geçe gram parsons’un öldüğü açıklanır.

    basın, şarkıcının doğal sebeplerden öldüğünü öne sürer ancak bu bir yalandır.

    otopsi sonucu gerçek ölüm nedeni açıklanır: uyuşturucu kullanımı. kan testinde yüzde 0,21 oranında alkol düzeyi tespit edilir, bu çok yüksek ama ölüme sebebiyet vermeyecek bir orandır. kanda izine rastlanmayan morfin idrar ve karaciğerin bazı kısımlarında oldukça yüksek oranda tespit edilir. idrar testi kokain ve barbitürat izleri de ortaya koyar. bu maddeler birkaç gündür birikmiş de olabileceğinden parsons’un kokain, morfin ve barbitüratı ölüm günü kullandığı net değildir.

    bu arada yerel polis maktulün yanındaki iki kadını sorgulamak ister ama bu arada büyük bir hata yapar: kadınların motelde kalmalarına izin verir.

    birkaç yıl önce charles manson adlı bir suçluyla hücre arkadaşlığı yapmış olan, müzisyenin kötü namlı menajeri phil kaufman hemen joshua tree’ye koşup durumun kontrolünü ele alır. kızlardan, parsons’un yanında olan tüm uyuşturucuyu alıp çölde yok eder. sonra polisin iki kadının ifadesini ilerleyen günlerde almasını temin eder. hatta onları los angeles’e götürme izni bile alır.

    motel sahibinin oğlu alan barbary’in ifadesinin fisher’in söyledikleriyle çelişmesine rağmen joshua tree polisi iki kadını sorguya çekmekle pek ilgilenmez. en vahimi de o gece olanlarla ilgili hiçbir resmi rapor bulunmamasıdır.

    daha kötüsü birkaç gün sonra yaşanır...

    parsons ve kaufman, byrds gitaristi clarence white’nin cenazesinde birbirlerine bir söz vermişti; “içimizden ilk ölenin bedeni diğeri tarafından joshua tree çölü’ne götürülecek, biraz içtikten sonra yakılacak”...

    gram’ın üvey babasının ise farklı bir düşüncesi vardır. ismi bob parsons’tu. müzisyenin annesiyle kocası intihar ettikten sonra evlenip kadının çocuklarına kendi soyadını vermişti (gram’ın gerçek soyadı condor’dur). adam maktulün mirasını ele geçirme düşüncesiyle cesedi hemen new orleans’a götürmeye çalışır. nitekim eski medeni kanuna sırtını dayayıp keyfi kanıtlarla gram’ın ölüm anında louisiana eyaleti’nde ikamet ettiğini göstererek üvey oğlunun servetine sahip olmayı umar.

    bu planı öğrenen kaufman yıllar önce verilen sözü hatırlar. joshua tree’yi çok seven parsons’un new orleans’a karşı hiçbir bağı olmamıştır. los angeles havaalanı’ndan cenazeyi çalıp çöle götürecektir. ve arkadaşı michael martin’in yardımıyla öyle de yapar.

    arandıklarını öğrenen ikili, gram’ın 27'nci yaş günü olan 5 kasım 1973 günü kendi rızaları ile polise gider. durumu, cenazeyi ortadan kaldırdıkları için 300 dolar ve tabuta hasar vermekten 708 dolar ceza ile atlatırlar. kaufman fon toplamak için dostu adına, alkollü bir partiye dönüşen bir cenaze töreni organize eder.

    kaufman, yaşananları road mangler deluxe adlı biyografide anlatacaktır.

    gram parsons’un kalıntıları new orleans’taki garden of memories mezarlığı’na (duyduğum en güzel mezarlık ismi) gönderilir. şarkıcı, kendi bestelerinden birinin ismi olan god’s own sınger yazılı bir mezar taşının altında dinlenmektedir. mirasla ilgili niyeti her ne olursa olsun, florida mahkemesi (ailenin tarımsal mal varlıklarının bulunduğu eyalet) bir yıl sonra alkol problemleri yüzünden ölecek olan bob parsons’a tek bi kuruş bile vermez.

    mirası eşi gretchen, kızı polly, kız kardeşi avis ve üvey kız kardeşi diane’ye verilir. müzisyen ölümünden birkaç hafta önce boşanmak istemiş, kaufman ise bu talebi mahkemeye iletmemiştir.
hesabın var mı? giriş yap