• 1999 yapimi nagisa oshima filmi. cannesda gosterildi. muzikleri ryuichi sakamotonun, basrolde takeshi kitano var. ingilizce adi taboo.
  • japon devrimi (bkz: meiji) sirasinda onemli paramiliter gruplardan biri olan shinsen gumi icerisinde gecen olaylari ele alir. savascilaridan bir kisminin homoseksuel olmasi ve bu kisilerin arasinda olusan begenme, kiskanclik gibi duygularla kati samuray dunyasinin catismasini isler. oyle herkesin kafasinda olan maco samuray imajini yikmaktadir. gerci arkadasim filmin konusun anlatinca gay samuraylarin intikami yorumun yapti, biz de koptuk ama film fena degil.
  • oshima'nin cektigi & kitano'nun oynadigi (bkz: kafa patlatici muhtesem match) inanilmaz iyi bir film.bu film insani dumur eder.hem de acayip bir sekilde dumur eder.bu film cok guzeldir. hem de guzel derken cok iyi filim, cok sahane bise,vs sekillerde guzel degildir. bir elf oglani gibi guzeldir. daha dogrusu tam da kano gibi guzeldir. filmle ilgili hayran olunacak yuzmilyonbin tane sey olsa da sahsen en dumur oldugum kismi gorsel hadisesidir.bu film guzeldir.hem de normalde yapagelinebilecek sekilde goruntu yonetmenine ya da eh bi de bilemedin yonetmenine yamanamayacak sekilde guzeldir. bu filmdeki isik,renkler,kadraj & bunlarin filmin butun ritmiyle olan iliskisi tarif edilemez anca gorulur, icilir, vs. ve isin en manyak edici kismi herseyin sette cekilmis olmasidir.(bu da iste goruntu yonetmeni, yonetmen, vs disinda art director, production designer, make-up artist vs insanlari da normalde oldugundan bile cok goklere cikartmamiz gerekliligini dogurur) bu filmde gercek isik yoktur.(bkz: yanlisim varsa biri beni duzeltsin lutfen) bu filmdeki butun o zerre sasmayan manyak renk & isik sistemi santim santim hesaplanarak yapay olarak yapilmistir. bu beni dumur eder. bu beni fena halde dumur eder. normalde kesinlikle dogal isik seven bir insan oldugum halde agzimi burnumu birbirine sokar. cunku bu kadar kontrol, bu kadar precision da olmaz. bu tarihe kadar baska hicbir yerde de bu kadari gorulmemistir.

    tum bu gorsel mukemmelligin getirdigi yuzeyel durgunluk ve duruluk & bunun kurguyla birlesmesinden ortaya cikan ne siviya ne katiya atfedebileceginiz acayip akiskanlik aslinda tam da filmin plotu & anlattiklariyla ilintilidir. (bkz: filmin adi) ama spoil edilmemesi & insanlarin kisisel deneyimlerine ufleyerek bile olsa asla dokunulmamasi gereken bikac film varsa bu film de onlardan biridir, o sebepten oturu methiye duzme islemi bitirildikten sonra susulmalidir.
    (bkz: gohatto)(bkz: nagisa oshima)(bkz: takeshi kitano)
  • escinsellik konseptinin toplumun cogunlugunun dusundugunun aksine buyuk boyutlarda neredeyse her kulturde yeri oldugunu gostermesi acisindan onemli bir film. bu kavramin shinsen gumi gibi kritik bir kurumda bile son derece dogal karsilanmis olmasi ayri sasirticidir
  • gece ay digiturk'te gosterilmis ve onumuzdeki aylarda da tekrar tekrar gosterilmesi beklenmektedir. hakkinda digiturk film tanitiminda 15 dakika konusulup bir kez olsun escinsel, gay v.b. kelimeler zihredilmemis filmdir. iki versiyon halinde gosterilmektedir; ve malumunuz gece gosterimleri sansursuzdur. film samuraylar arasinda yasanan ama konusulmayan escinsellik uzerinde doner, cok basarili olmasa da seyredilebilir niteliktedir, en azindan tanidik olmadigimiz bir kulturun onemli bir alt kulturu olan samurayliga bir bakis atmak adina.
  • sadece kendini olduğundan farklıymış gibi göstermek için konulmuş sanki ismi çünkü tabulara dair pek bir şey anlatmıyor film. on dokuzuncu yüzyıl japonya'sında eşcinsellik, kimi zaman dalga geçilse de kabul edilebilir bir şey olarak çıkıyor karşımıza. androjenliğiyle herkesi kendine çeken sozaburo kano'yu, ya bariz bir şekilde ya da alttan alta her rütbeden asker elde etmek niyetinde. neden askerler arasında aşk yaşanmaması gerektiği dokunulan bir konu ancak tabu olmaya varacak kadar değil. bundan ziyade cinsel hüsran*, bu hüsranın sonucu açığa çıkan kıskançlık ve sahibiyet duygusuyla ilgileniyor film. ortada bir arzu nesnesi ve ona sahip olmak isteyip başaramayan bir güruh adam. malzeme çok. yine de, bol bol bahsedilip hissettirilemeyen aşklar, yabancılaştıran dış ses ve anlatımda yer yer baş gösteren dağınıklık, öylesine seyredilen bir film yaratıyor sanki. eğer oshima, in the realm of the senses'da yaptığı gibi cinsel isteklerin, karakterler üzerindeki etkisini daha derinlemesine aktarabilseymiş çok daha farklı tellere basabilirmiş. etkilediği nadir anlarından biri, zengin bir aileden gelen kano'nun neden asker olmak istediğini söylediği zamana denk geliyor. rahatça öldürebilmek için giriyor silah altına. belki de asıl tabu bu olmalıydı; yasak olan isteklerini yasallaştırmak için bir yol bulan kano, artık gönül rahatlığıyla ve acımadan birilerinden intikamını alabilir hale geliyor çünkü. hoş, daha sonra meydana gelen kimi olaylar onun sadece ortalığı karıştırmak için orduya girdiğini akla getirmiyor değil ya.. neticede, görsel olarak içine alan, görüntülerle duyguları anlatan pek güzel bir yapısı olsa da, iletmek istediklerini iletemeyen, yarım bir film izlenimi bırakabiliyor işte gohatto. claire denis'in benzer bir konuyu (belki daha zalimce) işlediği filmi beau travail, attığı oklarla hedefi daha sık bulan bir film olarak tercih edilebilir.
  • kapağında "kılıç ustalarından muhteşem bir ziyafet" gibi bir tanıtım yazısına tav oldum bu filmin, "tamam lan bu gece esaslı bir samuray hikayesi izlettireyim size" diyerek kiraladığım bu filmde kılıç savaşları beklerken başka türlü kılıçların kınında durmadığı gudubet bir manzarayla karşılaştım. homoluk, ibnelik türü nemneşekil işler...

    sonuç eve doluşmuş, sözde sinema kültürüme saygılı bir sürü adamdan tek bir nida; "böyle film kültürünü sikeyim bee!" evet, kabaca, tiksinç ve ziyadesiyle taşralı bir tepki olarak değerlendirebilirsiniz canların sitayişlerini.

    ama bu filmin değerlendirmesini moral bozukluğunu üzerinden hemen şutlamış birkaç canla yaptık, yeniçeri ocağı ve oğlancılık temayülleri vb... reşat ekrem koçu'nun revnaklı tasvir ve satırlarını da sohbete ulayarak, arada bağlantılar (zoraki de olsa) uydurarak anı tatlandırmasını bildik.

    ama bu bizdeki uzlaşma arzusundan kaynaklıydı. aksi halde büyük bir ihtimal sinema zevki sikilmiş (hem film hem de yarenleri tarafından) biri olarak kalacaktım.
  • nagisa oshimanın 1999 sinema yılına armağını olan, filmografisindeki en güzel görsellere sahiplik etmiş filmi.

    görsel

    görsel

    görsel
hesabın var mı? giriş yap